15|Acı

262 23 14
                                    

HATIRLATMA

Duvarla birisinin arasında kalmıştım. Kafamı kaldırdığımda Myungsoo'yu görmemle şaşkınlığım artmıştı. Fazla...fazla yakındık. Kalbim hızlı hızlı atarken onun dediği şeyle şaşkınlığım bin kat daha artmıştı.

"Beni mi arıyorsun?"

Nereden anlamıştı onu aradığımı? Konuşmayı unutmuştum sanki. Sadece Myungsoo'nun gözlerinin içinde kayboluyordum.

Ne oluyordu bana?

Ona karşı aşkımın azaldığını düşündüğümde gözlerinin içinde kaybolmadığımı söylemiştim. Ama şimdi tekrar ve tekrar kayboluyordum o gözlerde. Düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Hayır, hayır. Böyle bir şey olamazdı. Olamazdı değil mi?

Ben...ben Myungsoo'ya aşık mı oluyordum?

Hah! Saçmalık!

Hadi ama Suzy! Saçmalıyorsun! Gerçekten düşündüğüm şey fazla aptalcaydı. Myungsoo'ya aşık olmak ha? Hayır, tabiki de öyle bir şey yok. Yani. Sanırım.

Bu saçma düşünceyi kafamdan attım ve kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.

"Myungsoo geçen gün söylediklerim için çok üzgünüm. Gerçekten...çok özür dilerim. Sana bağırmak istememiştim." Derin bir nefes aldım ve devam ettim. "Benden uzak duracağını söylediğinde fazlasıyla üzüldüm. Çok...çok özür dilerim. Lütfen artık böyle yapma," dediğimde kendimi bir çift kolun arasında bulmuştum.

Myungsoo bana sarılıyordu! BANA SARILIYORDU! Bu da demek oluyordu ki artık barışmıştık!

Sımsıkı sarılırken ben de titreyen ellerimi beline sardım.

"Ben de sana bağırdığım için özür dilerim," dediğinde şaşırmıştım. Ben hiç umursamayacak sanıyordum.

Ondan yavaşça ayrıldım ve konuşmaya başladım. "Peki...Jiyeon adlı kız kim?" Merak etmiştim. 1 dakika ya?! Barıştıktan hemen sonra sorduğum soru da neydi böyle?! Hemen sorguya çekmiştim açıkcası.

Sorduğum soruyla duraksadı. Niye böyle yapmıştı ki?

"Az önce yanındaki çocuk kimdi?"

"Önce ben sordum," diyerek inatlaştım. Derin bir nefes aldı. "Önce sen söyle sonra ben söylerim," dediğinde pes ederek cevap verdim.

"Kuzenimdi. Sıra sende, o kız kimdi?"

"Suzy...Nasıl söylemeliyim bilmiyorum." Tekrar derin bir nefes aldı ve devam etti.

"Arkadaş. Sadece arkadaş," dediğinde duraksadım. Buna inanmamı beklemiyordu değil mi? Tamam, eğer direk arkadaşım deseydi inanırdım. Ama sorduğumda suratı değişik bir hâl almıştı. Bu işin altında bir şey vardı. Jiyeon arkadaştan öte birisi miydi yoksa?!

"Sadece arkadaş mı gerçekten?" diye sorduğumda gözlerimin içine bakmıyordu. Kesinlikle bir şey saklıyordu.

"Sadece arkadaş," diye tekrar etti.

Daha fazla üstüne gitmeyecektim. Eninde sonunda öğrenecektim. Ya arkadaştan öteydi bu kız ya da daha farklı bir şeydi.

Myungsoo geriye doğru çekilince biran kendimi boşlukta hissettim. Aklıma Sehun ve Se Na gelince gitmem gerektiğini anladım.

"Myungsoo benim gitmem gerek. Se Na ve Sehun beni bekliyorlar. Sonra yine görüşürüz," dediğimde elini ensesine götürdü ve konuşmaya başladı.

"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."

Yanından ayrılarak yürümeye başladım. Cebimden telefonumu çıkartıp Se Na'yı aradım.

Aşk Mı? Nefret Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin