Normalde bu bölümü yarın atacaktım ama dayanamadım🙈
Bu bölümle birlikte asıl olaylara giriş yapıyoruz 🙊
Bu arada hikayemiz 300 okumaya ulaşmış🥹🩷
Okuyan , oy veren herkese teşekkürler 🥰
Keyifli okumalar 😽~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sabah saat yedi gibi uyandım. Bu uyanış saati benim için İstanbul'da normaldi fakat İzmir'de genelde öğlen uyanıyordum. Bu yüzden İzmir için bu saatte uyanmam bir istisnaydı .
Akşamdan duş aldığım için yıkanma derdim yoktu.
Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ardından odama geçip makyaj masamın önündeki pufa oturdum.
Saçlarımı dün gece yatmadan önce iki yandan balıksırtı örmüştüm. Örgüleri açıp dalgalı saçlarımı salık bıraktım.
Pijamalarımı çıkartmadan mutfağa gittim. Annem ve babam henüz kalkmamıştı. Fakat kalmaları yakındı.
Patateslerin bulunduğu sepetten birkaç patates alıp kızartılmaya hazır hale getirdim.
Ardından patatesleri kızartmaya başladım. Tam bu sırada içerden sesler duymaya başlamıştım. Annem ve babam uyanmışlardı.
Patatesleri kızarttıktan sonra kahvaltılıkları masaya yerleştirdim.
-Kızım günaydın.
Kocaman gülümsedim.
-Günaydın babacım. Geç otur istersen masaya.
Babam masadaki yerini alırken annemde yanımıza geldi.
-Günaydın kızım.
Dedikten sonra yanağıma küçük bir öpücük bıraktı.
-Günaydın anne.
Annem kızartılmış patatesleri masaya götürürken ;
-Çayı koydun mu ?
Dedi. Anında gelen bir aydınlamayla ağzımdan "A ben onu unuttum" cümlesi çıktı.
-Ben dün akşam meyve suyu almıştım onu içeriz.
Babamın aldığı meyve suyunu dolaptan çıkartıp masaya götürdüm.
Masaya oturup ailece güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra annemle mutfağı toparlayıp odama geçtim.
Üzerime beyaz bol bir tshirt ve kot bir şort giydim. Telefonumu kulaklığımı, arabamın , evimin anahtarını ve cüzdanımı kol çantama koydum. Ardından valizim kol çantam ve evraklarımın bulunduğu dosya çantası ile odamdan çıktım.
Annem ve babamla vedalaştıktan sonra bilgisayarımı unuttuğumu fark edip koşarak tekrar içeriye girdim.
Odama doğru gidecekken koltukların ortasındaki sehpanın üzerindeki bilgisayarla göz göze geldim.
Barış'ın bilgisayarı hâlâ burdaydı. Barış'ın bilgisayarını boşverip kendi bilgisayarımı almak için odama geçtim.
Bilgisayarımı alıp tekrar evden dışarı çıktığımda annem ve babam çoktan bagaja valizimi ve çantaları yerleştirmişlerdi.
Annem ve babamla vedalaşmak işin en zor kısmıydı. Biraz zorda olsa vedalaşıp arabaya bindim. Yolculuğa başlamadan önce bileğimdeki toka ile saçlarımı tepeden bir topuz yaptım. Ve arabayı bir kaç korna eşliğinde evin bahçesinden çıkarttım.
~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~
İstanbul'daki evime vardığımda saat öğleni geçmişti. Biraz sakin ve rahat bir yolculuk olduğu için bol bol mola vermiştim.
Arabamı apartmanın otoparkına park edip valizlerimi ve çantalarımı eve çıkarttım.
Evime girdiğimde kendimi inanılmaz rahatlamış hissediyordum.
Evim oldukça küçük bir evde olsa bana yetiyordu ve en önemlisi beni mutlu ediyordu.
Evimin kapısından içeri girdiğimizde bizi geniş bir alan karşılıyordu. Girişin hemen sağında L bir mutfak vardı. Girişin solunda, mutfağın karşısında bir banyo vardı. Banyonun hemen yanındaki kapıda giyinme odam vardı. Giyinme odamın ufacıkta bir balkonu bulunuyordu. Mutfakla birleşik bir oturma alanı, ve bu geniş alanın içerisinde birde yukarıya çıkan bir merdiven bulunuyordu.
Yukarıda ise sadece yatak odamın bulunduğu tek odalık bir ikinci kat vardı. Valizimi ve çantaları giyinme odama götürüp kendimi koltuğun üzerine attım.
Birkaç dakika koltukta yattıktan sonra kalkıp kol çantamın içinden telefonumu aldım. Anneme eve girdiğime dair bir mesaj atıp telefonu koltuğa bıraktım.
Karnım çok aç olduğu için kendime makarna hazırlayıp yedim. Mutfağı toplayıp valizleri yerleştirmek için giyinme odama geçtiğim sırada kapı çaldı.
Kapıyı gidip açtığımda karşımda Kaan'ı gördüm.
-Kaan senin ne işin var burda?
Kaan içeriye doğru bir adım attığında dilinden dökülen cümle kulaklarımı doldurdu.
-Seni çok özledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİR GÜZELİ
Romansa-Acıyor mu? Dedim. -Daha çok yanıyor. Dedi. Mahçup bir şekilde gülümseyip oturduğum yerden kalktım. -Bence sen bu buzu eline alıp kendin tut, bende çay servisine yardım edeyim. Buzu onun ellerine bıraktım. -Aman başkalarını da yakma sakın. -Yok...