33

132 10 0
                                    

Mayda Demir
6 Yıl Sonra, Hakkari

26. doğum gününde hastanede olmak ne kadar iyiydi sizce? Bir ameliyata daha girmeyi bünyem artık kaldıramazdı. Gece yarısını çoktan geçerken saat gece iki sularıydı. 26. yaşıma gireli tam tamına 2 saat olmuştu.

Bugün çok fazla hasta ile ilgilendiğim için bedenim fazlasıyla yorulmuştu. Tüm gün sadece kahve ile beslendiğimi hatırlayınca kantine gitmeye karar verdim. Aşağı kantine merdivenleri kullanarak inerken kendime sıcak bir çay ve tost aldım. Bir masaya geçip otururken telefonumu cebimden çıkartıp sessizden çıkardım.

Çok fazla bildirim gelmişti. Bir çok arkadaşım doğum günümle alakalı bu iki saat içinde mesajlar atmış ve fotoğrafımı paylaşmışlardı. Onlara uzun uzun mesajlar atarken abimden ya da bizimkilerden gelen ufacık bir mesaj bile yoktu. Bu canımı sanki sıkmış gibiydi.

Onları altı yıldır görmüyordum. Bu yıllar içinde sadece babam, annem, teyzem ve Yağız'la görüşmüştüm. Onun haricinde abimle arada konuşuyorduk.

Unuttuğum bir şey var! Çokça şey var! Onları bir kez görme fırsatında bulunmuştum. Abim ve Nilay, evlendiler. Düğünlerine ve kına gecelerine gitmiştim. Aynı samimiyet hâlâ var olsa da onlardan kopmuş gibi hissetmeden de duramamıştım.

Alperen ve Nilüfer'in de bir erkek çocukları olmuştu. Tüm ilgi şuan Ömer Halis'teydi. Çok tatlıydı maşşallah, aynı eşşek babası.

Şuan için Turanlar'dan evlenen yoktu ama hepsinin sevgilisi vardı. Mete'nin bile sevgilisi varsa siz düşünün. Büyü yaptı, büyü!

Telefonda gezinmeyi bırakırken bağırış sesleriyle irkildim. Yine bir şey olduğu belliydi.

"Mayda!"

İş arkadaşım Karen koşuşturarak yanıma gelirken gerildim. Yine bir şey olduğu açıkça ortadaydı.

"Ağır yaralı bir yüzbaşıyı getirdiler. Çok fazla yarası var ve kanaması var, durduramıyoruz."

Elimdeki çay bardağını oraya bırakırken telefonumu cebime atıp koşarak kantinden çıktık. Tüm sertliğimi koruyarak ameliyathaneye giderken kenarda koca bir ordu vardı sanki. Onlara göz ucuyla bile bakamazken ameliyathanenin önündeki İlkay'a seslendim.

"Hastanın kanına uygun acilen kan bulun, hazırda beklesin."

İlkay hemen yanımdan uzaklaşırken daha fazla bekleme yapmadan içeri geçtim. Ellerimi yıkayıp eldivenlerimi de ellerime geçirdim. Üzerime ameliyat önlüğümü giyerken başıma boneyi geçirdim. Yüz maskesi de takarken farklı bir kapıdan geçerek tüm doktorları selamladım gözlerimle.

Sedyeye yaklaşırken Göksel yanımda durdu.

"Sınırdaki çatışmada ağır yaralanmış, kanamasını durduramıyoruz."

Başımı sallarken gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Kalbinin alt kısmında bir mermi yarası vardı, bir kaç yerde de öyleydi.

Hastaya göz ucuyla bakarken tanıdık sima ile gözlerim irileşti.

"Oksijen maskesini çıkart."

Emrimle hepsi bana şaşırarak baktı. Bir şeyden emin olmam lazımdı. Lütfen Allah'ım, o olmasın.

Tüm bedenim titrerken kimsenin maskeyi kaldırmamasıyla sinirle ben uzandım. Maskeyi çekerken gözleri kapalı bir şekilde yatan bedeni gördüğüm gibi bağırarak geri çekildim.

"Hayır!"

Geri geri gitmeye başlarken bana seslenen iş arkadaşlarımı umursamadan ameliyathaneden koşarak çıktım. Kapının önüne çıkmam ile yere yapışmam bir oldu. Sarsılarak ağlamaya başlarken maskemi çıkartıp fırlattım.

GADASINI ALDIĞIM [Final Oldu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin