"Osman, Ali!" merdivenleri inerken çaresize bağırdı Neslihan, sesini duyurmaya çalıştı. "Ali oğlum!"Arkasında bıraktığı sesler gittikçe yükselirken nasıl oluyorda kimse gelmiyor anlamıyordu. Bütün çocuklar evdeydi, Osman, Nazlı, evin her bir yanına yığdığı bir şirket dolusu koruma... Şimdiye kadar birilerinin çoktan gelmiş olması gerekiyordu. Koşar adımlarla Ece'nin odasına ilerledi, depodan çıkardığı bebek telsizini Yaman ve Rüya aralarına aldıkları bebekle uyurken kurmuş, fişe takmıştı. Tüm gün bebekten kaçsa da onlar daha çocuktu, bebek bakmaktan anlamazlardı, uykuya dalıp ağladığını bile fark etmezlerdi. O yüzden eşini kendi odasına, yatağın yanındaki komodinin üzerine kurmuştu. Tüm evi inleten bağırış sesleri olmasa bir kulağı telsizde, kucağında çerçevelettiği çocuklarının hep beraber çekildiği fotoğraf ile çoktan uyumuştu.
Ece'nin odasına kapıyı çarparak girdiğinde bebek ufak mırıltılarla usluca parmakları ile oynarken Yaman ve Rüya'nın aynı pozisyonda uyumaya devam ettiğini gördü. Takıldığı halıyı umursamadan tökezleyerek yatağın yanına çöktü. "Ali! Ali uyan!" dedi bağırmaya devam ederek, boğazı ağrıyordu artık. Omuzlarından tutarak sertçe sarsmaya başladı, ters giden bir şeyler vardı, bu kadar derin uyuması normal değildi. "Uyan artık Yaman Ali, Serhan burda!"
6 saat önce
Sahildeki sarılmaları bittince kırk gündür bir kere bile gelmediği mezara uğramak istemişti Alaz, sonra da önce bir kadın doğum uzmanına uğramaya karar vermişlerdi. Asi test yapmıştı ama ne kadar güvenilir olduğu tartışılırdı, madem beraber bir yola çıkacaklardı, ilk adım testin doğruluğundan emin olmaktı.
Doğruydu, eczaneden aldığı ve bir bar tuvaletinde yaptığı o kıytırık test doğruydu. Henüz kimseye bir şey söylemek istemediklerinden Soysalan Hastanesi'ni es geçmiş, internetten sahile yakın özel muayenehanesi olan bir doktor bulmuşlardı. Asi tek başına kayıt işlemini yaparken, vazgeçeceğinden korksa da Alaz arabayı park ettikten sonra yanına gelmiş, çekinerek yüzüklü parmaklarını kızın sağ eline dolamıştı.
Önce kan vermiş, sonuçların çıkmasını beklemişlerdi. Hemşire kan alırken bile yanında durup sessizce elini tutmaya devam etmişti Alaz, elini bıraksa Asi'nin kaybolacağından korkuyordu sanki. Çok geçmeden test sonucu çıkmış, doktor Beta HCG değerin yüksek olmasının hamileliği işaret ettiğini, yine de emin olmak ve bebeğin ne kadarlık olduğunu öğrenmek için ultrason muayenesinin gerekli olduğunu söylemişti.
Karnına sürülen soğuk jelin etkisiyle kasılmış, Alaz'ın elini istemsizce sıkmıştı. Doktor ultrason cihazını karnının alt kısmına değdirir değdirmez gebelik kesesinin oluştuğunu söylemişti. Ardından başlığı kasıklarında biraz gezdirip parmağıyla bebeğe ait ufak karartıyı işaret etmişti. Asi önce içinde engelleyemediği heyecanla kadının parmağını takip etmiş, sonra da çaktırmadan Alaz'a dönmüştü. Tüm dikkatiyle doktorun işaret ettiği ekrana bakıyordu.
Doktor birkaç görüntü aldıktan sonra ölçüm yapmış ve bebeğin gelişiminin altı hafta ile uyumlu olduğunu söylemişti. Eh bunu tahmin etmesi o kadar da zor değildi, ufak bir hesaplamayla aşağı yukarı benzer bir sonuç elde edebilirlerdi. Bebeğin henüz küçük bir bezelye boyutunda ve embriyo aşamasında olduğunu, yüzünün şekillenmeye başladığını öğrenmişlerdi.
İş kalp atışlarını duymaya gelinceye kadar yolunda gitmişti. Doktorun cihazda yaptığı ayarlamalardan sonra duymayı bekledikleri ses çıkmamış, oda kocaman bir sessizliğe bürünmüştü. Korkudan kalbi sıkışmıştı Asi'nin, daha varlığını sabah öğrendiği bebeğini kaybetme korkusu doldurmuştu içini.
"Kalbiyle ilgili bir problem mi var? Kız kardeşim kalp hastasıydı, nakil olması gerekmişti." demişti Alaz hızla. Asi, konuşunca fark etmişti onun kaskatı kesilen bedenini.
Kadın onun telaşına gülümsemiş, Asi'ye karnını silmesi için bir peçete uzatırken toparlanabileceğini söylemişti. Alaz'ın da yardımıyla cihazda son işlemlerini bitiren kadını takip edip masaya geçmişlerdi. Kalp atışının her zaman hemen duyulmadığını, durumun normal olduğunu öğrendiklerinde rahatlamışlardı. Ece'nin durumunun risk faktörü olarak göz önünde bulundurulması gerektiği, ilerleyen zamanlarda yapılacak taramalarla olası ihtimallerin önceden tespit edildiğini açıklamıştı. Asi, Alaz'ın sadece ihtimali duyduğunda bile sallamaya başladığı ayağıyla bu meselenin aklına takıldığını anlamıştı.
"Henüz çok gençsiniz, aldırmak gibi bir seçeneği düşünüyorsanız onuncu haftaya kadar zamanınız var." demişti doktorları görüşmeyi sonlandırırken anlayışlı bir gülümsemeyle. Anne ve baba adayının durgunluklarından içlerinde verdiği savaşı fark etmişti, aynı durumda gördüğü tek hasta değillerdi. "Kararınızı verip bir hafta içinde kontrole gelmenizi öneririm, ufaklığın kalp atışlarını kontrol etmemiz gerek."
Teşekkür edip ayrılmadan önce kendilerine uzatılan ultrason fotoğrafını Alaz almıştı.
Minik bezelye
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Ben Bir Ailem Olsun İstiyorumdur | aslaz
FanfictionYa Alaz sahilde başka bir tepki verseydi.. "Belki ben bir ailem olsun istiyorumdur."