21 *

51 11 6
                                    


jaehyun

sonunda cumartesi günü gelmişti. çok heyecanlı ve mutlu uyandım bugün. evet, sadece taesani görüceğim için mutluydum. konuşmasam bile, beni istemese bile bugün onu görsem yeterliydi benim için. yatağımdan kalktım güzel bir duşa girip saçlarımı kuruttum. kahvaltımı yaptıktan sonra üstümü giydim ve evden çıktım. erkendi biliyorum fakat gerçekten inandırıcı olması için önce gidip kendime kaykay almak zorundaydım. mağzaların olduğu sokaklara gidebilmek için önce toplu taşıma kullandım daha sonra vardığımda ise kaykay için internetten bulduğum mağzaya doğru ilerledim. kısa bir yürüyüşün ardından mağzaya ulaşmıştım. yüzümde silinmeyen bir gülümse vardı. sırıtarak dolaşıyordum mağzayı. daha sonra orada çalışanlardan biri bana seçmemde yardımcı oldu satın aldım ve çıktım. tekrardan toplu taşımaya binerek evimin ve okulumun aynı zamanda taesanin gidiceğini tahmin ettiğimiz parkın olduğu tarafa doğru gitmeye başladım. kısa bir yolculuğun ardından parka doğru ilerledim ve etrafa göz gezdirerek taesani bulmaya çalıştım. fakat uzun bir süre aramama ve beklememe rağmen taesani bulamadım. sanırım yanlış parktayım diye düşünürken taesanin, yaninda tanimadığım bir kaç kişiyle beraber kaykaya bindiğini görünce heycanlanıp, oturduğum banktan kalktım ve kaykayımı alarak yanına doğru ilerledim. arkadaşları kaykay sürerken yanından ayrılınca fırsatım olduğunu düşünerek ona seslendim. adını duyunca şaşırıp kaykayı ayağıyla durdurdu ve bana doğru döndü. yüzündeki ifade çok anlaşılırdı.. şaşkın ama sinirlenmiştide. beni gördüğüne çok sevinmemişti sanırım.. içten üzüldüm tabii fakat beni şimdilik sevmemesi çok normal? o yüzden gülümsedim ve konuştum. " woah, çok güzel kayıyorsun."
"ne işin var senin burda?"
"kaykay sürmek çok havalı. öğrenmek istiyorum aslında, o yüzden geldim. sen sanırım bu işte iyisin."
"anladım, benden uzakta sürersen iyi olur." bunu söyledikten sonra gitmek için yeltendi fakat bol ceketinin ucundan tutup onu durdurdum. ters ters bakıp konuştu. "napıyorsun?"
"biliyorum benden hoşlanmıyorsun.. ama gerçekten öğrenmek istiyorum. sen bana öğretsen olmaz mı? seninle karşılaşıcağımı bile bilmiyordum gerçekten. öğretirsen seni rahatsız etmeyeceğim."
birazcık yalandan zarar gelmezdi sanırım..
"temelli olarak rahatsız etmeyeceksen eğer hemen öğretebilirim."
"o mümkün değil üzgünüm" söylediğim şeyden sonra hafifçe gülümsedim. tekrar konuştum. "ama bugün öğretirsen öğrendikten sonra başka tarafta sürmeye çalışırım. seni rahatsız etmem. yoksa tüm gün peşinde dolaşırım bak. bırakmam peşini. sadece 1 saatcik. olmaz mı? lütfen."
"yarım saat." dedi kaşlarını çatarak.
"40 dakika?"
"20 dakika."
"tamam tamam. yarım saat anlaştık."
"ceketimi bırakır mısın artık?"
güldüm ve elimi geri çektim.
"üzgünüm! evet, öğretebilirsin hazırım."
derin bir nefes aldı ve benim kaykayımı kenara koyup kendi kaykayından indi. ve kaykayını işaret edip.
"rahat olduğunu düşündüğün bir ayağını üstüne koy. diğer ayağınla kendini itmen gerekicek. dengeni sağlayabilmen için istersen ikisiylede dene hangisi rahatsa öyle devam edersin." bunları söylerken kollarını birbirine kenetlemis bana bakıyordu. bitsinde gidiym der gibi bir havası vardı.
sol bacağımı kaykaya sağ bacağımı yere koydum ve taesana döndüm. "böyle rahatım."
"tamam, şimdi yavaşça kendini it ayağınla."
