dreams are with you¹

30 10 12
                                    


ben arkadaşımı seviyorum. her anımı onunla paylaşıyor, üzüldüğümde, sevindiğimde yanımda oluyor, bana o kadar iyi ki ben bazen onun ruh eşim olduğu kanaatinde düşünüyorum. boynumdaki kolye bana nerden geldiğimizi, neleri aştığımızı, nelerden vazgeçtiğimizi hatırlatıyor.

5 yıl önce

"bu kolye arkadaşlığımızın birlikteliğini devam ettirecek. seni seviyorum jeno lütfen beni hiçbir zaman bırakma"

bana uzattığı ay sembolü olan, kendisinin elindeki güneş sembollü kolyeyi gösterdi. gülümsedim, gözlerimdeki sevinci görmesi çok olağandı. arkamı dönmemi istediğinde yavaşça yerimden oynadım. boynumdaki dolanmış atkıyı nazikçe çözüp kenara koydu ve açık kalan boynuma sıcak elleri temas ettiğinde içim kıpır kıpır olmuştu bile. nefes almak benim için bir an zorlaşmıştı. kolyeyi taktı ve omzumu öptü. önüme dönerken onun bana uzattığı güneş simgeli kolyeyi alıp hızlıca titreyen ellerimle taktım. bana sarıldı, uzunca bir süre sarılı bir şekilde bekledik. hayatımın en güzel dakikalarından biriydi.

dingdongdingdongdingdongdingdong

siyah masanın üzerinde tüm ateşiyle oturuyordu. gözlerim ondan başkasını görmüyordu, beyazların içerisinde bana doğru bakıyordu. koşarak üzerine atıldım, masaya yatırdım. şimdi siyah masanın üzerinde dağılmış sarı saçları, gözlerindeki isteği ve küçülmüş bedeni bana bir şey yapmam gerektiğini fakat bunun yanlış olacağını fısıldıyordu.

üstündeki mavi kazağı beklemediğim bir zamanda çıkarırken, kendisine doğru uzanmamı sağladı. gözleri beni cesaretlendirirken, zihnim yapma diye bağırıyordu sanki. yüzümdeki kararsızlığı görünce ellerini kafama bastırırken vücuduna gömülmüştüm.

"lütfen jeno-ya lütfen yardım et bana"

sesindeki arzuyu duyunca yutkundum. kendimi kontrol edemiyordum ve buna engel olamıyordum. lanet olsun.

omzunu öptüğümde, dudaklarım kavruluyordu ateşten. açıkta kalan göğüsleri beni deli ediyorken beklemeden atıldım. emiyordum ve yavaşça ısırıyordum, beni heveslendiriyordu. gözlerimden ateş çıktığına emindim. yavaşça kasığına kadar geldiğimde sessiz inlemeler duyuyordum. eşofmanıyla beraber iç çamaşırını çıkarttığımda, zor durumda kaldığı çok belliydi. elime aldığım sikini sıvazlarken inlemeleri artıyordu. vücudunu kaldırmaya çalışıyor, yerinde duramıyor, bacaklarını kapatmaya çalışıyorken sırıtarak eğilip sikini ağzıma aldım. bembeyaz, ince ve güzel bacaklarını omzuma attığında daha hızlıydım. ellerini saçıma bastırarak beni hareket ettiriyordu. inlemeleri yükseldiğinde bende kendimi uçuyor gibi hissettim.

aniden irkilerek başımı kaldırdığımda bana bakan boş gözler her şeyi anlatıyordu. elimdeki kahve bardağını bırakarak sinirle etrafıma bakındım. jaemin kütüphane gelmemiş, siktir saat geceyarısını geçmiş bile.

önümdeki kitapları kenara iterken ayağa kalkıp çantamı toplamaya koyuldum. üzerimdeki dar pantolonu nasıl giydiğime dair küfürler yağdırırken saçlarımı karıştırarak gözlerimi ovaladım. sesli bir nefes bıraktım..

kahretsin nasıl böyle bir rüya görebilirdim?!




friends temali bir fic olacakiyi okumalar dilerimm !

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

friends temali bir fic olacak
iyi okumalar dilerimm !

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

worthless necklace | nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin