Annem bir gün işe gitmek için evden çıkmış ve bir daha geri dönmemişti. Gittiğinden 1 hafta sonra ölüm haberini alıp deliye dönen babam da çok miktarda uyku ilacı alıp içki içerek hiç uyanmayacağı bir uykuya dalmıştı. Annem gazetelerde çok kez yazılıp çizilmiş kaçırılma haberlerine konu, bense yıkılan ailenin geriye kalan çürük temeli olmuştum. Olayın aslını astarını kimse bulamamıştı. Bunlar gerçekleşirken sadece 9 yaşındaydım. 10 yaşıma girmeme 1 hafta varken babam defnedildi. Yanına da annemin temsili bir mezarı yapıldı. Okuldaki çocuklar bana ya acıyan gözlerle bakıyordu ya da annelerinin tembihine uymak için yanıma bile yaklaşmıyordu. Bakıcımın dedem olması düşünülmüştü ama oğlunun ölümüne dayanamayarak İstanbul'u ardına bile bakmadan terk edince amcam beni sahiplenmişti. Annemin hiçbir kardeşi veya ailesinden geri kalanı olmadığı için tek çare amcam veya çocuk yuvasıydı.
O yıl doğum günümü hiç kimse kutlamadı. Okuldaki doğum günümü bilen arkadaşlarım artık benden köşe bucak kaçtığı için tek kelime eden olmadı. Amcamlar zaten bilmezdi. Onca olandan sonra bilseler bile akıllarının ucundan geçmezdi. Ben de annem ve babamın mezarının yanına gidip saatlerce oturdum. Kendime nemli topraktan pasta yapıp mumu üflüyormuş gibi yaparak oyuncakçıdaki barbie bebeği diledim. Ağlayarak kendime iyi ki doğdun şarkısı söyledim. Eve döndüğümde ise üstümü kirlettiğim ve nerede olduğumuhaber vermeden geç kaldığım için azar yedim. Ağzımı açıp tek kelime bile etmedim.
Yaslandığım duvara kendimi daha çok bırakarak dizlerimi kendime doğru çektim. Ağlamayı durduramıyordum. Kaçıp gitmeyi planladığım İstanbul'dan kaçırılmıştım. Kiminin kaderi önceden çizilirken bir yanlışlık yapılıyor ve silgiyi almaya üşeniliyormuş demek ki.
Yaşamamın haksızlık olduğunu düşünmek istemiyordum. Özge ve Koray bana hem arkadaş hem yoldaş hem de anne baba olmuştu. Onlara 4 yıl içinde o kadar bağlanmıştım ki. İkisi de benden 3 yaş büyüktü. Üniversitenin konservatuarına yetenek sınavıyla lise 2 ye geçmem gereken yılda kabul edilmiştim. Şimdi yanımda onlar da yoktu.
Hıçkırıklarım sona erdiğinde kesik kesik nefes alarak başımı kaldırdım. Uzun süredir ağladığım için gözlerim yanıyordu ve görüşüm bulanıktı. Bu olayı gayet iyi tanırdım. Kendimi göremesem de gözlerim ve burnum kızarmış olmalıydı. Elmacık kemiklerimin üstünde çil gibi kızarıklar. Eğer benimle biri üzülmemem için konuşacak olursa büyük ihtimalle ona gülümser ve iyi olduğumu söylerdim. Bir zamanlar çok sık yaşadığım sahnelerdi. 1-2 saat önce uyandığım yatağın üzerinde Savaş oturuyordu. Yine gözlerini gözlerime dikmişti ama bu kez hiçbir ifadesini okuyamıyordum. Ona baktığımı fark edince yataktan kalkıp duvarın kenarına, yanıma oturdu. Benim konuşmaya mecalim yoktu. Bunu anlamış gibi tek kelime etmiyordu.Avcunu açarak bana doğru yaklaştırdı. Onda da aynı iz vardı ama daha eski belliydi. Bütün kızarıklık yok olmuş, geriye sadece buruşmuş deri kalmıştı. Parmaklarımı Savaş'ın 'YENİ'sinin üzerinde gezdirdim.
"Canın yanıyor mu?" esmer teniyle mükemmel zıtlıktaki inci dişlerini yarım yamalak görebileceğim şekilde gülümsedi.
"3 yıl önce senin yerinde olduğum zamanlardan söz etseydik evet derdim ama şu an hayır. En azından elimdeki acımıyor." deyip tekrar ayağa kalktı ve gömme dolabın yanındaki düğmeye basarak odanın ışığını açtı.
"Başka bir yerinde de mi var?"
"Aslına bakarsan 5 taneler." diyip üzerindeki t-shrit ini çıkardı.
"Ne yapıyorsun?" deyip gözlerimi kocaman açtım.
"Görmek istersin diye düşünmüştüm. Yanıma gel." yerden destek alarak ayağa kalktım. İki büklüm oturmaktan belim acımıştı. Sorun etmeyerek zaten iki adım uzağımda olan Savaş'ın yanına gittim. Sol göğsünün üzerinde 'belirsiz' yazısını seçebiliyordum. O da aynı şekilde işlenmiş olmalıydı.
"Bu ne zamandan?"
"Yeni'den sonra belirsiz geliyor." arkasını dönüp "Burada daha fazlası var" dedi.
'Oyuncu' 'Düzenbaz' ve avucumdaki gibi görünen yeni olduğu belli 'Uysal'. Korkudan, belki de şaşkınlıktan nefesimi tuttum. Bir tanesi bu kadar acıtırken..
"Bunların hepsi tam olarak ne için?" elimi 'Uysal' dan uzak tutarak diğer izlerin üstünde gezdirdim. Canını yakmaktan korkuyordum.
"Sanırım ikimz de 'ESKİ' olana kadar öğrenemeyeceğimiz tek şey neden bunlara katlandığımız ve siktiğimin düzeninde neden sürekli acı çekmek zorunda olduğumuz."