..
.
Ömer üzerimden inip kendini yanıma yattı ve benide göğsüne çekti. İkimizde kan ter içinde kalmıştık ve yorulmuştuk. Yorucu bir gece olmuştu.
Nefes nefese kalmış bir şekilde, "Ömer- saat kaç?" Dedim.
"İnan bilmiyorum güzelim ama- ama neredeyse sabah olduğu aşikar." Demişti benim gibi soluklanarak.
Nefeslerimiz düzene girine kadar aynı şekilde beklemiştik.
Bir süre tam uykuya dalacakken salondan Ömer'in telefonu çalmaya başladı. Ömer'e baktığımda çoktan uyuya kalmıştı ve hiç bir şey duymuyordu. Çok yorulmuştu o da. Kıyamazdım ki ben ona. Hem iş hem okul hem ben. Fazlasıyla yoruluyordu, fiziksel ve zihinsel olarak. Yorulduğunu bana belli etmemeye çalışırdı genelde ben üzülmeyim diye fakat ben onun gözlerinden, hâl ve hareketlerinden anlıyordum. Çıplaklığımı umursamadan yataktan kalkarak salona hızlı adımlarla yürüdüm ve ısrarla sabahın köründe çalan telefonu açtım. Bu saatte arayıp durduğuna göre acil bir durum vardır diye düşündüm. Arayan kişi Arif'ti, eğer yanlış hatırlamıyorsam Ömer'in çalıştığı sanayiden biriydi.
"Alo, buyrun?"
"Siz kimsiniz? Ömer nerede?"
"Ömer şu an uyuyor, bir sorun mu var?"
"Acil bir iş var yarına yetişmesi gereken, Ömer gelmesi lazım."
"Anladım, peki. Uyandırıyorum şimdi." Telefonu kapatıp derin bir nefes verdim dışarı. Cidden bu saatte ne işi? Ben şimdi nasıl uyandıracaktım Ömer'i? Hiç istemeyerek odaya doğru adımladım.
Yatağa girip Ömer'in yanına uzandım ve başımı tek koluma yasladım. Elimi yanağına atıp okşamaya başladım, daha sonra saçlarının arasından gezdirdim. Boynuna dokundum. Hayran olmuş bir şekilde onu izliyordum. Keskin yüz hatları onu olduğundan biraz daha olgun gösteriyordu. Yakışıklılığına yakışıklılık katıyordu. Şekilli burnu ve biçimli kaşları vardı. Her kızın sokakta tekrar dönüp bakacağı kadar yakışıklıydı. Yüzümde içten bir gülümse vardı.
Ömer gözlerini yavaşça kırpıştırarak açtı ve beni görür görmez kocaman bir gülümseme dudaklarına yerleşti. Onun gülüşüyle benimde dudaklarım iki tarafa doğru kıvrıldı. İkimizin de çıplak olmasını umursamadan beni belimden tutum üstüne doğru çekti. Göğüslerim onun göğsüne yapışmıştı tabiri caize, erkekliği ise bacaklarımın arasındaydı fakat kadınlığıma değmiyordu. Evet kısa olduğum içindi...
Kollarımı boynuna doladım. Açık olan kumral saçlarım Ömer'in göğsüne dökülüyordu ve bu onu rahatsız etmek yerine mutlu ediyordu.
"Evet, sizi dinliyorum hanımefendi?" Gülümseyerek sormuştu. Neden uyandırdığımı merak ediyordu.
"Şöyle ki sevgilim, az önce telefonun ısrarla çalıyordu. Acil olduğunu düşünerekten cevapladım, Arif diye biri seni bu saatte işe çağırıyor. Hayır yani bu saatte iş mi olur? Kıyamadım seni uyandırmaya." Deyip dudaklarımı büzdüm. Gerçekten üzülmüştüm. Tamam belki gecesi kötü geçmemişti ama yorucu geçmişti.
"Bebeğim bana kıyamazmıymış, yerim ben onu!" Sözünü bitirir bitirmez öne atılıp dudaklarımı ısırmıştı.
"Ahh! Ömer deli misin?" Dudaklarımda kalan ıslaklığını dilimle yalamıştım fakat ağzıma demir tadı gelmişti. Dudağımı kanatmıştı az önce uyandırmaya kıyamadığım adam.
"Ya Ömer sabah sabah ne bu enerji?" Diye yalandan söylendim. Ömer ise sırıtmıştı.
Ve yine telefon çalıyordu. Gözlerimi devirmiştim. Az önce gelirken yanımda getirip komodinin üzerine koymuştum. Ömer ben üzerindeyken yataktan doğrulup aldı ve aramayı cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİDÂR
Roman d'amourÇift çizgi... Hamileydim... Ömer öğrenince beni bırakır mıydı acaba? Peki ya ailem? ... "Ömer ben hamileyim..."Ellerini ellerimden çekti ve içimi büyük bir korku kapladı, kalbim korkuyla ve şiddetle çarpıyordu artık, istemeyecekti. Gözlerimi yumdum...