Arklar selamm! ❤️Öncelikle kitabımı okumak için geldiğinden sana çok teşekkür ederim. Umarım seversin! Çünkü ben elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıyorum. Ve eğer seversen oy verip yorum yapar mısın? Birnevide ilgi görüp görmediğine bakarak yazmaya devam edicemde. Her neyse keyifli okumalar! :)
Yazarın anlatımıyla 19 yıl önce;
Betra krallığının sokakları şubat ayının lapa lapa yağan karıyla doluyor, evlerin betondan duvarları buz gibi havayı emiyor, gecenin geç saatleri Betra krallığının üzerini bir örtü misali örtüyordu. Bütün halk evlerine çekilmişti. Kimisi uyuyordu, kimisi dışarıdaki fırtınaya tamamiyle zıt bir şekilde gümbür gümbür yanan sobasının başında bir sohbet tutturmuştu. Olivia ise anne rahminden çıkıp bu acımasız hayata bir umut tutunmaya çalışıyordu. Dışarıda neler olduğunu bile bilmezken dışarı çıkmaya çalışıyordu. Olivia'nın annesi kocası onu terk ettiğinde Olivia'ya 4 aylık hamileydi. Zavallı kadın hamile başıyla işlerini görmeye çalışıyor, yalnızca karnındaki yavrusundan umut ediyordu. ''Bir umut'' diyordu. ''Bir umut kızım bizi bu sefil hayatından kurtaracak.'' Kutu gibi evlerinin çatısındaki bir kedi Olivia'nın annesinin çığlığıyla olduğu yerden sıçradı. Kadıncağız tek başına bir canı hayata getirmeye çalışıyor, bir yandanda onu terk eden kocasını saydırıyordu. ''Şerefsiz öküz! Ben senin ta...'' Demesiyle ıkınmakla bağırmak arasında bir ses çıkarttı. Ve Olivia doğdu. Annesinin bir buçuk saate yakın ıkınmaları sonucu doğdu. Olivia'nın annesi büyüğünden bir nefes vererek sıkmaktan boğumları beyazlamış elini tırnak izleriyle delik deşik olmuş minderden çekti. Terden parlayan alnına düşen bir tutam saçını kulağının arakasına sıkıştırdı. Bu doğum beklediğindende sancılı geçmişti. Kadın fena şekilde bitkin düşmüş, yorulmuştu. Yüzü göz yaşından ve terden sırılsıklamdı. Henüz 17'sinde olan genç anne devam eden sancılarına rağmen minik yavrusuna bakıp gülümsedi. Olivia bağıra çağıra ağlıyordu. Bitkin kadın önceden belirlediği ismiyle kızına seslendi. ''Olivia... Olivia yavrum.'' Annesinin sesini duyan minik Olivia annesine bakıp gülümsedi. Kadın tam kızının seyrek saçlarını okşayacaktı ki bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etti. yüzündeki gülümsemenin donmasıyla birlikte yana doğru dönüp ağız dolusu kusması bir oldu. Genç anne olabildiğince toparlanıp daha göbek bağını bile kesmediği kızını yandaki pembe battaniyeye sararak ayaklanmaya çalıştı. Dizleri tirtirr titriyor, başı zonkluyor, gözünün önü kararıyordu. Zaten 5 adımlık adar küçük olan odada kenardaki masaya ulaştı. Masadaki bir parça kağıda zarzor etrafa dökerek mürekkebe batırdığı tüyle kızının adını yazdı. Vakit kaybetmeden ayaklarına terliklerini bile giymeden evden çıktı. EN yakın eve doğru hızlı adımlarla ilerliyordu. Soğuğun yüzüne vurmasızye Olivia bağıra bağıra ağlıyordu. Anne kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladı. Ve artık dayanamadı oracıkta yere yığılı verdi...
Olivia hayata böyle gözlerini açtı. Onun gözlerini açması, bir başka çift gözün kapanmasına sebep oldu.
Arklar giriş nasıldııı??? Bence idare eder. Ama yinede iyi ilerledim dimi?? zesxrdctfvygbunjmö Neyse bakın ilgi görüp görmediğine bakarak devam edicem. Yani eğer beğenirseniz oy kullanın vee yorum yapın. Hadi sağlıcakla bi sonraki bölümde görüşürüz!
;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLİVİA
RandomBu bir kraliyet entrikasıdır. Lütfen kapakla kitabın içeriği arasındaki bağlantıyı sorgulamayınız. sdfsdghnhtbgrdvfscda Elimden geldiğince yaptım işte bir şeyler.