6.BÖLÜM

44 6 15
                                    

Instagram; edaeyys

Bölüm sonuna bir kaç açıklama ekledim.

******

Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla bakışıyordum. Sırtım ağrıyordu. Boğazımın baya kuru olduğunu hissediyordum. Burnumdan genzime doğru benden istemsizce ilerleyen havayı fark ettiğimde, çevreme bakındım. Cihazlar vardı. Bedenime çarpan havayı hissettiğimde bir şeyi daha fark ettim.

Kıyafetlerim yoktu. İnce bir pike kaplıyordu üzerimi. Omuzlarım açktı ama kolumda ki serumu hissedene kadar kollarımın da dışarıda olduğunu anlayamamıştım.

LAN! Kıyafetlerim!

Ağzımı açacak oldum ama boğazımın kuru olmasından öksürmeye başladım. O ara odanın kapısı açıldı biri girdi. Elinde ki şişeye pipet koyup bana uzattı. Bir yudum alabildim. Yorgun hissediyordum. Su içmek için bile.

"Konuşabilir misin?" dedi kadın samimi bir sesle. Üzerinde beyaz bir önlük, boynunda ise steteskop vardı. "Evet." dedim ama sesim çatallaşmıştı. "Nasıl hissediyorsunuz?" dedi. "Nasıl olabilirse öyle." şeklinde çok makul bir cevap verdim. "Anladım. Askermişsiniz. Muhtemelen ateş eden kişi kalbinizin solda olduğunu düşündü. Ama yanlış hedef. Siz sağ kalplisiniz. Bu yüzden şanslısınız ki hayati bir tehlike altında kalmadınız."

Dekstrokardiliğin hayatımı kurtaracağı hiç aklıma gelmezdi lan. Olaya bak.

Bir şey demedim doktora. Doktor ise devam etti. "İki gündür uyutukuyorsunuz. Fakat dün ilaç vermeyi bırakıp, kendiniz uyanmanız için bekledik. Şu an yoğun bakımda, gözetim altındasınız ama uyandığınıza göre normal oda için işlemler açayım." dediğinde tam gidiyordu ki, "Pardon," diyerek durdurdum. Başka ne diyebilirdim zaten.

"Kaç gündür buradayım?" dedim. "Bu gün dört olacak." dedi. Oha lan.

İyi uyumuşumuz yalnız. İyi dinlendik.

Vurulduk geri zekalı. Nasıl dinlendik?

"Anladım." dedim sadece. Kadın odadan çıktığında kafamı yastığa bastırdım. Burnumda ki hava çok rahatsız ediciydi. Ama kurcalamadım.

Kurcala ya, Allah aşkına. Bak hatrım kalır.

Bu sefer bir şey demeyeceğim. Halim yok.

Kısa bir sürenin ardından kapı açıldı. Dört kişi girdi. Üç kadının üzerinde hemşire kıyafeti vardı. En önde ki adam doktor olmalıydı.

"Aden Hanım, nasıl hissediyorsunuz? Bir ağrınız sızınız var mı?" dedi adam. "Yani sırtım biraz ağrıyor ama sıkıntı yok gibi." dedim. "Sırt ağrınız için ağrı kesici vereceğiz. Yaranız ise şu an için gayet iyi. Kısa süreli misafirimizsiniz," dediğinde bu defa hemşirelere döndü. "Aden Hanım'ı odasına alalım." diyerek sözünü tamamladı. Hemşireler yanıma gelip, üzerimde adını bilmediğim, garip garip sesler çıkaran cihazları çözdüler. Sonrasında üzerinde bulunduğum sedyeyi ittirmeye başladılar.

Yoğun bakımdan çıktığımız da, kapıda annemi gördüm. "Kızım!" diye hızla bana ilerledi. Bir elini sedyenin ucuna bir elini ise koluma yerleştirdiğinde sedyeyi iten hemşireler ile aynı hızda ilerlemeye başladı. "Nasılsın annem?" dedi içli içli.

Yorgunum ana, yorgunum!

Sus be.

"İyiyim, iyiyim. Merak edilecek bir şey yok." dedim normal tutmaya çalıştığım sesim ile fakat iki günlük uykunun ardından ağır çatallaşmıştı sesim. Normal tutmak bir hayli zordu. "Ağrın sızın var mı annem?" dedi bu defa. "Yok anne, iyiyim." dedim yineden.

Alaca Kuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin