6 Bölümden herkese merhaba bu bölümü 2 kere yazıyorum çünkü 1. kaydetmemişim...
İyi okumalar diliyorum.
Dostoyevski diyor ki;"Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun."
"Ağla FİRUZE Ağla"
<----------------------------------------------->
Yerimden kalkıp kapıyı açmaya gittiğimde gözlerim göz yaşlarından kimin geldiğini seçemese bile o tiz sesin sahibini çok iyi tanımıştım."Ne diye daha kapıyı açmıyorsun sen? Ne çeviriyorsun içeride?" birde bu eksikti.
"Ne istiyorsun Bengü? uğraşamam seninle şimdi." kapıyı kapatacağım sırada kalbimi delip geçen kelimeler ağlamamı biraz daha şiddetlendirdi.
"Hanım diyeceksin ha? Hakan ağam konuşmadı mı seninle gerek samimiyet yok." küstah! Kapıyı mı dinlemişti? Yarım kapıdan gördüğüm yüzüne sinsi bir gülümseme peydah oldu. Haksız mıydı? Haklıydı. Kapıyı yüzüne kapattım ve dolabımın önüne geçtim.
Biraz kendime gelme amacıyla bahçeye çıkmaya karar verdim. bugün Hakanla pardon Hakan Beyle tedavimiz vardı. Gücüme gitmiş gibi görülmek istemediğim için biraz toparlanmöak istemiştim. Ve bahçeye çıkmak için hazırlandım.
Mavi kot şortumu giyip üstüne klasik bir beyaz tişört giydim. yüzüme renk vermesi için çantamdan yanağıma biraz allık ve dudaklarıma biraz nemlendirici sürdüm.
Kapıyı açıp aşağıya ineceğim sıra gözüme Hakanın odası çarptı. Bilmiyorum onu kendime yakın hissetmiştim ama o öyle hissetmemiş demek ki. Odası yarı açık içeriden telefonla konuştuğuna dair sesler geliyordu. Aldırış etmeden merdivenlerden aşağı adımladım ve o suratsız kadınla karşılaştım.
"Bu ne hal böyle dohtor hanım?" dOhToR hanımmış ha! Cevap vermeden gitmek istedim ama o durur mu? durmaz.
"Kime diyorum ben!" daha ilk haftadan benimle uğraşmaya başladın demek. Karşısına dikildim ve salon kadını çizgimden çıkmadan konuşmaya çalışacaktım.
"Ne varmış ki halimde Firdevs hanım ?" ellerimi göğsümde birleştirip çenemi dikleştirdim.
"Ne yok ki bende onu soruyorum sana buralarda adın çıkar bu kılıkla." gözlerini büyütüp üzerimi gösterdi. Yok cidden bu kadın sabrımı sınıyordu. (dersini almaz arsız o yüzsüz o)
"Neye çıkıyormuş adım açık olun Firdevs hanım?" artık sabrım sonlardaydı. Zaten moralim bozuktu birde bununla uğraşıyordum.
"Kötü karılar gibi-"ben tam sinirlenme aşamasına geçiyordum ki daha cümlesini tamamlayamadan içeri giren Hakanla soğuk bir rüzgar sardı salonu.
"Firdevs hanım! Önce bir dediklerinizi kulağınız duysun ha!" tekerlekli sandalyesi ile hizamıza gelip Firdevs cadısı ile karşı karşıya geldiler. Bende tam çaprazlarındaydım.
"Karşınızda kimin olduğunu unutmayın!" o sert sesi ve tekerlekli sandalyede olmasına rağmen o endamı resmen bütün artistlere taş çıkarırdı. Firdevs cadısı yanımızdan bozulmuş bir halde ayrıldığında Hakanda yanıma sürmüştü arabasını.
Gözlerimiz birbirini bulduğunda Koyu irislerindeki yorgunluk beni sarsmaya yetmişti. Ve o an şunu dedim içimden; 'Herkesin zalim, gaddar diye bahsettiği ağa aslında içindeki kişiliği ailesi yüzünde dışına vuramıyormuş' gibi hissettim. Ve hislerim kuvvetlidir.
"Teşekkür ederim Hakan....Bey." ona bey demek bana aşırı garip geliyordu. Samimi kişiliğime versem de bu durumu yinede çok çabuk kabul etmiş benimsemiştim burayı.
Aile sıcaklığındandır dedim. Kabul etmek istemedim bu duyguyu. Geleli daha bir hafta olmamışken ona bu kadar yakın hissetmem çok tuhaftı.
"Firuzeye. Anneme çok benziyorsun." ben onun gözlerine dalmışken o içime kor ateşlerle yakmıştı. Son defa gözlerime baktı ve odasının yolunu tutu.
"Annene mi?" tabii ki de duymadı, cevap vermedi öylece devam etti.
Daha yeni kendime gelmiş olacağım ki beynimi yakan sorular ile olduğum yere resmen kilitlendim.
"Firdevs cadısı senin annen değilse? Firuze kim? Ne oluyor hiç bir şey anlamış değilim."
Yok ben kesinlikle bu gece uyuyamayacağım gidip konuşmam lazım Hakanla. Merdivenleri çıkarken halen dedikleri kulağımda uğuluyordu. 'Firuzeye. Anneme Çok benziyorsun' ama ben o kısmı geçmiş !Anneme çok benziyorsun' kısmında takılı kalmıştım.
Hakanın odasına gelmiş girecekken kapının yine açık olduğunu gördüm ama bu sefer içeride Hakanın yanında biri vardı.
"Sabah konuştuklarım bir kulağından girip bir kulağından çıkmış herhal!" kapıya biraz daha yaklaştığımda içerideki kişinin Firdevs cadısı olduğunu anladım.
"O karı eğer gerçekleri öğrenirse yüzüne bir daha bakmaz anladın mı!" neyin peşinde bu cadı? Ne gerçekleri? Ne yapmış olabilir ki.
Eminim yerimde başka biri olsa bu konaktan koşa koşa uzaklaşırdı ama gönlüm Hakanı bu halde bırakmaya elvermiyordu.
"Bana bak Boran Ali eğer o karıya bir şey belli edersen yapacaklarımı tahmin bile edemezsin bilmiş ol!" şu an koskocaman ağayı mı azarlıyordu o-
"NE!" Boran Ali mi! O biraz önce Hakana Boran Ali mi dedi?
DEVAM EDECEKTİR>>>
Şu bölümü 2 kere yazdığıma inanamıyorum. Neyse bu bölümü düzeltime göre diğer bölümü yazabiliriz beklemede kalın.
Bu bölümü nasıl buldunuz?
Sizce diğer bölümde neler olacak haydi yorumlara...
Oylamayı unutmayın lütfen iyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİNLİM/Fizyoterapist
FanficGerçeklerden kaçan Mardin ağası ve ona gerçeklerden kaçmamayı öğretecek Fizik Tedavi doktoru. "N-nasıl abimi öldür-öldürdüm?" Sesimin titremesine engel olamamıştım Hakan yapmış miydi? Gerçekten yapıp abisinin yerine geçmiş miydi? "Kazandı Hisar." ka...