"Gidecek misin?" soluklarının ardından bir soru sordu, kulaklarımda uğuldayan seslerin hepsi bir bir sustu.
Konuşmasaydı dâhi duyardım zira onu.
Yalnız diller değil, gözler, ruhlar, yürekler de konuşurdu.
Endişesinin üzerine bir maske takmaya çal...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Okumaya geçmeden önce, sizin için hazırladığım bu tamamlanmamış olan, her zaman yarım ve karışık olacak o playlist'e erişmeniz için spotify'ımı bunu bırakmak istedim. Kitap boyunca birçok hissiyatın oluşmasını kolaylaştırabilir, şiddetle şarkı dinleyerek okumanızı öneririm.. 🎶
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♤
Bir pencere pervazından izlerdim seni, Güneşin tutuşturduğu kirpiklerinin ardındaki kahve gözlerini. Dudakların havalanırdı da bir şeyler mırıldanırdın göğe, kulaklarımdan ayak uçlarıma dek ürperirdi bütün bir varoluşum. Bir de tebessüm ederdin ağaçlara, çiçeklere, kuşlara. İşte o vakit bütün herkesin dünyası başıma yıkılırdı, Erirdim altında kaldıklarımla.
♤
"Beni burada tutuma sebebiniz ne?" çaresizliğin bedenime bir duman misali yayıldığı saliselerde sorduğum suallerin hiçbir manası olmazdı, cevapsız suallerim olurdu.
"Üçüncü Kraliyet artık seni istemiyor. Eğer adam olabilirsen, sana iyi bir eğitim vereceğiz. İyi bir asker ve sağ kolum olman ordumuza çok şey katar, elinden geleni ardına koymazsan ait olduğun bir yer ve ünvanın da kalmaz. Anladın mı!" söyledikleri sözlerin ağırlığı ile boğazıma bir yumru oturdu.
Biliyordum beni istemediklerini, lâkin bu denli nefret ettiklerinden haberim yoktu. İnce bir iple dahi olsa kalplerimiz bağlanır sanmıştım, çok safmışım.
Zihnimin en çalışan kısımlarının dâhi böyle bir şeyi idrak edememesi tüm bu sözlerin bir tondan bile ağır olması mıydı yoksa başka bir şey mi?
Emin değildim.
Büyük ve kaliteli bir teklif yapıyormuş gibi görünüyordu. Tek sorun, bir cevaba ihtiyaç duymamasıydı, kulakları tıkalıydı. Sırf tek kelimelik rütbesi yüzünden suratını kana bulayamıyor olmam tüm dünyamı bir karanlığa buladı. Çaresizlik her yanımı sarmışken, böylesine zor bir şey tüm ruhumu ve varlığımı çökertecek diye düşünürken beş dakika içerisinde bir sürü girdaba sapıverdim. Çıkışı olmayan girdaplara.
