Ankara-İstanbul Uçağı

1 1 0
                                    

Ankara'da Ankara-İstanbul tabelası görmüştüm. Hemen uçağımın yanına gittim. Etrafa bakındım. Tam orada sağ gözümden damlayan bir yaş oldu. Buraya bundan iki gün önce ailem ile gelecektim. Ama o gün annemin kalp krizi geçirmesi bütün olayı bozmuştu. Ankara'ya teyzemin yanına gelmiştim. Annemler bana sürpriz yapmıştı. Eğlence ile başlayan o güzel hikaye ayrılığımız ile sonuçlanmıştı. "Sayın Ankara-İstanbul yolcuları,1432 nolu uçağımız kalkışa geçecektir. Uçağa yerleşebilirsiniz"
O an nerede ağladığımı hatırladım. Hemen elimi cebime attım. O ne (!) pasaportum yoktu. Yere baktım, yukarı baktım yoktu gerçekten yoktu. Gözüme koltuğun üstünde duran beyaz pasaportum çarptı. Oh oradaydı aldım ve kontrol sırasına
"Adınız Beyza mı?" onaylamak için başımı salladım.
"Evet Beyza"
"Uçağa geçebilirsiniz."
Uçağa geçtim, pasaportumdan koltuk numaramı kontrol etmek için baktım. Koltuk numaram 7'idiydi. Koltuğumu bulmak için ilerlediğimde koltuğumun cam kenarı olduğunu gördüm. Bu gayet iyiydi. Yerleştiğim sırada valizimi bırakmadığımı gördüm.
"Bakar mısınız?"
"Buyurun"
"Şey ben valizimi bırakmamışım acaba bıraksam olur mu?"
"Uçuşa 4 dakika kaldı. Hızlı olun."
"Çok hızlı olacağım."
Hızlıca valizimi alıp valiz bırakma alanına gittim. Bırakıp gelmem tam 3 dakika sürmüştü. Valizinde bagaja girmesi 1,2 dakika sürdü. 1 dakika fazla iş çıkarmıştım. Yerime hızlıca geçip oturdum. Yanımda bir çocuk oturuyordu.
"Sakin ol yetiştin"
"Sadece biraz korktum."
"Biraz, sadece?"
Allahım sanki sorgulamak buna düştü.
"Biraz işte"
"Neyse ben Mert sen?"
Ben Beyza, telefon numaram 0533*******(!) Allah Allah ya
"Ben mi ben...benn Beyza evet evet Beyza"
"Az önce ismini mi unuttun?"
"Sanırım"
"İstanbul'da nereye gideceksin?"
Ne işine yarayacak Sapık
"Ben nereye gidicem, ben ben nereye gidicem?"
"Onu sordum ya nereye gidicen?"
"Ben bir yere gitmeyeceğim"
"Niçin annen baban yok mu?"
"Babam var."
"Annen?"
"Annem var...dı."
"Anladım ben anlayacağımı, o zaman babanın evine gideceksin."
"Yok gitmeyeceğim"
"Nerede kalacaksın peki?"
"Benim babam Antalya'da"
"E sen nereye gidiyorsun"
"Bilmem"
"Üff çattık"
"Neye"
"He sen depresyondasınnn"
"E buldun tamam çok doğru ben depresyondayım"
Nerden anladı bu beni ya
"Annen yüzünden dimi?"
"Sanırım"
"Gidicek yerin yok o zaman, sana bir otel tutalım oraya git"
"Olmaz hayır olmaz"
"Niçin?"
"Annem kızar"
"Ben izin alırım annenden."
"Sayın yolcularımız İstanbul'a vardık. İnişe geçiyoruz, 5 dakika sonra inmiş olacağız."
Hele şükür kurtuldum bu caniden
5 dakika sonra
"Sayın yolcularımız inmiş bulunmaktayız. Pegasus hava yolları sizi tekrar bekler."
"Beyza nereye?"
"Eve"
"Hangi eve?"
"Evime, kendi evime"
"Senin vitamin eksikliğin mi var kızım(!) evin Antalya'da"
Evet benim evim Antalya'da olabilirdi ama kendi başım çaresinde bakardım.
"Ben kendime bakarım sen git"
"Sen bilirsin"
Valizimi almaya ilerlediğimde valizimin il başta geldiğini gördüm. Hızlıca aldım ve dışarı çıktım. Telefonu istemsizce elime alıp
Google'a "İstanbul'da kalınacak oteller" yazdım. İlk gelen sonuca tıkladığımda 5 yıldızlı bir otel gördüm fiyatı oldukça pahalıydı. Nede olsa orada bir kaç gün kalacaktım. İkinci sonuç ise 4 yıldızlı bir oteldi fiyatıda çok iyiydi. Fakat boş yer yoktu yüzden ilk oteli arayacaktım. Babam ile aram iyi değildi ama teyzem işe çok iyi anlaşıyorduk.
"Merhaba Sezaryen Otel buyrun." Ne biçim isim ya bu sanki 9 aylık hamileyiz doğuma gidiyoruz.
"Merhaba ben rezervasyon için aramıştım"
"Tabii sizi hemen Sezaryen Otel müdürüne bağlıyorum." Ne alaka yahu
"Peki"
Araya giren ses bir müziğin nakarat bölümünün sözsüz haliydi.
"Alo"
"Mert?"
"Efendim Beyzacığım"
"Mert, sen otelin müdürü müsün?"
"Evet"
"Bu ne biçim isim Allah aşkına düzgün isim mi koyamadın mı?"
"Ben böyle istedim, onu bunu bırak sen neredesin onu söyle"
"Tamam bir anda bu kadar samimi olduysak,  SANANE"

Gecenin SouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin