Başlangıç

1K 50 16
                                    

Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.
-Ömer Hayyam-

Yorgun ve bitkin bir halde açtım gözlerimi güne beyazlar içerisinde ki yatağımdan hafifçe doğrulmaya çalıştım kolumda oluşmuş yara ile sızladım bakışlarım seruma kaydı içinde zehir bulunan seruma.

İki yıldır böyleydi her şey iki yıl öncesine kadar normal bir şekilde ilerlerken tüm hayatımı mahvedecek şeyler olmuştu bu olanları ben bile kaldıramıyorum bana yapılanlar zihnimi parçalıyordu derin bir nefes verdim kolumda ki serumu sertçe çıkarıp bir köşeye attım dişlerimi sıkarak yataktan tutunarak kalktım.

Bakışlarım bu sefer de kapıya döndü kilitli olan kapıya... beni iki yıldır burada tutsak ediyorlardı kaçmayı denedim bir çok kez ancak başaramadım ne beni kurtarmaya gelen oldu ne de ben kendimi kurtarabildim.

Yavaşça odanın içinde ki lavaboya girdim abdestimi alıp seccadeyi güzelce yere serdim sabah namazını kılmaya başladım.

Bir kaç dakika sonra kapı açılmıştı mürşit Vahit efendi gelmişti eve mürşit. Tüm egemenliğini sarmıştı dergaha herkese korku salan bu adam aynı zaman da herkesin hayatını da mahvetmişti ona bakmadan yatağıma oturdum Vahid elini arkada birleştirmiş sert ses tonuyla "Bugün önemli bir gün Hz. Peygamberimizin günü! Bunun için sadece bu husus ile bugün ki sohbete sen de katılacaksın kadınlar bölümünden dinleyeceksin." bakışlarım onu buldu başımı salladım bana şüpheyle bakıyordu defalarca kaçmaya giriştiğimi biliyordu bu yüzden temkinliydi bir kaç dakika sonra odadan çıktığında bu dört duvar arasından çıkacak olmamın sevincini yaşıyordum sonunda diye iç çektim.

Sonunda Allah dualarımı kabul etmişti ve bir çıkış yolu göstermişti.

Gözlerim demir ile kaplanmış camı buldu yıllardır gün ışığı görmüyordum benden tüm hayatımı almışlardı yaşama sevincim artık yok olmuştu ayrıca artık okumak ta istemiyordum kim 20 yaşına yeni basmış bir kızı alırdı ki? Ayrıca daha liseye bile gitmemiştim. O gün olduğum sınav sonucunu da bilmiyordum en çok merak ettiğim de buydu ya zaten! Dudaklarımı kemirerek yerimden kalktım odada tur atmaya başladım.

"Allahım lütfen her şey yolunda gitsin. Sen Basarsın (Gören) her şeyden haberdar olansın lütfen bu kuluna yardım et." dualarım eşliğinde akşam olmuştu kapıda bekleyen adamlardan biri bana elbise getirmiş giymemi istemişti odadan çıkar çıkmaz getirdikleri koyu tonda çiçekli elbiseyi giyinip baş örtümü bağladım kendime aynadan bile bakmadan kapıyı tıkladım kalbimde ki bu kıpırtı derin nefesler almamı sağlıyordu odadan çıkıyordum.

Kapı açıldığında beni bekleyen adam "Beni takip edin" diye buyurdu hayretle odadan dışarıya adım attım gözlerim etrafı taradı bu iki yılda hiç bir şey değişmemişti gülümsedim.

Adamı takip etmeye başladığımda daha önce hiç gelmediğim bir yere geldik herkes burada toplanmıştı sorgulamadan yerime oturdum faniler sessizce yerlerine oturup mürşidi beklediler iç çektim tırnak etimi parçalayarak bir çıkış yolu arıyordum buradan kurtulmalıydım sonunu bilmediğim bir çıkıp yolu bulmalıydım.

Mürşit geldiğinde sohbete başlamışlardı ben görünmemeye çalışarak yavaşça kalktım eğilerek girdiğim yerden hızla çıktım dudağımı ısırmaya başladım o yerden çıkar çıkmaz koşmaya başladım tüm gücümle özgürlüğüme doğru koştum.
Kendimi dışarıya attığımda derin nefesler vererek etrafa baktım gülümsedim rüzgar tenime değiyor, güneş gözlerimi yakıyordu uzun süreden sonra peki şimdi ne yapacaktım? Nereye gitmeliydim?

Buradan kaçmalıydım beni bu küçük mahallede bulabilirlerdi... Levent abilere gidebilirdim onlar beni korurlardı ama neden bunca zamandır gelmemişlerdi ki? Hızlı adımlarla yürüdüm en sonunda Levent abinin evine geldiğimde gözümden düşen damlaya hakim olamamışdım uzun süre sonra bu evi görmek bile beni iyi hissettirmişti kapıyı hızla tıklattım bir kaç dakika sonra yabancı biri açtığında hafifçe kaşlarımı çattım kadın "Buyrun?"

"Ben Levent Alkanlıya bakmıştım da..." kadın kaşlarını çattı dudaklarını aralayıp "Onlar burada değiller Fransa'ya gittiler." Ne?

Yutkundum "Ama neden? Burada yaşıyorlardı..." diye fısıldadım.

"Bir buçuk yıldır biz burada yaşıyoruz hanımefendi Levent bey ve ailesi Fransa'ya taşındılar bir daha da geleceklerini düşünmüyorum" neler oluyordu? Levent abi asla gitmezdi başka bir ülkeye özellikle biz bu durumdayken... oradan ayrıldığımda adımlarım istemsizce hareket etmeye başlamıştı ne yapacaktım ben bir başıma şimdi? Tüm güvendiğim insanlar gitmişti Annem,Levent abi,Mira ve daha fazlası hiç birine ulaşamıyordum.

Aklıma gelen son çare ile Birgül halamın çalıştığı yere doğru ilerledim onu bulabilirdim son hızımla koşuyordum çoktan orada yokluğum fark edilmişti ve beni aramaya başlamış olacaklardı...

"Hala!" Birgül halam beni görmenin şoku ile "Zeynep?" Diye fısıldadı hızla yanıma gelip bana sıkıca sarıldı korkuyla "Zeynep... halacığım sen... sen nası-" sözünü hızla keserek "Her şeyi anlatacağım hala sadece bana yardım etmen gerekiyor."

Birgül halam merakla bana baktı ve "Gel şuraya otur sakinleş önce" dedi gösterdiği yete oturdum o da hemen karşıma oturdu soluk soluğa "Vahid beni tutsak etti bir odada hala iki yıl boyunca o odadan hiç çıkamadım ancak bugün bir şekilde kaçtım ve herkes gitmiş Levent abi, annem onlar neden yok?" Halam yutkundu gözlerini dehşetle açarak "Zeynep ne tutsağı? Ne vahidi? Sen neden bahsediyorsun? Levent beyler seni alıp Fransa'ya götürmediler mi?"

Fransa mı? Halamın dedikleri ile sustum ortada nasıl bir oyun dönüyordu? "H-hayır Fransa'ya hiç gitmedim ben dergahta kilitliydim" Halam anında yerinden kalktı "Allahım aklımı yitireceğim! Sen buradaydın ve ben seni kurtaramadım mı!" Bende onunla eş zaman yerimden kalkıp kendini suçlamaması için "Hala bilmiyordun..." diye fısıldadım.

Halam endişe ile "Cüneyd? Cüneyd nerede o seni neden babasının elinden kurtarmadı?" uzun süredir aklımı kurcalamayan isim ile olduğum yerde kaldım.

Cüneyd nerede?

Bilmiyordum o gitmişti ve bir daha da dönmemişti ilk zamanlar onu düşünmekten delirmiş beni neden buradan çıkarmıyor diye onu suçlamıştım aptal gibi ancak o bir daha gelmemek üzere gitmişti suskunluğumu bozarak "O yok. Hala annem nerede?" Halam sorduğum soru ile bana baktı bir şeyler vardı ve söyleyip söylememek arasında kararsızdı ona ısrarla bakmaya başladığımda derin bir nefes vererek "Hapishanede" diye fısıldadı

"Ne?" Diye mırıldandım Birgül Halam "Merak etme ama çok yakında çıkacak oradan"

"Beni anneme götür hala"

Zevc&Zevce Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin