slytherin boys and a shifter [Tom Riddle/Mattheo Riddle/Theodore Nott]

2.0 potion mate

tom'un bakışları herkesi korkuturdu fakat nasıl bir psikopat olduğunu bildiğim için beni daha fazla korkutmuştu.
bana bişey olmayacağını bilerek kendimi rahatlattım ve pansye döndüm.

"ilk ders iksir" pansy bana burdaki derslerde yardımcı olacağındanda bahsetti "eğer derste sıkıntı çekersen bana sormaktan çekinme" gülümsedi ve yemeğine döndü.

"peki iksir partnerin kim?" bu bilgiyi nerden bildiğimi sorgulamadı ve cevapladı.
"draco iksir partnerim. eşleri snape belirliyor ve o gerizekalı hiçbir şey yapmıyor derste." güldüm ve kimle çalışacağımı düşünmeye başladım.

"benim iksir partnerim yok yardımcı olabilirim belki hanımefendi" mattheo bizi dinlemişti ve bana bir teklif sundu.

ona baktım ve gülümsedim "eşleri snape belirliyormuş seninle çalışmamı isterse memnuniyetle" ilk defa iyi bir cevap vermiştim mattheoya. o da memnuniyetle gülümsedi "anlaştık."

açıkçası onun gibi yakışıklı ve popüler bir safkanın neden partneri olmadığı kafama takılmıştı. "neden partnerin yok?" ağzıma küçük bir çilek atarken sordum.

"aslında vardı.. sen gelene kadar." gülümsedi. ben şaşkın bir şekilde ona bakıyordum ki pansy omzuma omzuyla vurarak beni kendime getirdi.

"ha anladım. ama nasıl partnerini de-" sözümü böldü.
"bir riddle için insanları ikna etmek kolaydır."
kafamı anlıyorum anlamında salladım.

theodore bu konuşmadan pek hoşnut değil gibi görünüyordu. "bugünki partiye geliyor musunuz?" theo parti diyince gözlerimin içi ışıldadı.
"ne partisi?" heycanla sordum.
çocuklar hevesli halime güldü.
"bu kadar mutlu olacağını bilsem önceden sorardım." theo gülümseyerek gözlerimin içine dikkatle baktı.

"klasik slytherin partisi." pansy cevap vererek theodore ile bakışmamızı böldü ve bana bakıp gülümsedi.
"gidiyoruz değil mi pansy" bu bir soru değildi gitmek için bir yalvarıştı. bu evrendeki her şeyi deneyimlemek istiyordum.
"tabiki gidiyoruz." gülümsedim ve dudağımı ısırdım şimdiden nasıl eğlenceli olacağını tahmin edebiliyordum.

önüme döndüğümde mattheo gülümseyerek beni izliyordu. ne oldu gibisinden bir bakış attım. "hiçç" dedi gülümsedi ve yemeğine döndü.

kahvaltımız bitince pansy ile herkesten önce kalkıp bahçeye çıktık.
"sigara kullanıyor musun?" pansy sorduysa evet.
"evet." gülümsedi.
"yanında içebileceğim, rahatladım." cevabına güldüm.

bahçeyle koridorları ayıran duvarın kenarına oturduk (medya temsili).
pansy cebinden paketini çıkarıp sigarasından bir tanede bana uzattı gülümseyip sigarayı dudağımın arasına yerleştirdim. pansy kendi sigarasını yakarken dudaklarımın arasındaki sigarayla bekliyordum. aniden biri uzanıp sigaramı yaktı. sigaradan bi duman çekip şokla yanıma baktım, kesinlikle regulusu görmeyi beklemiyordum.

"merhaba hanımlar." gülümsedi, gülümsemesi çok güzeldi.

"merhaba." selamına karşılık verdik.
"regulus black." centilmence davranmıştı ve benim elimi uzatmamı beklemişti.
"elena" elimi uzattım, elimi narince tutup tersini öptü kafasını kaldırmadan aşağıdan bakarak gülümsedi. çok çok tatlı gözüküyordu.

"tanıştığımıza memnun oldum, leydim." dalga geçip güldü.
"tanıştığımıza memnun oldum, lordum" bende dalga geçip güldüm. garip hissetmiştim, ama şakadan başka bir şey değildi sonuçta.

"teşekkürler bu arada." sigarayı kaldırıp neyi kastettiğimi gösterdim. gülümsedi ve kafasını salladı. pansy yüzünde bir gülümsemeyle bizi izliyordu.