Yıldızı parlatmayı unutmayın canlarım💋
Hızlıca taksi çağırmaya özen gösterdim ama ne kadar çabalasamda taksi gelmedi. Uçak saatim yaklaşıyordu.
Böyle olmayacağı için arabama binmeye karar verdim.Sözde arabamı hava yollarında bırakmaya niyetim yoktu. Buralarda tanıdık bir kişiler olduğu için komşum olan Naren arkadaşıma verecektim. Aslında kimsem yoktu.
Tek arkadaşım ve ailem olarak Darlin ve Naren'i kalbime sığdırmak istedim.O ikisini çok seviyordum. Beni öldürsünler ama beni onlardan ayırmasınlar. Naren benim ailemin ben 8 yaşında iken öldüklerinden sonra beni mutlu etmek ve üzülmemem için dans ettiğini hatırlıyordum.
Hâlâ dün gibi her zerresi aklımda olması üzücüydü.
Ailemden nefret ediyorum. Annem zaten beni terk etmişti.
Beni çok seviyor zannetmiştim ama o kadar çocukça davranmışım ki o sabah beni o soğuk evde terk etmişti.
Sabah uyandığımda annem yoktu. Babam ise beni her sabah akşam ' karım senin yüzünden gitti, onu sen öldürdün, keşke onun yerine sen ölseydin!' diye döverek öldürmeye niyetlendirmişti. O zamanlardan sonra dünyanın en büyük şokunu yaşamıştım. Annem evden kaçtığı gün benim yüzümden değil, babam teyzemi öldürdüğü için kaçtığını duymuştum. Babam da annemi bulup arabada boğup, okyanusa atmıştı.O zamandan sonra babam da ben bu olayı duyduktan bir gün sonra kendini ormanlık alanda kendini beyninden vurarak intihar ettiğini, cesedin ormanlik alanlarda bir yerlerde olduğunu haberlerde işitmiştim.
Ben o zamanlar korkudan Çığlık atarak bunun doğru olmadığını, babamın hayatta olduğunu bağırıp çağırarak kendimi yatıştırmak için çığlık atmıştım.
Binadaki herkes kapımda dikilerek kapıyı kırmaya çalışıyorlardı. Beni durdurmaya çalıştılar ama ben susmadım, daha da çığlık atmıştım. En son olarak bir bina sakinlerden biri aralarından geçerek benim kolumdan tutarak masaya düşmem için yere atmıştı. Beni babam gibi dövmeye çalışıyordu. Beni uyku tam esir edecek iken Naren beni o adamdan kurtarmaya çalışmıştı.
O zamandan sonra o benim hem koruyucum, hem de dostum olmuştu. Arabaya binerek çalıştırdım.
Arabada şarkı açarak kendi kendime şarkı söylüyordum.
O günden bu güne asla ağlamamaya özen göstermiştim.
Yeminimi asla bozmamak adına bir mücadele başlatmıştım.Hızlıca gaza basarak oyalanmamak adına son hız sürat gidiyordum.
Üst camı açarak nefes almaya çalıştım. Olanlar aklıma geldikçe derin nefes almaya çalışıyordum. Arabalar artık benim korku alanım olmuştu. Arabalardan korkuyordum.
Çok saçma değil mi? Korkmama rağmen hâlâ arabada gidiyordum. Arabaya her binişimde şarkı açarak arabada olmadığımı hayal ediyordum. Birkaç saat sonra hava yollarına geldim ve hızlıca uçağa bindim. Gözlerim Darlin'i arıyordu. Onu bulduğum ilk anda üstüne atladım.
Heyecandan yerimde duramıyordum. Darlin aşağıda arabamı görmüştü ve şunu dedi;"Kızım bu arabanın burada ne işi var? Kim götürecek şimdi?" Dedi.
Aslında olayları yani komşum Naren'e diyeceğimi anlatmıştım.
Birkaç dakika sonra anlama kıtlığı arkadaşım ilk defa anlamıştı. Uçak kalktı ve ağzımdan bir çığlık firar etmişti. Uçak beni tutuyordu. Heyecan ve aksiyon aynı anda işliyordu.
Biraz telefona baktım ve manzaranın fotoğrafını çektim.
Aradan baya saat geçti ve hemen ormanlık alana gitmek adına okul otobüsüne bindik. Oradan da 1 buçuk saat geçti. Hocalar çadır verdiler ve biz Darlin ile ikimiz kalacağımız için çadırı kurmaya çalıştık. İlk defa kuracağımız için hocalardan yardım aldık. Çadırı kırmak ve içine eşyaları koymak 1 saati geçtiği için saat gece 2:43 olmuştu. Normalde kurtlar vardır zannettim ama hiç sesleri bile gelmemişti. Herkes çadıra geçip uyumuştu. Darlin ve ben de çadırın içine girip yorganın içine girdik.Darlin ayı gibi horlayarak uyuyordu. Darlin'de baya yorulmuştu. Ben yorulmama rağmen doğru düzgün uyuyamamıştım. Saat 3:29 ve dayanamadan direk ormanı turladım. Aslında korktuğum için pek girecek cesaretim olmadığı için tekrar çadıra girdim. Baya zaman sonra hemen uyku beni esir aldı.
