V-1

126 15 15
                                    

Sensiz geçen kaçıncı gece??

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sensiz geçen kaçıncı gece??

†         †        †


Gökyüzündeki her bir yıldız göz kırpıyormuş gibi parlıyordu, kendimi büyük bir boşluğun içindeymiş gibi hissediyordum.

Derdimi anlatamıyor, sadece paramparça hayallere tutunuyordum.
Umut denilen parlak yıldızım kırılmıştı, yıldızımın her bir kolunda ayrı bir acı, ayrı bir hüzün, ayrı bir kopuk anı vardı. Tutana bildiğim tek umut o paramparça yıldızım olmuştu.

Ailemi geçen sene bir depremde, yıkık ve dökük harabelerin arasında kaybetmiştim.
Babamı, annemi ve abimi.
Babam için veda yemeği verirken, nereden bilebilirdi ki gerçekten bir veda'ya ev sahipliği yapacaktı gözlerim, gönlüm ve zihnim.
Daha neler olduğunu kendime yedirememişken, büyük ümitler ile gittiğim üniversitemi terk etmek zorunda kalmış, hayallerimi sadece toz pembe boluncuklar içerisinde, gerimde bırakmış ve babamın şirketinin başına geçmiştim.

Henüz 23 yaşındaydım.
Önüme serilen belgelerden, evraklardan, dosyalardan hiç bir şey anlamıyordum. Kendimi dünya da terk edilmiş bir bebek gibi hissediyordum. Adını, ilerleyiş şeklini bilmediğim dünyaya adım atmıştım ve beni nelerin beklediğini kesinllikle bilmiyordum.

Eskiden, bir zamanlar babama ait olan odada, babamın koltuğunda otururken; arkamda açık olan pencereden tatlı bir esinti ensemi okşuyor ve ürpermeme sebep oluyordu. Keşke şimdiki sıcaklığa karşı ferahlayabildiğim gibi bu dünyaya karşı da ferahlayabilsem...

Ellerimi güç almak istermişcesine masaya dayamış ve ayağa kalkmıştım. Masa üzerinde dağılan eşyalarımı ve dosyalarımı çantama doldurmuş, ağır adımlarla ofisten çıkmıştım.
Kapının önünde duran asistanımdan, şaşkınlıkla açılmış gözlerimi gizleyememiştim.

"Neden hâlâ buradasın ren?"

"Sizin çıkmanızı bekledim efendim"

"Sana çıkabilirsin demiştim ama"

"Efendim, bana her an ihtiyacınız olabilir, bu yüzden siz çıkana kadar bende çıkmıyorum. Kabalık ettiysem özür dilerim ama olması gereken bu diye düşünüyorum"

Hafif bir tebessüm ile asistanımın yanından ayrılmış ve asansöre binmiştim. Ayna'nın tüm gerçeklik ile yansıttığı yansımamda; uykusuzluktan ve yorgunluktan ölmek üzere olduğum barizdi.

Şirketen çıktığım zaman önümde duran; beyaz, tanıdık araba ile dudaklarıma yumuşak bir gülümseme kondurmuş ve arabaya binmiştim.

"Nasılsın bebeğim"

" Yorucu ve usandırıcı, yoruldum bu sorumluluktan "

"Alışırsın, üstesinden gelebilirsin. İnanıyorum sana"

AcuerdoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin