Yıl 2024...
Yılın son aylarında bir savaş baş gösterdi; Yunanistan-Türkiye, Sınır Savaşı.
Yunanlılar, asırlar önce kaybettiği Konstantinopolis'i geri almak istiyordu. Türkler ise ataları Fatih Sultan Mehmet'in mirası İstanbul'u kaybetmemek için canlarını ortaya koyuyordu...
12 Kasım, 2024
Yunanlı Yüzbaşı Ante Vasileiou, penceresindeki koyu renkli saten perdenin arasından sızan gün ışığı ile yeşile çalan ela, iri gözlerini araladı. Strateji geliştirmek üzere çalıştığı masada sabahlarken uyuyakalmıştı. Askerlerden biri odasına girmek için izin almak suretiyle kapıyı birkaç kez tıklattı.
"Gir..."
"Yüzbaşım, yine mi masada uyudunuz? Şu sıralar uyku düzeniniz çok bozuk, savaşta gücünüz ve pratik zekanızdan verim alamayacağınızdan endişeliyim efendim..."
Yüzbaşı gözlerini ovuştururken konuştu.
"Bana bunu söylemek için mi geldin?"
Asker çekingen bir tavırla sözlerini toparlamaya çalıştı.
"Öhm, hayır yani... Devriyeye çıkıyoruz onu haber etmem için gönderildim."
"Pekâlâ, hemen hazırlanır gelirim sizinle. Sen raporları hazırlaması için birini ayarla da şu Türk halkının durumuna bir göz atalım, adımları sağlam atmak şart."
"Bağış üstüne efendim."
Askerin odadan çıkmasının ardından yüzbaşı derin bir iç çekti. Kumral, dalgalı saçlarını eliyle geriye tararken söylendi.
"Sanırım gerçekten yapacağız..."
[BÖLÜM SONU]