dediğini yaparak kendimi ittim o da yavaşça arkamdan yürüdü. "biraz daha hızlan ve ayağını yavaşça kaldırıp diğerinin yanına koy. dengeni sağlamaya çalış." dediği gibi yaptım. fakat olmadı tabii ki, dengemi sağlayamadım ki böyle şeylerde berbatımdır. taesanda bunu tedirgin oluşumdan anlamış olucak ki tam arkamdan gelip bu sefer o beni kolumdan tutup çekti yavaşça. düşmemiştim fakat korkmuştumda. taesan elini geri çekip kaykayı aldı ve tekrar önüme koydu. "tekrar dene. dengeni sağla."
"beni tutar mısın?"
"tek başına yapabilirsin."
"böyle şeylerde iyi değilim. ayrıca yeni öğrenenler var birsürü. sen çok kaba öğretiyorsun. nolur elimden tutsan? yemem seni merak etme."
sinirle nefes verip bana döndü.
"beğenmiyosan git kendine başka öğreticek birini bul. ne uğraşıyosam zaten seninle." tam gitmeye yelteniyodu durdurdum ve sahte bir şekilde güldüm.
"haha şaka yaptım! hocamdan çok mutluyum. gitme bi yere. sadece elimden tutsan gerçekten iyi olucak."
"çık kaykayın üstüne."
dediğini yapıp çıktım ellerimi ona doğru uzattım. ellerime kısaca bakıp tuttu. sanırım taesanla ilk kez bu kadar yakındım. hem yüzlerimiz yakındı hem vücutlarımız. nefes alamıyordum galiba umarım kalbimin sesini falan duymuyodur. YA YANLIŞLIKLA ÇEKİP ÖPERSEM? hayır sus ne alaka şimdi?? kendi içimde çatışma yaşarken taesan beni hafifçe itmeye başladı. yüzüme bakmıyodu tabii ki, ayaklarımıza bakıyordu. bende saçlarına bakıyordum. yumuşak gözüküyordu. aklımda sadece şu an saçlarına dokunma isteği vardı. saçlarını okşamak istiyordum. ben dalmışken taesan bir anda ellerimi bıraktı ve aklım bir karış havada olduğu için dengemi sağlayamayıp karşımdaki taesanin omuzlarından tutup kendime çektim. hayır bu gerçekten planda yoktu. taesan şaşırdı ama bende şaşırdım. ben kaykayın üstünde taesanın kafasıda benim göğsümün üstündeydi. bir anda anlamadığım şekilde yerde buldum kendimi. evet, maalesef taesan beni sert bir şekilde ittiği için yerde buldum kendimi. sanırım avuç içlerimi yere sürtmüştüm... acıyorlardı ama kalbimde kirildi sanirim biraz. bilmiyorum yinede beklenilicek bir tepkiydi galiba?
ben yere düştüğümde bağırdı bana.
"ne yaptığını zannediyorsun? böyle yaparsan sana aşık olurum falan mı zannettin? amacın buydu zaten başından beri. benim salaklığım işte inandım sana öğretmeye çalışıyorum enayi gibi."
avuç içlerime bakıp yavaşça ellerimi tozdan sirkeleyip ayağa kalktım.
"özür dilerim, daldım bir anda sende bırakınca dengemi kaybettim. önümde durduğun için senden tutundum. bilerek yapmadım. gerçekten inan bana. özür dilerim tekrardan böyle bir şey yapmayı planlamıyordum."
üstümü sirkeleyip kaykayını yerden kaldırdım ve kendisine doğru çevirdim. gerçekten bilerek yapmamıştım ve verdiği tepkiye içten içe üzülmüştüm sanırım.
"özür dilerim tekrardan. gerçekten bilerek yapmadım. yinede öğretmeye çalıştığın için teşekkür ederim."
kaykayını alırken ellerime bakıp sinirle nefes verdi ve konuştu. "bekle burda."
dediği gibi yaptım ve bekledim. önce arkadaşlarının yanına gidip kaykayını bıraktı daha sonra yanıma geldi bankın yanına bıraktığımız kaykayımı kolunun arasına alıp bana döndü, "benimle gel." dedi.
dediği gibi yaptım ve takip ettim arkasından. markete gelmiştik.
marketin önündeki bankta beklememi söyleyerek içeri gitti. beş dakika sonra geldiğinde elinde peçete, su ve yara bandı ve iki tane çilekli süt olduğunu gördüm. bankta yanıma oturup ellerimi tuttu. ellerimi uzaklaştırıp suyu döktü üstüne. yandığı için hafifçe ellerimi çektim tekrardan nazikçe tutup "oynatma." dedi sert bir şekilde. hareketleri nazikti ama ses tonuyla asla uyuşmuyordu. yinede ellerimi görüp ilgilenmesi kalbinin gerçekten tertemiz olduğunu gösteriyodu. sanırım farkında değildi ama daha çok aşık olmuştum..
ellerimi temizledi peçeteyle ıslaklığını alıp, aldığı ayıcıklı yara bantlarını yapıştırdı. ellerini çekip yutkundu ve konuştu.
"bende özür dilerim, öyle sert itmek istemedim."
çilekli sütün birisini alıp bana uzattı. elinden alıp gülümsedim. "teşekkür ederim, yani hem ilgilendiğin için hem süt için. ayrıca sorun yok, özür dileme, hak ettim sanırım."
ellerime bakıp bir şey demeden gözlerini kaçırdı çilekli süte pipeti takıp ağzına götürdü. bende aynı şekilde pipeti takıp ağzıma götürdüm. içerken etrafı izliyo gibi yapıp arada taesana dönüyordum. ÇOK MUTLUYDUM. gerçek anlamda çok mutluydum, çığlık atıp bağırmak istiyodum. kalbi çok güzeldi. ÇOK GÜZEL BİRİNE AŞIK OLMUŞTUM.
bunları düşünürken aklıma gelen şeyle ona döndüm.
"taesan, acıktım sanırım. yemek yiyelim mi beraber?"
"sen ye, ben aç değilim. gitmem lazım zaten."
ayaklanırken kolundan tuttum ve yüzüne yalvarır gibi baktım. "lütfen, beraber yiyelim. söz veriyorum, normal davranıcam iki arkadaş gibi. benimle sıkılmazsın, eminim. ilişki konusundan iyi olmayabilirim ama arkadaşlarım benimle çok eğlenir."
"peşimi bırakmayacaksın değil mi?"
gülümsedim ve başımı hayır anlamında salladım. derin bir nefes verdi. "tamam gidelim."
kolunu bırakıp ayağa kalktım. çöplerimizi çöp kutusuna atıp yürümeye başladık. yemek yiyeceğimiz yere geldiğimizde siparişimizi verdik ve tüm gün boyu konuşup güldürmeye çalıştım ilgisini çekmek için uğraştım ve sanırım başardımda.. arada gülüyordu çünkü. hatta başlarda hiç konuşmayıp tepki vermedi fakat daha sonra o da konuşmaya ve gülmeye başladı. yine çok yakın değildi fakat eskisine göre daha iyiydi sanırım. baharatlı yemekleri çok sevdiğini, ekşi şeylerden nefret ettiğini ve bunun gibi küçük ama benim için büyük olan şeyleri öğrendim taesan hakkında.  günün sonunda yemekler bittikten sonra numarasını istediğimde zaten var numaram tekrar niye istiyosun dedi. fakat ben o gün gerçekten sildim numarasını, çünkü arkadaşlık her zaman daha önemlidir. woonhaktan habersiz taesana yazmak aralarını bozar diye düşündüm ve sildim numarasını.( eğer numarası hala dursaydı kendimi tutamaz yazardım..) bunuda ona açıkladım tepki vermedi ve telefonumu alıp numarasını yazdı. "sadece iyi birisi olduğun için veriyorum numaramı. rahatsız edersen burdanda engellerim." böyle söyledi ve gülümsememe sebep oldu. yemek için teşekkür etti bende kaykay öğrettiği ve ilgilendiği için teşekkür ettim. o arkasını dönüp giderken bende onu izledim. daha sonra kulaklıklarımı takıp gülümseyerek eve doğru yürümeye başladım.

BITTII
arkadaslar ben hayatimda ilk kez duz yazi yaziyorum. uzatmis veya cok sacma yazmis olabilirim. cok ozur dilerim bunun icin. ama elimden gelenin en iyisini yapmaya calistim. yazma seklime onerileriniz olursa hepsine acigim!! hepsine yani. uygulamaya calisirim gelismis olurum hemde biraz. gorusuruz iyi okumalar!!  OY VERMEYI UNUTMAYIN!!!🩷

i'm not gay | jaesanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin