Jisung liseye geçene kadar neşe dolu ve enerjik bir çocuktur, ama liseye geçtikten sonra okuldaki zorbaların hedefi olur ve şuana kadar jisung'a yaptıkları asla affedilir şeyler değillerdir. Jisung'un tek yakın arkadaşları felix ve hyunjin olmuştur, ne olursa olsun hep birbirlerinin yanında olup birbirlerine destek çıkmışlardır. Jisung sürekli pozitif olmaya çalışsa da zamanla artık neşesini kaybetmis ve durgun biri olmuştur. En son bardağı taşıran son damla da zorba çocukların jisung'un yonelimini bilmedikleri halde sallayıp gay olduğuna dair her yere yaymalarıydı. Jisung ilk başta umursamadı ama sonradan herkes tarafından aşırı iğrenç baskılara maruz kaldığı için dayanamayıp ilk önce okula biraz ara verdi, ama değişen hiç birşey yoktu hâlâ aynı baskı, aynı zorbalık ve aynı iğrençlikler'e maruz kaldı...
Felix ve hyunjin asla jisung'u yalnız bırakmıyorlardı ama jisung o kadar içine kapanmıştı ki asla onlara birşey söylemiyordu ve sürekli kaçıyordu.
Bir gün okul çıkışı hava yağmurluydu ama nasıl yağmur resmen dışarıda kıyamet kopuyordu, hyunjin o gün okula ekip gelmemişti. Felix ne kadar ikna etmeye çalışsa da jisung'u ikna edememişti ve mecburen felix eve gitmişti. Jisung o kiyamet kopan havada yürüyordu ve en sonunda bir köprüye gelmiş orada durmuştu. Çantasını yere atmış ve korkuluklardan diğer tarafa geçmişti.Jisung derin bir nefes almış ve kendini bırakmıştı ama düşmemişti çünkü biri elinden tutmuş ve tüm gücü ile çekiyordu, jisung ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve aynı zamanda yukarı çıkmayı da reddediyor elini kurtarmaya çalışıyordu. Sonunda dayanamayıp bağırmıştı.
Jisung: BIRAK DA GEBEREYİM İSTE YETER YORULDUM.
Jisung sinirden siyah oje sürdüğü ve özenle uzattığı tırnaklarını elini tutan ve birakmayan kisinin avucuna batirmisti, tek sorun o kişi hiç ses çıkarmıyordu ve jisung da havanın yüzünden kişinin yüzünü de tam secemiyordu. En sonunda jisung'u yukarı çekmeyi zor da olsa başardı.
"Ne yani şimdi başın göğe erdi mi beni yukarı çekince?!" diyerek söylenmiştim, ama düşünmeden edmiyordum kimdi diye ve beni niye kurtardı diye. Hava biraz daha iyi olmuştu ve yüzünü görmüştüm, meleklerin kıskanacagı eşsizlikte biriydi, Biraz durup en sonunda "Neden kurtardın beni? tanışıyor muyuz?" demiştim, bir kaç adım daha yaklaşıp yüzünü daha net görmemi sağlamıştı. "Hayır tanışmıyoruz. İnsanların aptallıkları yüzünden senin değil onların ölmesi lazım o yüzden kurtardım." çok soğuk ve tok bir ses ile bunları söylemişti.
Suan hersey tüyler ürperticiydi ama aynı zamanda da garipti de. "Onları öldürecek cesaretim yok benim." diyerek başımı öne eğmiştim, derin ve bıkkın bir iç çekmiş ve "Ama kendini öldürecek cesaretin var, öyle mi? Ah ne kadar da aptalsın. Neyse ne bundan sonrası sana ait gidiyorum ben." diyerek gidiyordu ki, Durr!" diyerek seslendim ve "A-adin ne?" dedim.
Donuk bakışlarla bana bakmış ve "Minho." diyerek gitmişti. O berbat halde eve dönmüştüm ve telefonu şarja takıp açar açmaz felix ile hyunjin'den gelen yüzlerce mesaj ve çağrı ile karşı karşıya kalmıştım, hemen felix ve hyunjin'i birlikte aramıştım, ikiside açar açmaz "JİSUNG SEN BİZİ ÖLDÜRMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN?! NE KADAR KORKTUK BİLİYOR MUSUN!!?" Diyerek beni azarladılar.
İkisini de biraz olsa sakinleştirmis ve okulda anlatırım diyerek geçiştirmiştim.
Tekrar'dan sabah olmuştu, okula gitmek ve tekrar onlara maruz kalmak istemiyordum ama az kaldı diye kendimi avutuyordum ki zaten bu gidişle ya ben ya da okul bitecekti. Ama az da olsa mutluydum çünkü felix ve hyunjin vardı ve beni hep koruyorlardı.Zor da olsa yatagimdan kalkımış ve hazırlanmaya başlamıştım. Elimi-yüzümü yıkadım, üstüme beyaz gömlek ve altıma da bol bir pantolon giymiş sonra da felix ve hyunjin'i arayıp çıkmıştım. Biraz bekledikten sonra çocuklar gelmiş ve beraber okula gitmiştik. Okulun kapısından girer girmez insanların toplandığını görmüştük ve hyunjin de bizi çekiştirerek oraya götürmüştü.
"Hadii hadi biraz daha öne gidelim kim olduğu görünmüyor!" diyerek bizi tekrar çekiştirmiş ve en öne götürmüştü. Şuan herkesin onun için toplandığı kişi çok tanıdık geliyor ama emin olamıyordum, hafızamı zorladiktan sonra dün geceki kişi yani "Minho" olduğunu anlamıştım ve çocuklara dönüp "bakın bakın işte size yolda anlattığım minho!" demiştim heycanla. Çocuklara yolda tüm olanları anlatmış ve bir güzel de gelene kadar azar yemiştim, minho'yu da anlatmıştım tabiki de ama şuan felix ve hyunjin bana şaşırmış gözlerle bakıyorlardı.
Ne olduğunu bile anlamamıştım ki hyunjin bağırarak JİSUNG SENİN BAHSETTİĞİN MİNHO BU MUU??!!" Demişti ve şuan minho da dahil olmak üzere herkes bize bakıyordu. Felix insanları umursamadan "İŞTE ŞİMDİ SIÇTIK." Demiş ve insanların daha da dikkat odağına girmiştik. Hiç kimsenin yüzüne bakamıyordum ve sadece hyunjin ile felix'in yüzüne bakıp "Ne saçmalıyorsunuz siz? Beni kurtaran minho iste." demiştim.
Zorbalardan biri geldi ve beni itip "lee know bey'e nasıl minho diye seslenirsin sen! aptal!" demişti. Hiç birşey anlamıyordum sonra da felix ve hyunjin çocuğu itip uzaklaştıracaktı ki tam o sırada Minho gelip çocuğun önüne geçti ve bana elini uzattı. Bu sefer reddetmedim ve elini tutup ayağa kalktım, neler olduğunu anlamak için de "Neler oluyor?" demiş ve minho'nun elinden çekiştirmiştim.
Tam çocuk bana vuracakken minho'nun arkasına saklanmış ve öyle durmuştum, felix ve hyunjin daha doğrusu tüm öğrenciler şaşırmış bir şekilde bizi izliyordu. Zorba çocuk bana vuramayinca sinirlenmis ve "Bu aptalı neden koruyorsunuz?" demişti. Ama bu sefer minho sinirlenmiş ve öldürecekmiş gibi bakarak "Aptal sensin. Zevkin için birinin haynatını mahvetmek aptallıktır. Eğer bir daha jisung'a dokunduğunu duyayım veya göreyim işte o zaman hiç iyi şeyler olmaz." demişti ve sonra da bana dönmüştü.
"İyi misin?" dediğim de jisung bana sarılmış ve tessekur etmişti. Temastan nefret etmeme rağmen sarılmasına engel olmadım ya da olmak istemedim bilmiyorum ama ilk bana temas edip sarılan jisung'du. Sarılmayı bıraktıktan sonra bana bakıp "iyiyim ve tekrar teşekkür ederim" demişti.
Minho'nun işi olduğu için gitmişti, bizde kantine geçmiş oturuyorduk ama herkes bana bakıyor ve birşeyler fısıldıyorlardı. Artık rahatsız olduğum için felix ve hyunjin'e "Pist çocuklar neden herkes bana bakıp birseyler fısıldıyorlar?" dediğimde hyunjin hemen "Ji sen lee know kim biliyor musun?" demiş ve felix de devam etmişti "Lee know herkesin korktuğu dokunmayı bırak yanına gitmekten çekindiği ve isterse bir sözü ile birini öldürebilecek bir çete ama mafya çetesinin lideri, ve sen az önce bu çocuğa sarıldın hemde sormadan direk, sence de bakıp fısıldaşmaları normal, degil mi?"
Şimdi anlamıştım herkesin bu şaşkınlığını ve korkusunu. çocuklara bakıp "hmm... iyiymişş" dediğimde hyunjin alnıma bir tane vurmuş ve "Off jisung offf! sen yinede çok yaklaşma ne olur ne olmaz" demişti. Felix de hyunjin'e katılmış ve onu tekrarlamıştı.
Hyunjin ve felix sınıfa gitmişti, bende tuvalete gitmiştim ki keşke gitmeseydim. Yine bana zorbalık yapan çocuklar vardı, görmezden gelip hemen elimi yüzümü yıkadım ama kapıyı kapatıp çıkmama izin vermediler.
"Bırakın da sınıfa gideyim." Demiş ve bir ümit kapıyı açmalarını beklemiştim. Diğer çocuklar en uçta dururken kendini lider sanan da beni duvarla arasina almış ve Gülerek "Aptalsın ve cidden anlamıyorum Lee know bey senin gibi bir aptalı neden koruyor ve özel muamele gösteriyor. Ne yaptın yoksa onun da altına mi yattın o da zevke karşılık böyle birşey mi yapıyor hm küçük velet?" Demişti. Gözlerim dolmuş ve yaşlar süzülmüştü, yine krizim tuttu ve nefes alamamaya başladım bunu umursamadan hâlâ kapıyı kiltli tutup gülüyorlar ve bu halimle eğleniyorlardı. Bir süre sonra kapi hizla vurulmaya başladı, ses kulağıma gelir gelmez kalan son nefesim ve gücümle "Burdayım" demiştim. Çok geçmeden kapıyı zorlayarak acamayinca görevliden anahtari alip acmislardi ve kapiyi açtıklarında felix ile hyunjin'i görmemin sevinci ile gülümsemis sonra da gözlerimin kararmasiyla olduğum yere yığılmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
End or Beginning?/ MinSung
FanfictionHerkes tarafından zorbalık gören ve hayatına son vermeye karar vermiş 17 yaşında ki jisung. Kimsenin yanına bile yaklaşmaya cesaret edemediği 25 yaşında ki minho.