Arda peçeteyi uzattı ve kıvırcık saçlı çocuk aldı.
"Çok teşekkürler."
"Rica ederim."
Arda nedenini bilmeden kızarı verdi. Çocuk koşarak oradan uzaklaştı. Parkın arka tarafına doğru gitmişti.
"Oğlum bu saatte dışarda ve peçete istiyor. Sizcede şüpheli değil mi?"
Arda Seba'ya baktı.
"Seb, ne yapıyor olabilir acaba?"
"Belki altına sıçt-"
"Tamam, Seba sus."
Emre ve Kerem onlara doğru geliyordu, ellerinde bolca abur cubur dolu poşetler vardı.
"Seleme ceneme brolarr."
"Aynen ondan."
Tam oturacaklardı ki parkın arka tarafında bir gürültü koptu. Birkaç saniye bakıştıktan sonra hepsi oraya doğru koştu. Ağaçların arkasında bir grup genç torpil patlatmıştı. Ve içlerinden birinin burnu kanıyordu.
"Amına koyayım bi torpil için mi koştuk o kadar ya? Elimdekileri zor taşıdı-"
Emre söylenmeye başlamıştı ama sonra onu gördü...
"Siz şu bizim evin altına taşınanlar değil misiniz?"
Dedi, kıvırcık saçlı ve uzun olan çocuk.
"Ezgjan hangisiydi senin bize bahsettiğin?"
"Oğlum sussanızaa!"
"ADAMIN BURNUNA NE OLDU!?"
Diye sordu, Kenan.
"K-kan mı o? Allah'ım tutun beni."
Efe birden karşısındaki uzun boylu çocuğun üstüne yığılıverdi. En azından çocuk onu tutabilmişti.
"EFE!"
Kerem elindeki poşetleri yere bıraktı ve Efe'nin yanına koştu.
"Noluy'o oğlum..."
Dedi, Emre...
(5 dk sonra)
Hepsi yere oturmuş Efe'nin ayılmasını bekliyordu.
"Uyanır birazdan, rahat olun."
Dedi, Altay isimli çocuk. Kerem'e göre fena değildi sanki... Aman ne düşünüyordu o öyle? Kardeşi dediği adam bayılmıştı, o burada adam peşinde miydi? Az önce Kerem korkudan ölmüştü şuan biraz sakinleşmişti.
Kenan burnu kanayan çocuğun yanında oturmuş çocuğun burnuna pansuman yapıyordu. Kerem Efe'nin uyanması için eliyle yüzüne elini sallıyordu.
"Hadi Efe kandan bayıldı, bunun niye burnu kaniy'o?"
Diye, sordu Emre.
"O kaydıraktan düştü."
Diye yanıtladı, Ezgjan. Emre kızardı ve yere bakmaya başladı. Arda isminin Ferdi olduğunu öğrendiği çocuğun yanında oturuyordu, yani peçete istiyen çocuğun yanında.
Sebastian Ryan'a bakıyordu, bir insanın gözleri nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi ki? Ryan Sebastian'a bakınca Sebastian gözlerini kaçırdı ve Efe'ye bakıyormuş gibi yaptı, yanlış görmediyle Ryan sırıtmıştı...
Efe sonunda yavaş yavaş uyanmıştı. Gözlerini açtığı anda ona bakan bir çift gözü görünce o gözlere baka kaldı. Kimdi ki bu çocuk? Nereden gelmişti? Bu kadar yakışıklı olmayı nasıl başarmıştı? Yoksa sadece Efe'nin görüşüne göre mi öyleydi? Efe'nin kalbine neler oluyordu yahu!?
"Ali, çocuğu sal."
"Görende zorla tutuyoruz sanıcak amına koyayım."
Dedi, prens ve Efe'yi bıraktı. Ali. Ali artık Efe'nin duyduğu en güzel isimdi.
"İyi misin?"
Diye sordu, Ali.
"Hı, hı.."
"Şükür Allah'ım!"
Kerem Efe'ye sımsıkı sarıldı. Efe boğuluyordu.
"Abi- Boğuluyo'm."
Kerem Efe'yi bıraktı.
"E hadi biz gidelim artık."
Dedi, Kerem.
"Ama-"
Kerem Sebastian'a kötü bakışlarından birini attı ve ayağa kalktı. Efe'yi de kaldırdı. Sonra kenarda duran abur cubur poşetlerini aldı ve bisikletlerin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı.
"Yine noldu buna yav... Neyse, hadi görüşürüz iyi akşamlar."
Dedi, Emre. Ezgjan gülümsedi ve,
"Size de iyi akşamlar."
Dedi. Kenan Semih'in burnunu son kez silip gülümsedi ve ayağa kalktı. Arda ve Sebastian'da ayağa kalkınca hepsi iyi akşamlar diyip Kerem'in peşinden koştu.
"Oğlum bizim acil bunlarla yakınlaşmamız gerekiy'o."
Dedi, Semih arkalarından...
______________________________________
475 kelime
Daha fazla ne kadar saçmalama bilirim diye düşünüyorum, TORPİL NE ALAKA DOWOSWJSJWJDJQKFOKWJFJSFJ
Kontrol etmedim okula gitcem hatalarım olabilir agalar