Kanada çok güzel bir yerdi. Temiz havası, insanları ve yeri ayrı bir güzeldi. Sabah oldu ve hemen onlar uyanmadan buraları turladım. Ormanın içine girdim.
(Darwin'in ağzından)=
Arabadan indim ve saat sabah 7:20'di.
Anladığım kadarı ile Vasena ve diğerleri bu ormanlıkta yaşıyorlardı. Arabamı ormanın bir köşesine park edip Vasena'yı uzak yerden izlemeye başladım. Bu kız çok güzel uyuyordu. Hayatımın en güzel köşesinde saklı olan bir göktaşı yağmuru tek taşı...Onu izlemeyi bırakıp ormanın derinliklerine gitmeye koyuldum. Tam ayağımı basacak iken Vasena'nın olduğu çadır açıldı. Galiba o da biraz nefes almak için gezicekti.
Fırsatı değerlendirmek için onu oradan uzaklaştığı ilk anda konuşmaya başlayacağım.
Ona odaklanarak nereye gideceğini izledim.(Vasena'nın ağzından)=
Bir yerlerden ayak sesleri geliyordu. Buralarda hayvanlar çok olduğu için ilk başta ciddiye almadım. Karda yürümek zor olduğu için geri dönmek için bir düşündüm ama o kadar yol kat ettiğim için yola devam ettim. Ayak sesleri yakınlaştığı ilk anda koştum. Ben koştuğum için o da koştu.Tam o anda bileğimi biri yakaladı. Ağzımdan büyük bir çığlık çıktı. Arkama dönmek için kafamı tam döndürecektim ki ses geldi.
"Arkanı dönmek bile istemezsin küçük." Dedi. O-onun sesi bir yerden tanıdık geliyordu.
"Benden ne istiyorsun?""Senden sadece benim emirlerimi yerine getirerek uslu bir kız olmanı istiyorum." Dedi. Emir mi? Dinlemek mi?
Katiyen oyun oynuyordu benle."Emir dinleyecek bir kız çocuğu olduğumu zannetmiyorum. Şimdi bileğimi bırak."
O kadar sinirlendi ki bileğimi daha çok sıkmıştı.
En son bırakarak beni yere savurdu. Bu adam deli!Arkamı döndüm ama sadece gözleri gözüküyordu.
Ayağımı göğsüme yaslayarak yavaş yavaş sürünerek ilerledim."Sana arkanı dönme demiştim çocuk! Emrimi yerine getirmediğin için cezanı çekmeye hazır ol!" Dedi.
Bu adam ne diyordu? Ben bildim bileli beni çok sevmişti ve gitmişti. Orada ona böyle mi yapmışlardı cidden?
Beni korkutmak için yapıyorsa son versin. Çünkü cidden korkuyordum.Ondan kaçarak hızlıca kardan düşe kalka koşmaya başladım. Adam benim aksime sadece yavaş yavaş ama adımları büyük bir şekilde bana geliyordu.
Yüzüm kara bulanmış, kollarımda derman kalmamış, yere çakıldım. Yollarımı yüzüme yerleştirerek ona bakmamaya çalıştım. Ellerimin arasından yüzüne baktım. Bir volkan misali patlayacak gibi bana bakıyordu. Gözleri ölüm fışkırtıyordu.
Ayaklarımı üstüne atarak onu kendimden uzaklaştırmak için itekliyordum. Sanki taş duvara vuruyor muşum gibi yerinden kıpırdamıyordu.
Korkudan ağlıyordum. Şiddetli ağlamaya başlamıştım. Tekrar ayağa kalkıp koşmaya başlayacaktım ki bu sefer işin vermedi. Kolumdan tutarak ağacın gövdesine yapıştırdı beni.
Gözlerinden en derin duyguları sezdim ama her biri bir intikam uğruna yükseliyordu. İçinde bir gram sevgi yoktu. Merhamet yoktu...
Onunla aynı boyda olmam için hafif beni kaldırmıştı.
"Beni dinleyeceksin. Eğer dinlemezsen şuracıkta canını yakarım. Emrime sadık kal ve uslu olmayı bil!" Dedi.O uslu kız bir zamanlar yaşadığı olaydan ötürü o duyguyu yitirdi...
Ona ne diyeceğimi bilmediğim için gözlerine bakmayı tercih ettim. Hem bakıyor, hem de ağlıyordum.
"Seni sevdiğimi, özleyeceğimi ve canını yakmayacağımı bilmeni isterim. Seninle kovalamaca oynayacak zamanım yok. Ergenliğini kenara at. Beni yanlış anlayarak ne diye aklıma girdin? Lanet olsun ki seni öldüremiyorum!" Dedi.
Ne yani? Hem sevip, hem de öldürmek mi istiyordu?
Nasıl bir psikopatı sevmişim ben böyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK AY
Teen FictionHiçbir benzenti görmek istemiyorum. Her biri bana ait olan bir hikayedir. Eğer bir tane bile görürsem dava edeceğim.❗ Vasena 18 yaşında olan bir kız çocuğudur. Annesi onu 8 yaşındayken geri döneceğini söyleyip onu bırakan ve geri dönmeyen biri iken...