0.3

2.1K 92 10
                                    

Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Kadın doğum hekiminin bilgilerinin yazdığı tabelanın önünde durdu, aramasına gerek kalmadan diğerlerin içinde ilk onu fark etmişti. 'Algıda seçicilik' diye düşündü, terleyen sol avucunu pantolonuna bastırırken. Gözleri bilgilerin üzerinde gezinirken büyüyen tabelanın aksine kocaman bina arkada gittikçe küçülüyordu sanki. Derin bir nefes alırken cesaretini toplayıp içeri girmek için ilk adımı attı.

"Merhaba, hoşgeldiniz."

Dudaklarını birbirine bastırıp gergince gülümsedi, sahildeki konuşmanın böyle bir yerde biteceğini bilmeliydi Asi, sonunun böyle olacağını tahmin etmese de...

"Ne?" sözünü kesip hamile olduğunu söylediğinden beri aralarında oluşan sessizliği Alaz bozmuştu, olası bir ayrılık konuşmasını tercih ederdi belki de. "Asi sen-" ne demesi gerektiğini bilmiyor gibiydi, "-sen ciddi misin?"

"Ciddiyim." dedi Asi. "Test yaptım bugün." bar tuvaletinde çift çizgiyi gördüğü an geldi gözünün önüne, "Pozitif."

Burnundan sesli bir nefes vermişti Alaz, dalga mı geçiyor yoksa gülüyor mu anlaşılmıyordu. İki eliyle yüzünü sıvazladı.

"Alaz-" göz göze gelmeye çalıştı, gözlerini görebilirse onu da görebilirdi, biliyordu Asi, "-bir şey söyle."

"Değilim, ben o adam değilim Asi!" dedi Alaz, hamilelik haberiyle mutluluktan havalara uçacak 'ideal baba adayı'ından bahsediyordu. Saman alevi gibi parlamıştı birden, aynı hızla da geri sönmüştü, "İçinde boğulacağım bir aile daha istemiyorum." sesi az önceki bağırtısına tezat oldukça sakin çıkmıştı.

Asi, Alaz'ın bağırmasından etkilenmedi. Böyle bir tepki bekliyordu zaten, başka şartlar altında belki farklı düşünebilirdi ama özellikle evde olanlardan sonra kafasındaki bütün senaryolar Alaz'ın bebeği aldırmasını söylemesi ve tek başına doktora gitmesi ile bitiyordu. Gelecek darbeye hazır olmasına rağmen kalbinin kırılmasını engelleyemedi, "Belki ben bir ailem olsun istiyorumdur." dedi umutla, "Olamaz mı?"

"Olabilir." Alaz bir an için durdu, son zamanlarda Asi'nin zaten yıllardır varolan yarasının iyileşmesine izin vermiyor, ısrarla kabuğunu kaşıyarak kanamasına sebep oluyordu. Söylemişti ama kıza en başında, 'benden yara bandı olmaz' demişti, 'ben kapattığım yerden daha fazla yara açarım'. Sözünün arkasında duruyordu işte, "Aile nasıl bir batak bilmediğinden olabilir."

Yutkunmadan edemedi Asi, yine yapıyordu Alaz. Yine onu olmayan ailesinden vuruyordu. Alıştığını düşünüyordu aslında, kaç oldu saymamıştı ama her seferinde kan revan içinde kalıyordu. Yuttu dilinin ucuna gelenleri, Alaz zaten yanıyordu, ateşini daha fazla harlamaya gerek yoktu. Son seferinde hastanenin terasında olduğu gibi yarasının kabuğunu kendi soymak, Alaz'ın başlattığı işi bitirmek istedi. "Beni ailemden vuramazsın Alaz oğlan-" dedi, burnunun ucu sızlamaya başlamıştı, gözyaşları gelmeden önce haber veriyordu sanki, "-artık kimsesiz değilim çünkü."

Kafasında kızı kendinden uzaklaştıracak, onunla beraber kendini de içten içe parçalayacak cümleler dönüyordu. Ama yapmaması gereken belki de tek şeyi yaptı, ilk hata. Kızın ağzından çıkanlarla çatılan kaşlarını gevşetip istemsizce hızla ona döndü, Alaz yapabilirdi ama Asi'nin kendine zarar vermesine dayanamazdı. O hatayı da geçmişte yapmış, sonrasında arkasından çaresizce bağırmaktan başka bir şey yapamamıştı, üstüne İlayda'yı öpüp mum da dikmişti. Asi ona hamile olduğunu söylediğinden beri gözlerinin içine bakmamıştı. Evet yüzünde gezmişti gözleri, ama gözleriyle asla buluşmamıştı. Çünkü biliyordu Alaz, Çağla'ya da söylemişti, bir bakışıyla yeniyordu onu Asi, bakarsa yenilirdi. Şimdiye kadar ne yaptıysa Asi'de aynı şiddette, sözleriyle yapamıyorsa fiziksel olarak karşılık vermişti. Beklemişti o yüzden sinirle alacağı bir karşılık ya da vücuduna inecek herhangi bir darbeyi. Böylece o cümleler son noktayı koymak için acımasızca ağzından çıkabilirdi. Ama genç kız karşısında yutkunarak konuşurken, nefesi bile titrerken kafasındaki cümleler birer birer yok oluyordu sanki. 'Kaç, kurtar kendini benden' demek istiyordu, 'Ben şeytanın oğluyum, tıpkı onun gibi kendi çocuğumun hayatını da mahvederim'. Asi karşısında gardını indirmiş, savunmasız dururken yapamıyordu, rutinlerine tersti bir kere. Parlayan siyah gözlerde birikmeye başlayan yaşları görünce dayanamadı, iki eliyle kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı. Parmak uçları kıvırcık buklelerin içinde kaybolmuştu şimdi, ikinci hata. Asi'nin saçları, temas ettiği ilk andan itibaren tuhaf bir şekilde zaafı olmuştu. Öyle ki Tolga'nın dokunduğunu gördüğünde kendini tutamamış, Çağla için dahil olduğu oyun bile uçup gitmişti aklından, sonunu düşünmeden kalkmıştı o masadan. Madem hata yapmaya başladım, gerisi de gelsin diye düşündü, gözlerini kapatıp alnını kızın alnına yasladı. "Asi-" dedi sessizce, devamı bir türlü gelmiyordu, ne söyleyeceğini bilemiyordu artık. Yaman, Cesur, Umut hatta Alaz varken bile aslında kimsesizdi Asi, biliyordu, kendisinden uzaklaştırmak için hep koz olarak kullanmıştı bu durumu. Şimdi Alaz'dan taşıdığı bir parça varken, onunla birlikte kimsesiz değildi. Artık bir yere ait olabilirdi, bir aileye... Onun 'kimse' si olabilirdi Alaz.

Asi, daha alınları birbirine yaslanmadan gözlerini kapatmıştı, Alaz'ın çekim alanına girdiğinde, ona bu kadar yaklaştığı her seferde göz kapaklarını kontrol edemiyordu. Kapatmadan önce gördüğü gözlerde bir şeylerin değiştiğini, bakışlarının yumuşadığını fark etmişti. "Bak canın çok yanıyor, biliyorum." dedi, az önce bakışlarıyla yendiği adamı, bu sefer de sözleriyle yenmek için harekete geçti. "Yaşadığın her üzücü olayda darmaduman oluyorsun onu da biliyorum." Ne kendini ne de ailesini bir türlü toparlayamıyordu Alaz, ipin neresinden tutsa elinde kalıyordu. "Çünkü senin yaraların içinde, en derininde. Kimse görmesede ben görüyorum Alaz-" Nezarethanede göz göze geldikleri andan beri görüyordu onu. "-seni tanıyorum Alaz." Kelebeği taktıktan sonra gitmesini söylediği, Güven doktora onu satmadığı andan beri de tanıyordu. Alaz'ın neyi, ne için yaptığını biliyordu. O yüzden her şeye rağmen hala yanındaydı, o yüzden çabalamaya devam ediyordu. "İyiliğinle, kötülüğünle, günahınla, yaranla, suçunla ben-" Alaz'ın gümüş yüzüklerinin soğukluğunu teninde hissederken devam etti, "-seni seviyorum."

Nefesi teklemişti Alaz'ın, aylardır söylemesi için uğraştığı o iki kelime dökülüyordu işte genç kızın dudaklarından. "Sana söylemiştim asi kız-" dedi sağ elinin başparmağı ile Asi'nin elmacık kemiği üzerine düşen yaşı silerken, "-ben bırakamıyorum, sen bırak demiştim." Asi gözleri kapalı olmasına rağmen, kirpiklerinin de tıpkı sesi gibi titremeye başladığını hissedebiliyordu. "Şimdi karşıma geçmiş beni ben olduğum için sevdiğini söylerken, bizden bir parça taşıdığını söylerken nasıl bırakırım?" Kafasını hafifçe iki yana salladı, bir elini indirerek kızın beline dolamış, vücudunu iyice kendine çekip sarılmıştı. "Ben bencil bir adamım Asi, bunu kendime yapamam. Artık olmaz."

Asi etraflarında çözülmemiş pek çok sorun olduğunu bilmesine rağmen rahatlamıştı. Alaz onu sıkıca kendine bastırırken kafasını boynuna gömdü, testteki çift çizgiyi gördüğünden hatta hamile olma ihtimali aklına düştüğünden beri ilk defa nefes aldığını hissetti. Ece'nin acısı tazeyken, Serhan daha bulunamamışken önlerinden uzun bir yol vardı, farkındaydı. Yaman ailesini bulduğunda, Umut vefat ettiğinde, Cesur'un Yakup'a çalıştığını öğrendiğinde ya da yılbaşı sabahı tek başına uyanıp o notu okuduğunda 'tamam' demişti kendi kendine, 'işte şimdi gerçekten tek başına kaldın kızım'. Artık Alaz olmasa bile yalnız değildi. Ama Alaz burdaydı, içine çektiği nefesi, saçlarının arasına kondurdurduğu öpücükleri, buklelerinin arasında dolaşan parmakları burdaydı. İlk başta bocalasa da korkusuna yenilmemişti bu sefer. Hala korktuğunu biliyordu, belini saran parmaklardaki sıkı tutuşun aksine varolan tedirginliği hissediyordu ama Alaz burdaydı, gerisi bir şekilde hallolurdu.

Uzun süren sessizliğin ardından yavaşça geri çekildi Alaz, Asi'nin rüzgardan gözüne doğru gelen buklelerini okşayarak kulağının arkasında tuttu, sol eli hala kızın beline sarılı, kendine yakın tutmaya devam ediyordu. "Asi-" dedi fısıldar gibi, sesi annesinden izin isteyen, çekingen küçük bir çocuk gibiydi. "Ece'nin mezarına gidelim mi?"

Erkene çekilen, bayramdan sonra olacağım bir operasyonum var, kafam orda olduğu için bir türlü istediğim gibi yazamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Erkene çekilen, bayramdan sonra olacağım bir operasyonum var, kafam orda olduğu için bir türlü istediğim gibi yazamadım. Ama özetle önce korktuğu için itiraz eden sonra dayanamayıp Asi'ye yenilen bir Alaz düşünmüştüm. Sezon finaliyle ilgili de daha önce dediğim gibi bana tahmin ettiğim kadar mantıksız gelmedi, 2. sezon aynı tadı verir mi bilemiyorum ama umarım aradan daha 24 saat geçmeden pişman olup gelmişken 5 yıl zaman atlaması yapmazlar. Güçlü kadın karakterlere bayılıyorum, o yüzden Asi'nin o kadar olaydan sonra öyle bir çıkış yapması gerekiyordu bence. Ama fazla uzamamalı diye düşünüyorum, 5 yıl sonra değil şimdi çabalaması gerek, 5 yıl sonra olacaksa kapıya dayandığında Asi'yi bulamasaydı da öyle sansaydı aldırıp gittiği, Asi pişman olup geri döndüğünü hiç bilmeseydi. Belki Alaz'ı, Serhan'ı vuran kişi yapıp 5 yıl hapis yattı gibi bir şeyler kurguladılar, nefsi müdafa da var bir yerde Yaman'ı öldürmeye çalışıyordu, bilemiyorum.

Hadi artık bitireyim dedikçe de uzadı bu kurgu, 6. bölüme kadar gidecek galiba, niye böyle oldu anlamadım...

Belki Ben Bir Ailem Olsun İstiyorumdur | aslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin