Annem demirliklerin arasından bana baktı anlatıp anlatmamak arasında kalmıştı en sonunda pes edercesine derin bir nefes verip "Mira... Mira galiba senin kardeşin Zeynep." gülümsedim "Anne zaten biz mira ile kardeş gibiyiz" anneme saf saf bakmaya başladığımda yüzünde ki ciddilik ile hafifçe dudaklarımı araladım "Öz kardeşim mi?" diye fısıldadım annem başını salladığında şaşkınca ona baktım ama nasıl... bir ablam olduğunu biliyordum ancak o ölmüştü "Anne nasıl?" diye sordum annem hafifçe gülümseyerek "Senin sınav olduğun gün anladım büyük ihtimalle de Levent beyler bu gerçeği öğrenmem ile Fransa'ya kaçtılar." kaşlarımı çattım gerçekler ile yavaş yavaş yüzleşiyordum.
"Ama neden beni herkes Fransa'da biliyor?"
"Levent bey ben tutuklandığım gün yanıma gelmiş bana 'Zeynep'i kurtaracağım merak etme onu Fransa'ya götüreceğim' demişti meğersem her şey yalanmış." duyduklarım ile ağzım açık kalmıştı bir daha geri dönmemek üzere gitmişlerdi ancak ben Miranın gerçeği öğrenmesini istiyordum o ailem dediği kişilerin yanında durmasına gönlüm razı gelmiyordu ancak bir yandanda bu hakikatı öğrenirse yaşayacağı şok ve üzüntü için de öğrenmesini istemiyordum.
Anneme sessizce bakıyordum o en sonunda "Ben buradan çıktığımda seni kurtaracağım Zeynep beraber buralardan çok uzağa gideceğiz." başımı salladım hiç inandırıcı gelmese de ben de buralardan gitmek istiyordum ama yapmam gerekenleri yaptıktan sonra...
Halamla beraber karakoldan ayrılmadan önce Evren avukata uğradık avukatın dediğine göre elimizde kanıt olmadığı için yarına onları serbest bırakacakları ve özellikle Vahid efendinin harmanlanmış siniri beni içten içe korkutuyordu iç çekip halama doğru döndüm "Hala benim uğramam gereken bir yer var." diye mırıldandım Birgül halam merakla bana bakmaya başladığında "Sonra anlatırım." dedim bana dikkatli ol dedikten sonra Sadi Hudayi efendinin evine gitmek için yol aldım.
Kapıyı çaldığımda bir kaç dakika sonra kapıyı açan Hasna hanıma baktım bana kaşlarını çatmış bakıyordu "Zeynep? Bir sorun mu var?" tepkisizce "Sadi Hudayi efendi buradamı acaba?" diye sordum Hasna hanım amacımı anlamış olacak ki bana doğru bir adım atıp onaylamaz bakışlarla "Senin vazifen değildir demiştim." Cüneyd hâlâ benim kocamdı ve ona en ihtiyacım olduğu dönemde onu bulmakta benim vazifemdir.
"Zevc'im ile ilgili bir konu beni ilgilendirir bu yüzden ona ulaşmak benim vazifemdir Hasna hanım." verdiğim cevap ile bu baş kaldırmayı beklemiyormuş olacak ki gözlerini kocaman açtı sinirle yanımdan ayrılıp Sadi efendiyi çağırmaya gitti...
Bir kaç dakika sonra Sadi efendi görüş açıma girdiğimde "Zeynep kızım? Se..."
"Selamünaleyküm Sadi efendi sizinle önemli bir konu konuşmak için geldim." Sadi efendi başını sallayıp "İçeriye geçelim o vakit." diye buyur etti beni ayakkabımı çıkarıp salona doğru ilerledim koltuğa oturduğumuzda Sadi efendi "Bir sorun mu vardır Zeynep kızım?" başımı salladım ve hemen ardından dudaklarımı aralayarak "Cüneydin nerede olduğunu biliyormuşsunuz bana nerede olduğunu söyler misiniz?"
Gözlerini kocaman açtı hayretle "Sana bunu kim söylemiştir?"
"Cüneyd nerede?" diye tekrar ettim Sadi efendi başını olumsuzca sallayıp "Kızım Cüneyd kimse ile görüşmek istemiyordur. Yav kaç kere ikna etsemde dinlenmek istediğini söylir." iki yıldır dinlenemedi mi bu adam?
Ellerimi önümde birleştirip "Sadi efendi lütfen ona gerçekten ihtiyacım var Vahid efendinin dergaha sardığı korkuyu görmüyor musunuz? Bunu ancak Cüneyd durdurabilir." Sadi efendi kurduğum cümleler ile sustu bir kaç dakika düşündükten sonra derin bir nefes verip "Üzgünüm Zeynep kızım Cüneydimin sözünden çıkamam." Umutsuzca başımı eğdim Sadi efendiye son çare bakıp "Bakın Vahid efendi beni yıllarca dergahın bir odasında kilitli tuttu sadece bana değil tüm fanilere işkence çektirdi kız çocukların okumasına izin vermedi şimdi söyleyin bana bu devir böyle devam mı edecek? Lütfen bana onun nerede olduğunu söyleyin."
Sadi efendi "Benden haber bekle onunla konuşacağım ancak çok ta umutlanma" gülümseyerek "Allah razı olsun." dedim Sadi efendi hafifçe gülümseyip "Umutlanma dedim Zeynep kızım hemen umut ışığı gözlerinde yandı" evet çok heyecanlanmış ve umutlanmıştım kalbim hızlı atmaya başladığında izin isteyip kalktım.
Mahallede dolaşırken Cüneyde bir adım daha yaklaşmış olmamın sevincini yaşıyordum. Halamın evine geldiğimde sessizce odama geçtim ve baş örtümü çıkardım dolaba doğru ilerlediğimde çekmeceyi açtım karşıma çıkan Matematik test kitabı ile olduğum yerde kaldım hüzün ile kitabı elime aldım uzun süre sonra ilk defa bunu görüyordum ellerim kitap kapağının üzerinde gezindi hafifçe tebessüm edip kitabı açtım sayfalarda gezindi gözlerim çoğu doluydu ancak yarım kalmıştı sayfalar dudağımı ıslattım çekmeceden kalem aramaya başladım örtünün altına baktığımda bulduğum kalem ile anında önüme çıkan herhangi bir soruyu çözmeye başladım.
Sonucu bulduğumda doğru olduğuna emin olmak için cevaba baktım evet doğruydu gülümseyerek diğer sorulara da bakındım ancak çözmedim artık okuyamayacaktım zaten çözmemin ne anlamı vardı ki? Derin bir nefes verip zor da olsa kitabı kapatıp yerine koydum çöktüğüm yerden kalkıp koltuğa doğru oturdum ellerimi önümde birleştirip Allah'a dua etmeye başladım.
...
Sabah erken saatlerde kalkmıştım bugün Vahid efendiler hapishaneden çıkıyorlardı odamdan çıkıp salona ilerledim halam benim için kahvaltı hazırlamış işine gitmişti iç çekerek sofraya oturdum onu da yoruyordum bir yandan işi bir yandan da benim ile uğraşmak zorundaydı hazırladığı yemeklerden az buçuk yediğimde etrafı toparladım şimdi ne yapacağımı bilmiyordum dışarıya çıkmak Sadi efendinin yanına gitmek istiyordum ancak her an Vahid efendinin adamları ile karşılacak olmam beni engelliyordu içim içimi yerken en sonunda siyah yüzümü kapatan ferace giyindim böylelikle tanınmazdım diye düşündüm.Dışarıya çıkıp hızlı adımlarla dergaha ilerledim sabah namazını kılıyor olmalıydı bakışlarımı yere eğip kimse işe göz teması kurmadan dergaha gelebilmiştim Sadi efendinin odasına ilerliyordum kapısının önünde duran iki adama doğru "Sadi Hudayi efendi odasında mıdır?" diye sordum adam başını sallamakla yetindi derin bir nefes verip kapıyı tıklattım daha sonra içeriye girdiğimde masasında oturmuş Sadi efendiye doğru "Selamünaleyküm" dedim ve feracemin yüzünü açtım Sadi efendi beni bu saatte görmeye şaşırmış olacak ki "Zeynep kızım?" diye sordu merakla "Bir haber var mıdır?" diye sordum Sadi efendi derin bir nefes verip "Seni duyunca ve olanları anlatınca bir düşünmüştür ancak tam bir cevabı yok" kaşlarımı çattım ne demek tam bir cevabı yok?
"Gelecek mi gelmeyecek mi?" diye sordum
"Kızım hele bir dur! Ne sabırsızsın gelir elbet bir gün hem ben geleceğini hissetmişem sen bana güven" başımı salladım yavaşça ne zaman gelecekti? Umarım en kısa sürede gelirdi "Sağ olasın sizi de uğraştırdım" gülümseyerek elini kalbine koydu ve "Ne demek... Cüneydin gelmesini ben de çok isterim" gülümsedim odadan ayrıldığımda dergahtan derhal çıktım hızlı adımlarla halamın evine doğru ilerleyecektim ki arkamdan gelen ses ile ayaklarım yere çivilendi.
"Zeynep Hanım?"
—-
Cüneydim neredesin sana ihtiyacımız vardır!Sizce seslenen kişi kim?
Cüneyd tekrardan geri dönecek mi?
Vahidin bu sessizliği sizi de korkutmuyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevc&Zevce
Romance2. Sezondan itibaren yazılmaya başlanmıştır. "Tüm yollar eninde sonunda aynı yere varır Zeynep." ürkekçe baktım ona hafif merakla "Neymiş orası?" diye sordum. Merhametli bakışlar ile "Hayal kırıklığı." diye mırıldandı daha sonra devam etti; "Hayatı...