You caught me under false pretenses

7 1 0
                                    

Tabi ki beklenildiği üzere Chan'ın yarışından önceki üç yarış, Chan'ın tayfasının galibiyetiyle bitmişti. Bahis oynayanların çoğu açık ara farkla kaybeden takımı tuttukları için piste paralar yağmıştı.

Bugün de paraya para dememişti kazanan taraf.

Aslında Chan anlamıyordu. Bu insanlar neden bu kadar maldı? Kendinin çoğu yarışında bahisler kendine oynanırdı ama arkadaşlarının yarışlarında bugün böyle olmamıştı. Karşı tarafın kazanacağı düşünülmüştü, bu yüzden de arkadaşlarının morali düşmüştü ister istemez. Moral bozukluğuna rağmen kazanmışlardı yine de.

Neden kimse kazanacağı yüzde yüz olan kişinin tarafını tutmuyordu bugün? Milletin para saçası mı vardı yoksa işin arkasında birileri mi vardı anlayamamıştı Chan. Ama elbet çözülürdü bugün bu iş.

Kendisinin yarışında da bahisler Pilwon tarafına oynanırsa o zaman kendini tutamazdı. Bu işte bir iş olduğu kesin olarak kanıtlanmış olurdu.

Şimdi adımlarını hazırlık odasına doğru yöneltmişti. Gidip ekipmanlarını takacak ve motoruna binip piste inecekti.

Şu an yarıştıkları ortam sokak yarışı tarzında değildi. Belli prensiplere göre davranılıyordu. Çünkü gerçek sokak yarışlarında sunucu olmazdı, sadece etrafta toplanan kalabalığı coşturan sarhoş tipler olurdu. Böyle profesyonel pistlerde de yapılmazdı sokak yarışları. Belli bir yerden sonra otobanda devam ederdi savaş, ardından geri belirledikleri yerlere dönerlerdi.

En önemlisi, sokak yarışında üniforma giyilmezdi. İsteyen koruyucu birkaç ekipman takardı ama Chan bugüne kadar hiç takmamıştı. Bazen kask bile takmadan sadece gözlükle yarıştığı olmuştu, o da rüzgar gözünü açmasını engellemesin diyeydi.

Fakat şimdi tüm ekipmanları geçiriliyordu vücudunun her bir tarafına. Kulağına kulaklığı takıldı ilk önce, ardından kulaklığına mikrofonu bağlandı ve bir kask geçirildi kafasına. Üniformanın üzerine siyah koruyucu ekipmanlar takıldı. Elindeki eldivenler kaymaz termal eldivenlerle değiştirildi.

Her bir yerine bir şeyler takılırken hareket etmeden sadece bekliyordu. Arkasında Karina'nın birilerine emirler verdiğini duyuyor, kulak asmıyordu. Derin nefesleri sadece yarışa odaklanmak için dengeliydi. Gözleri bir yanında duran simsiyah motoruna bir pencereden görünen dev ekrandaki geri sayıma gidip geliyordu. 5 dakikası kalmıştı. Ve sonra bu sakin kişiliğinden eser bile kalmayacaktı.

Pistte bambaşka bir şeye dönüşüyor, içindeki deltası tüm herkese hükmetmek gibi bir arzuya bürünüyordu. Gözlerinin karanlık yeşili zümrüt gibi parlıyor, motorunu daha güçlü tutmaya başlıyordu. Bunların hepsi içgüdüseldi.

İçinde müthiş bir başarı içgüdüsü vardı.

Üstelik bu güçlü içgüdünün üzerine bugün ek olarak değişik bir heyecan eklenmişti. Daha önce hiç böyle hissettiğini hatırlamıyordu Chan. Deltası değişik bir şekilde yerine duramıyordu, gittikçe bedenini daha çok zorluyordu kontrolü ele almak için. 'Umarım yarışta daha çok diretmez' diye düşündü Chan. Derin nefesler almaya devam etti yarışa tam olarak odaklanabilmek için. Deltanın kıpırdanmalarını göz ardı etmeye çalıştı.

"Hazırsın." dedi Karina Chan'ın önüne geldikten hemen sonra. Uzun siyah saçlarının tepesini kapatan bordo şapkasını düzeltip güldü. Ellerini bol pantolonunun ceplerin soktu. "Kasıp kavur ortalığı kaptan."

"Umarım." dedi Chan gergince gülümseyerek. Karina onun bu gergin halini görünce kendini tutamayarak bir kahkaha patlattı. Alfası içten içe karşısındaki deltaya saygı duymak istiyordu ama Karina saygıdan çok uzaktı. Chan onun çok eskilerden beri arkadaşıydı nasıl olsa. Bu motor işine beraber girmişlerdi.

supermassive black hole.(omegaverse)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin