37 9 13
                                    

1 Mart 2018 | Busan

Lalisa ortalıkta aval aval dolaşıyor, Jimin onunla dalga geçiyor, Yoongi ve Jungkook bir köşede ciddi bir şeyler konuşuyor, Taehyung barın ortasında durmuş insanları inceliyordu ben ise köşede bir sandalyeye oturmuş büyük bir huzurla onları izliyordum. Onlar benim ailemdi.

Hatırlıyorum; annem, babam ile beni terk edeli tam 3 yıl olmuştu. Babam annem gittikten sonra zaten bağımlı olduğu alkolü iyice arttırmış ve bir dakika bile ayık kafa ile gezmez olmuştu. O zamanlar ben sadece on bir yaşındaydım ama babam bunu önemsemez sanki ben yetişkin bir insanmışım gibi yapması gereken bütün işleri bana yaptırmaya çalışırdı, yapamadığım zamanlar ise tam bir kabustu: Sabahlara kadar bağırır,benden ne kadar nefret ettiğini anlatırdı çünkü annemin onu ve beni terk etmesinin suçlusunun ben olduğumu düşünürdü , o zamanlar buna ben de inanırdım.

Annem gideli sadece 3 yıl olmuştu ama 3 yıl boyunca her gün aynı şeyleri yaşıyordum.
Artık eve gitmek istemiyordum çünkü oraya ait olmadığımı biliyordum aslında hiçbir yere ait olmadığımı düşünüyordum, bunun sebebi de o evdi.

O günlerden birinde ise kendimi yıllar sonra ilk kez bir yere ait hissetmemi sağlayan birisiyle karşılaştım: Bir gün okuldan çıkmıştım , çok fazla yağmur yağıyordu, insanlar onu okuldan almaya gelen ailelerinin arabasına biniyor ve hızlıca evlerine gidiyorlardı ben ise olabildiğince yavaş bir şekilde eve doğru yürüyordum hasta olma ihtimalim ise benim için hiç önemli değildi önemli olan eve ne kadar geç gittiğimdi ve ne kadar yavaş yürürsem o kadar geç giderdim. Tabiki eve geç gittiğim zamanlar babam evdeyse okul çıkış saatimi bilmediği için bir şey demezdi ama bilerek geç kaldığımı anladığı zaman dakikalarca aynı şeyleri söyleyerek bağırırdı , tabi bunun için evde olması gerekiyordu ama çoğu zaman gece 12 gibi eve geldiği için bu bir sorun değildi.

Bunun rahatlığı ile yavaş yavaş sadece yere bakarak yürüyordum çünkü insanlarla göz teması kurmayı kendimi bildim bileli sevmezdim. Tam o esnada bir şey oldu , sanki kalbimde minik bir nilüfer yeşerdi , sebebini anlamadığım bir şekilde tenim buz kesildi ve ben bunları sorgulayamadan karşımda şemsiyesi ile birlikte siyah uzun saçlı ve tahminimce benden bir kaç yaş büyük bir çocuk durdu.

Aramızda bir kaç saniye sessizlik oldu ve ben de bu esnada karşımdaki yabancının gözleri dışında her yerini inceleme fırsatı buldum; benden yaklaşık bir 10-15 santimetre uzundu,beyaz ve oldukça soluk bir teni vardı,simsiyah uzun saçları vardı,üzerindeki her şey siyah renkteydi ve kulağında üç tane küpe vardı.

Ben onu incelerken rahatsız olmuş olmalı ki dikkatimi dağıtmak için dudaklarından iki kelime döküldü: "İyi misin?" çok kısa bir cümleydi belki ama bu iki kelime benim hayatımın dönüm noktası olmuştu.

Soruyu duyar duymaz gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Onun bir melodi kadar yumuşak ve güvende hissettiren sesinden mi yoksa benim yıllardır bir insandan bu soruyu beklememden mi bilinmez.

Karşımdaki yabancı büyük ihtimalle bu durumda ne yapacağını bilemediği için bir kaç saniye duraksadı ve sonra benim bedenime göre kocaman olan kollarıyla bana sarıldı.

Hayatım boyunca bir kere bile böyle bir his yaşamamıştım. O an kendimi o kadar güvende hissetmiştim ki hiç bitmesin istemiştim.

Ama o bir anda yaptığı şey çok yanlışmış gibi hemen kollarını çekti ve benden özür diledi:
"Özür dilerim, ben sadece seni öyle görünce ne yapacağımı bilemedim ve sarılmak iyi olur diye düşündüm. Ama rahatsız edebileceğimi düşünmemiştim tekrardan özür dilerim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

roxeanne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin