Yılın en soğuk günlerinden biriydi. Şehrin sokakları, kristal gibi parlayan kar taneleriyle kaplanmış, rüzgarın uğultusu ise eski binaların arasında yankılanıyordu. Theron, ellerini cebine sıkıca sokarak yürüyordu. Soğuk, neredeyse kemiklerine kadar işliyordu. İçinde bulunduğu durağan yaşamdan kaçış arayışı, onu bu eski kitapçıya yöneltmişti.
Kitapçının kapısından içeri adım attığında, nostaljik bir sıcaklıkla sarıldı. Raflar, kitaplarla dolup taşıyor, her biri kendi hikayesini fısıldıyordu. Theron, çocukluğundan beri kitapların dünyasında kaybolmayı severdi. Gerçeklerden kaçmanın en güzel yolu, sayfaların arasında kaybolmaktı.
Yavaşça raflar arasında dolaşırken, elleri tozlu kitapların ciltlerine dokunuyor, her birini dikkatlice inceliyordu. Her kitap, kendi geçmişinden bir parçayı hatırlatıyordu ona. Arka tarafta, gözden uzak bir köşede, eskimiş kitapların arasında gözleri bir parıltı yakaladı. Parıltının kaynağı, üzeri karmaşık desenlerle işlenmiş eski bir anahtardı.
Theron, bu esrarengiz anahtara ulaşmak için kitapların arasında ilerledi. Onu eline aldığında, sanki hayatında yeni bir kapının eşiğindeymiş gibi bir hisse kapıldı. Bu anahtarın hangi kapıyı açacağını merak ederken, hiç bilmediği bir dünyanın kapısını araladığının farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Adam
FantasyHayatının dönüm noktasına ulaşan bir adam, tesadüfen kendisini klonlayabilecek bir makinenin varlığından haberdar olur. Merak ve biraz da çaresizlikle bu makineyi bulmaya karar verir. Sonunda makineyi bulduğunda, hayatının artık eskisi gibi olmayaca...
