Saat artık öğlen vaktine dayanmıştı ve Nurhan hanımda işlerinin çoğunu bitirmişti bu yüzden de gelini Zeynep'in yanına gitmeye karar verdi. Merdivenleri çıktı ve kapıyı çaldı.
"Gireyim mi kızım?"
Ses gelmeyince kadın içeri girdi ve uyuyan gelinini gördü uyandırmakta emin olamadığı için yanına oturup saçlarını okşadı. Hamilelik cidden ay tenine vurmuştu çok güzel olmuştu bu genç kız.
Zeynep yerinde biraz kıpırdayıp gözlerini araladı ve kayınvalidesini başında gördü. Hızla toparlanıp "anne?" Dedi sorgularca.
"Günaydın kızım Azad hasta dedi bende baya geçince bir gelip bakayım dedim."
"İyiyim annem."
"Hadi o zaman yavrum, iyiysen hazırlan çarşıya inicez daha işimiz çok."
Annesi çok sevecen bir tavırla yanaştı bu kıza çok seviyordu gelinini ve Allah'a şükür ediyordu bu güzel kızı ona gelin diye verdiği için.
"Tamam annem sen in aşağı ben hemen gelicem." Diyip yataktan çıktı annesi de kapıyı çekip aşağı indi.
Zeynep dolabı açtı ve kendine aldığı dizine kadar olan mavi elbiseyi giyindi, saçlarını tarayıp bu sıcak yüzünden topuz yaptı.
Eline de çantasını aldı ve aynanın önünde bir zarf gördü ne olduğunu anlamasa da üzerinde 'Zeynep' yazdığı için eline alıp açtı içinden yüksek bir miktar para çıkmıştı. Kaşları çatıldı Zeynep'in neydi ki bu? Jeton düşmüştü şimdi bunu alışveriş için Azad vermişti.
Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu bu kadar ince düşüneceği aklına gelmemişti hiç Azad'ın.
Aşağı indi ve Yeşim, Esma, Selime abla hazırdı. Tek eksik Güneşti annesine dönüp "Güneş nerde?" Diye sordu.
"Güneş hazırlanıcaktı da Yeşim de elbise filan verdi gelir şimdi."
Başımı salladım ve beklemeye başladım sonra ise üst kattan inen güzel kıza baktım. Cidden tarlada gördüğüm halı ve şu halı arasında dağlar kadar fark vardı maşallah dedim içimden sonra gülümseyerek "çok güzel olmuşsun Güneş."
Kız utanarak başını eğdi ve "teşekkürler" dedi sadece.
Nurhan hanım içinden geçirdi bu kız çok güzeldi, oğlu az eşşek olmasaydı da kaçırmasadı bu güzel kızı.
"Hadi o vakit öğlen olmadan gidelim dolun arabalara."
Herkes kapının önüne çıktı ve iki arabaya bindiler öncekine Zeynep, Yeşim ve Esma. Arkadakine ise Nurhan hanım, Selime hanım ve Güneş binmişti.
Güneş ise bu durumda biraz gerildi sonuçta iki kadının ortasında kalmıştı. İkisinin de amacını az çok Yeşim sayesinde anlamıştı Baran ağayla onu bir arada düşünüyorlardı ama o da kendisinin ne kadar küçük olduğunu biliyordu. Küçük olmasının yanı sıra kendisi onların tarlasında çalışan bir kızdı sadece.
Neyse dedi ve önüne döndü lakin sessizlik çok uzun da sürmedi Selime hanım Nurhan hanımın arabaya binmeden mutfakta tembihlemesi üzerine konuştu.
"Ee kızım anan nerde ne iş yapar? Kimle kalırsın sen?"
Kaçmamıştı işte bugün olmasa yarın soracaklardı bu soruları o yüzden cevaplamaya karar verdi.
"Annem ben doğarken hastalıktan ölmüş, babam ve babannemle kalıyordum. Babam malum babannemin de ondan yani kalır bir hali tavrı yoktu zaten."
Önüme döndüm ve derin bir nefes aldım sonuçta bunlar konuşulacaktı ama söylemek çokta zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı
Roman pour AdolescentsKöyün ağası ve hizmetçinin kızı arasında 2000lerde geçen bir aşk hikayesi. Azad annesinin ısrarları üzerine önüme gelen ilk kızı sana gelin diye almazsam der ve odaya o gün annesine yardım etmek için gelen Zeynebin girmesiyle gelinini bulur. Hırçı...