sekiz, ateş

120 12 4
                                    

Felix kendini akışına bırakıyordu.

Her zaman ki gibi kafasının dağıldığı noktaların bir süre sonra yok olacağını umuyordu.

Hyunjin ile birlikte yürüyorken keyifliydi ama canı sıkkındı. Aralarındaki bu bilinmez ilişkinin bağı nereye kadar sürebilirdi ki?

Ona baktığında doğru bir adam olup olmadığına karar veremiyordu. Yanında mutlu olması ona kapılabilmesi için yeterli bir sebep değil ki...

Çok sır tutan, konuşsa da açık konuşmayan bir adamla yan yanaydı.

"Ne düşünüyorsun?" dedi Hyunjin. Felix'in elini sıkı sıkıya tutuyorken sormuştu bunu. Ne ara akşam olmuştu bilmiyordu ama saatlerdir yıldız ışığının altında beraber yürüyorlardı. Hiç kimse yoktu.

Felix omuz silkti. "Bir şey düşünmüyorum."

Hyunjin'in elini tutmasına izin vermesine, ikisini de bilinmeyen bir duruma sokmasına rağmen koruduğu sessizliği ilgisini çekiyordu.

Onda tuhaf bir şey vardı ve bu Felix'i hem uzak tutuyor hemde merakını ateşlendiriyordu.

İkisi de bir süre daha yürüdü. Felix usulca gökyüzüne baktı. "Yarım ay çıkmış."

Hyunjin ilgisizce başını salladı. Ne zaman dönüşeceğini takip edebilmek için tuttuğu ay çizelgelerinden zaten biliyordu dolunayın ne zaman belireceğini. Tedbiri elden bırakamazdı.

Sonunda bir banka oturdular. Felix onun ilgisiz kalmış suratına alaylı alaylı güldü. "Pek ilgini çekmiyor sanırım."

"Daha güzeli var önümde o yüzden." dedi Hyunjin pervasızca. Felix kıpkırmızı kesildi, böyle bir şey beklemiyordu. Başını iki yana sallarken zayıf çıkan sesiyle konuştu.

"Nasıl bu kadar utanmaz, cesur olabiliyorsun?"

Hyunjin bankta geriye doğru yaslanıp elini çenesine dayadı, düşünüyormuş gibiydi. "Hayata her zaman gelmiyorum. Burada sonsuza kadar genç kalmayacağım. Pişman olmak istemiyorum, bazı şeylerin kıymeti kaybedilmeden bilinmeli."

Felix başını salladı, gözünün içine bakmaktan korkmuyordu. Hyunjin ise Felix'i, duyduğu sevginin kıymetini düşünüyordu.

On beş yaşındayken ilk dönüşümünü geçirdiği sıraları hatırladı. Kir, pas ve rutubet dolu eski bir kulübenin içine kapatmıştı kendini.

İlk dönüşümü o kadar acılıydı ki onu dönüştüren adamın neden hayatta kalmasını umduğunu anca hatırlatmıştı. Herkes kolay kolay öyle bir acıyı kaldıramazdı.

Mesele bedensel değildi ruhsaldı çünkü. Bir canavar zihin kapısının önünde gelip de kapıyı zorla kırıp açtığında geriye sadece bir bedende iki ruhun yaşayacağını kabullenmek kalırdı.

Hyunjin'in ruhu bu yüzden kirliydi, grileşmişti.

"Seungmin ile Chan barıştı mı? Çünkü Seungmin bize bir şey anlatmıyor ama mutlu gibi de?" Felix en sonunda başka bir konuyla ilgili konuştuğunda Hyunjin'in dikkati dağıldı.

Açıkçası Chan ile Seungmin barışmıştı ama geçici bir barıştı bu. Sonuç olarak Chan hala söylememişti neden Hyunjin'e gitmek için ortadan kaybolduğunu. Seungmin onunla sevgili olmamıştı ama en azından konuşuyorlardı.

"Mevzunun seninle ilgili olduğunu bildiği için haddini aşmaktan ve hakkı olmadığı şeyleri öğrenme isteğinden çekiniyor. Diğer yanda da işin içinde Chan'ın olması ilginç geliyor."

Felix biraz merakla söylemişti bunları. Çünkü Hyunjin'in söylediği o özel durumları merak ediyordu. Belki konusu açılırsa kendisine söyler diye umuyordu.

werewolf & hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin