James'ten her ne kadar rahatsız olsam da böyle haince bir savaşın içine giremezdim. Eskiye dayanan bir dostluğumuz, arkadaşlığımız vardı. Sonuçta iki gerzek kral mutlu değil diye Gardenia'yı tehlikeye atmalarına izin veremezdim. Gardenia, benim için sadece bir krallık değildi; burası, halkının huzur ve mutluluk içinde yaşadığı, her köşesinde çocukların neşeyle oynadığı, barışın ve adaletin hüküm sürdüğü bir cennetti. Burası çocuklarımın geleceğiydi.
Çalışma odamda, elimdeki kitaptan başımı kaldırdığımda bahçede Ekim'i gördüm. Yere serdiği bir battaniyenin üzerinde prensimiz ve prensesimiz vardı. Kraliçem ise yanlarına uzanmış gökyüzünü seyrediyordu. Ekim'in yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı; çocuklarımızla geçirdiği her anın tadını çıkarıyordu. Bahçedeki çiçekler rüzgarın hafif dokunuşuyla sallanıyor, kuşlar neşeyle şarkı söylüyordu. Bu manzara, içimi tarifsiz bir mutlulukla dolduruyordu.
Ekim'in gözleri bir an benimkilerle buluştu. Hafif bir tebessümle el salladı. Ona karşılık verirken içimde bir sıcaklık hissettim. Ailemizin bu anı, tüm krallığın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlattı bana. Gardenia'nın geleceği için bu savaşı durdurmak zorundaydım.
Bahçeye adım attığımda, çocukların annelerine çıkardıkları sesler kulaklarımda yankılanıyordu. İkisi de henüz iki aylıktı, ama o küçük cıvıltılarıyla bile kalplerimizi ısıtmayı başarıyorlardı. Ekim, onları özenle battaniyenin üzerine yerleştirmiş, yanlarında uzanmış gökyüzünü izliyordu. Gözleri parlıyordu, yüzünde ise her zamanki huzurlu gülümsemesi vardı.
Yanlarına yaklaştığımda, küçük prensesimiz minik ellerini bana doğru uzattı, yüzünde masum bir ifade ile. Onu kucağıma aldığımda, sıcaklığı ve yumuşaklığı içimi tarif edilemez bir mutlulukla doldurdu. Prensimiz de annesinin kollarında, huzur içinde gülümsüyordu. Ekim, başını bana çevirerek, "Uzun zamandır odaktan çıktığın yok aklına mı düştük," dedi kuru bir ses tonu ile...
Bakışlarımı yanımda uzanan kadına çevirerek minik bir açıklamada bulundum. "Elysium ve Avalon savaş kararı aldılar. Artemis'i yok etmek istiyorlar."
Bahçede bir anlık sessizlik hâkim oldu. Prensesim, minik elini yanağıma yerleştirdiğinde gülümsemeden edemedim. O minik yüzündeki masum ifade, yaşanan anın ağırlığını kavramaktan uzaktı. Ekim'in gözlerinde ise endişenin izi belirdi. Hemen ardından kaşlarını çatıp gözlerimi sabit bir şekilde bana dikti.
"Elysium ve Avalon'un niyeti ciddi mi? Neden şimdi? Ne istiyorlar?" diye sordu, sesinde hem şaşkınlık hem de öfke vardı.
"Dün krallar geldi," dedim. "Artemis'in bir naib tarafından yönetilmesini tehdit olarak görüyorlar. Eğer biz bu duruma kayıtsız kalırsak, sırada ki hedeflerinin biz olmasından korkuyorum."
Ekim derin bir nefes alarak, "Bu durumda biz ne yapacağız?" diye sordu.
Bir an düşündüm. Prensesimin minik ellerini hissetmek, bana bu savaşın ne kadar anlamsız ve yıkıcı olabileceğini bir kez daha hatırlattı. "Barış için elimizden geleni yapacağız," dedim kararlılıkla. "Ancak Artemis'in yanında durmak zorundayız. Bu sadece bizim geleceğimiz için değil, çocuklarımızın geleceği için de önemli. Artemis kazanırsa Gardenia kazanır."
Ekim başını sallayarak onayladı, gözlerinde kararlılığın parıltısı belirdi. "O zaman hemen hazırlıklara başlamalıyız. Müzakere heyetimizi oluşturacağız ve Artemis'e desteğimizi göstermek için birliklerimizi hazırlayacağız."
Prensesimi yere indirdim, ona sevgi dolu bir bakış attım. "Savaşın yıkıcılığını en aza indirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Çocuklarımız için daha barışçıl bir dünya bırakmalıyız," dedim, hem kendime hem de Ekim'e güven vererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Gölgesinde Aşk +18
Ficción GeneralDoğdukları büyüdükleri kraliyet topraklarından sürgün edilen iki kişi... Laranda Baronesi Ekim bir yandan, Newburry vikontu Simon Hartford diğer yandan... Hiç bir şeyleri kalmamıştı. Her şeyleri elinden alınmıştı... Duyguları haricinde...