XIX ~

110 24 68
                                    

Isagi'nin ağzından

Kulağıma çarpan alarm sesi ile derin bir iç çektim ve gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi açabildikten sonra yastığımın yanında çalan telefon alarmını kapatıp doğruldum ve omuzlarımı geriye atarak kaslarımı gevşetmeye çalıştım. Hâlâ yorgunluğu üzerimde hissettiğim an telefonuma gelen mesaj canlanmamı sağladı.

Rinrin:
Marketin önünde buluşalım

Yüzüme bir gülümseme yayıldı ve yataktan çıkıp klasik sabah rutinimi yerine getirdim. Kısa bir kahvaltı ettikten sonra annem ile vedalaşıp evden ayrılarak hızlı denilebilecek adımlarla kararlaştırdığımız yere doğru yürümeye başladım.

Bir buçuk hafta geçmişti ve iyileşiyorduk, en azından çalışıyorduk. Onu tekrar sevebileceğimi söyledikten sonra bizim için yeni, bembeyaz bir sayfa açmaya karar vermiştim. Yaşadıklarımızı, konuştuklarımızı unutamazdım ama anlayışla karşılamaya çalışabilirdim.

İkimiz de birbirimizi tekrardan sevip anlayışla karşılamaya çalışabilirdik.

Neden kendini benden gizlediği hala meçhuldu. İşte tam da bu yüzden o gün bana kendini anlatacağına dair söz vermesini istemiştim.

"Söz veriyorum." demişti. Ona inanmak istiyordum. Ardında ne gizemler sakladığını, neden karşıma sahte bir kimlik ile çıktığını merak ediyordum.

Zihnimi rahatsız etmeye devam eden soru işaretleri dışında, Rin'i "Umi" olarak tanıdığım zamana dönmeye çalışıyordum, kırık kalplerimiz bizi incitmeden önceki zamana.

Elbette yaşananları unutamayacaktık, ama bunlardan ders alabilirdik. Hayat her zaman bizi bir sınava tabi tutardı ve bizim sınavımız da eski biz olup olamayacağımız, onu tekrardan sevip sevemeyeceğim üzerine kurulu bir sınavdı.

Onu tekrardan sevebileceğimi söylemiştim ama bu lafın üzerine rahat kafayla biraz düşününce korkmaya başlamıştım. Ya affedemezsem? Yalancı konumuna düşer miydim? Onu tekrardan incitir miydim? O an o cümleyi sadece duygularımla hareket edip hiç düşünmeden kurmuştum ama şu an keşke böyle kesin bir cümle kurmasaymışım diyordum.

Onu yüzde yüz affedememiştim, sadece kalbimdeki kırıklığı olabildiğince yatıştırmıştım ve bu yüzden korkuyordum. Bir kişinin seni tekrardan sevebileceğine inandıktan sonra o kişinin seni yeniden bırakması inanılmaz derecede kırıcı olurdu. Sunduğu sebep onu affetmem için yeterli olmazsa ne yapacaktım?

Sanırım sadece akışına bırakıp neler olduğunu görmem gerekiyordu.

Marketin önüne yaklaştığımda onu gördüm. İsmini bilmediğim için sürü isim koyduğum ama aslında başından beri tanıdığım çocuk, bakışları telefonuna odaklı bir şekilde beni bekliyordu. Her zamanki gibi çok güzel görünüyordu. Gözleri her zamanki gibi engin bir denizi andırıyordu.

Yanına yaklaşmışken gülümsedim ve neşeli bir ton ile "Günaydın Rin." diyerek dikkatini bana yöneltmesini sağladım.

Gözlerimiz buluştu.

Deniz, gece ile buluştu.

Onu yüzde yüz affedememiş olmam ona olan aşkımın tükendiği anlamına gelmiyordu.

Beni görünce o da gülümsedi ve telefonunu ceketinin cebine atarken "Günaydın." diye karşılık verdi. Aramızda kısa süreli bir sessizlik olduktan sonra elimi uzattım, çok beklemeden elimi tuttuğunda birbirimize son bir bakış atıp otobüs durağının yolunu tuttuk. Bugün üniversiteye birlikte gitmemiz konusunda ısrar etmiştim ve o da kabul etmişti.

Otobüs durağına daha yeni varmıştık ki "Ben başka bir yere daha gideceğim, o yüzden senden önce ineceğim." deyişi kulağıma ulaştı. 

"Ama beraber gideceğiz demiştik?"

𝑬𝒓𝒂𝒔𝒆𝒅 𝑴𝒆𝒎𝒐𝒓𝒊𝒆𝒔 | RinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin