Orada duruyordu işte, gözlerimin içine içine bakıyor ve susuyordu. Konuşmak yerine yine susuyordu. Kim bilir içinden neler geçiriyorduda benim ruhum bile duymuyordu. Oda böyleydi işte, içindekileri asla paylaşmazdı. Bir şeye mi kızdı, kırıldı ne olup bittiyse ben anlayana kadar zaten iş işten geçmiş olurdu.
Bense onun aksine o kadar çok konuşmuştum ki artık diyecek bir şey bulamıyordum. Üstelik hala konuşmaya devam ediyordum. Bir yandan ona kendimi açıklamaya çalışıyordum, bir yandan da onu suçluyordum, ağzıma ne gelirse sayıyordum. Oda susmaya devam ediyordu.
Belki saatlerdir o üst geçitin altındaydık ve her geçen dakika her şey daha da beter hale geliyordu. Bir yerden sonra vazgeçtim, daha fazla çabalamayacaktım. Onu kaybetmek istemiyordum evet ama resmen kendi kendime konuşuyordum. O da boş boş suratıma bakıyordu. Arada bir kaç cümle kuruyordu, onlarda benim için bir şey ifade etmiyordu bile. Yine uğraşan bir şeyler yapmaya çalışan taraf bendim ve bu artık hoşuma gitmiyordu.
Şimdi bende susuyordum işte. Bir süre sadece birbirimize baktık hiç konuşmadan. Bakışlarından bile anlam çıkartamaz olmuştum, o derece yabancılaşmıştık.
"Bitti mi diyeceklerin" dedi. Bense resmen kitlenmiş bir şekilde yere bakıyordum. Ne biliyim ayağımla yerdeki karları tepiyordum, aslında ne yaptığımın ben bile farkında değildim. Aklımdan da bir sürü şey geçiyordu. Neydik, ne olmuştuk, biz ne yapıyorduk? Olmuyordu işte yapamıyorduk. Karşılıklı oturup konuşamıyorduk bile, konuşmamaya yemin etmiş gibiydi. Onu zerre kadar bile anlamıyordum, ne yapmak istiyordu, ne düşünüyordu bilmiyordum. Aslında çoktan bitmiş olan bir şeyi sürdürmek için çırpındıkça daha da beter hale getiriyorduk. Bu sefer gerçekten bitmeliydi sanırım.
Derin bir nefes aldım. "Hakkını helal et" dedim. Sadece bu kadarını diyebildim zaten daha fazlasını da diyemezdim. Gözlerini kocaman açarak bana öfkeyle baktı ve kafasını yere indirip "Helal olsun" dedi. İşte o an içimden bir şeyler koptu sanki. Bu bir kapanış cümlesiydi, bitmişti. O vedaları sevmezdi, biliyordum. Benimde pek hoşlandığım söylenemezdi ama bu bir vedaydı. Bu onu son görüşümdü belkide. Buraya gelirken böyle olacağı onunda aklının ucundan geçmezdi, biliyorum. İşte şimdi bitmişti, çekip gitme vakti çoktan gelmişti.