Pavel evin bahçesine girdiğinde şimşirli yolda Angel'le rastlaştı. Aracı gri kapaklı garajın önünde durdurduğunda kapıyı açtı. Hava rüzgarlıydı. Ela gözlerinde ikircikli bir korku vardı. Yürüdükçe üzerindeki siyah trençkotun sivri-yapraklı yakaları savruldu. Gözleri elinde tuttuğu telefona kayarken tedirginliği artış gösterdi. Yanına büyük adımlarla ulaştığında, "Sevgilim." diye mırıldandı. Sarılmak için kollarını uzattığında Angel onu geri çevirmedi. "Seninle konuşmak istediğim bir şey var."
Pavel başıyla onayladığında eve doğru yürümeye başladılar. Salona geçtiklerinde yan yana oturmuşlar ve Pavel bekletmeden konuşmaya başlamıştı. "Dinliyorum."
Angel derin bir nefes aldı. İçi sıkıntıyla doldu. "Bana tekrar mesajlar gelmeye başladı." dedi tatsız bir sesle. "Seanslar..." diye devam etti. "Merak ettim." Pavel buraya gelirken nasıl bir açıklama yapacağını enine boyuna düşünmüştü. Fakat gözlerinde gördüğü aynı-sabit hisleriyle bozguna uğramıştı. "Açtım ama sadece on saniye dayanabildim."
Pavel'in omuzlarındaki gerginlik rahatlamışcasına çözüldü. "Senin anlatmanı istiyorum." İnce sesinde merak vardı. "Pekâlâ." dedi Pavel. "Başta bunları para koparmak isteyen birinin planladığını düşünüyordum. Sonra bana da mesajlar gelmeye başladığında kim olduğunu anladım."
"Geçmişinden biri, değil mi?"
"Evet."
Angel destekler biçimde elinden tuttuğunda Pavel gülümsedi. "Babamla kalmaya başladığım zamanlarda seanslarıma ara verdim. Babamla aynı evi paylaşmak bile beni tetikliyordu. Her ne kadar o tekerlekli sandalyede yarı felçli bir şekilde otursa da ben korkuyordum. O yüzden seanslara gitmeye-devam etmeye ihtiyacım vardı. Rahatlamaya, hafiflemeye, birinin bana her şey düzelecek demesine çok ihtiyacım vardı."
Angel kollarını boynuna doladığında Pavel onu kucağına çekti. "Sonra babama bakan hastabakıcı işi bırakınca bende yeni birini bulmak için ilanlar veriyor bir yandan evle, okulla, babamla ilgileniyordum ve bu çok zor oluyordu."
Angel hafif çıkmış-kirli sakallarından beyaz ellerini geçirmeye devam ederken onun iri elini bel oyuntusunda hissediyordu. "Çok fazla aday vardı. Hepsiyle yüz yüze görüşüyordum. İçlerinde deneyimsiz ve sabıkası kabarık olan biri vardı. Benim yaşımdaydı ve hapisten yeni çıkmıştı. İşe o salondaki herkesten daha çok ihtiyacı vardı. O yüzden onu işe aldım."
Pavel boynundan öptüğünde uzun-ince parmaklarını ritmik hareketlerle yanağı ve dudaklarının üstünde dolandırıyordu. "Babamla ilgileniyordu. Şartlar onun için iyi gibiydi. O yüzden genelde biz de iyi anlaşırdık. Bir seneyi sorunsuz bir şekilde devirdik. Sonra bir gece onu annemin odasında yakaladım." Tenindeki eli duraksadı. "Annemden kalan mücevherleri çalıyordu. O zamanlar şimdiki gibi ağırbaşlı olmadığım için histerik davranmıştım. Kavga ettik. Sonra onu ihbar ettim."
Pavel derin bir nefes aldığında yüz kesimleri gerilecek şekilde sivreldi. "İçeri girdi ve bir sene kadar içeride kaldı. Sonrası şu an öğrendiğim bilgilerden ibaret. Meğer annesi için çalmış mücevherleri ameliyat olması gerekiyormuş. Bunu çok sonra öğrendim. Annesi o içerideyken ölünce beni suçlamış. Hâlbuki bana söyleseydi ona para verebilir, yardım edebilirdim."
Angel'in gözlerinde hüzün vardı. Pavel elinin ters kısmıyla sarı saçlarını arkaya itti. "Sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. O yüzden komiser bir arkadaşım var onunla birlikte hareket ediyoruz. Bize daha fazla rahatsızlık vermemesi için gerekli süreci başlattım."
"Sadece bu gibi durmuyor."
"Ben de bilmiyorum." dedi Pavel. "Belki de benim şikayetimle içeride kalması, çıktığı o deliğe geri dönmesi, annesi hepsi kafasını kurcalıyordur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
General Fiction"Kiminle evli olduğunu biliyor musun, küçük tilki?" Angel alayla güldü. "Bir dahiyle." dediğinde hattın ucundaki adam histerik bir gülümsemeyle mırıldandı. "Ben." dedi donuk bir sesle. "Şeytan demeyi tercih ederdim." Angel 4 senedir bir peri masalın...