Sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtı Yaser. Ev zifiri karanlıktı. Eşi Yasemin karanlığı çok severdi. Aydınlık ortamlardan da pek haz ettiği söylenemezdi.
Dikkatlice mutfağa gitti ve ışığı açıp elindeki poşetleri yere bıraktı. Üstünü başını değiştirmeden direkt poşetteki malzemeleri tek tek tezgaha dizdi. Yasemin kakaolu kekleri çok severdi. Yorgun olmasına rağmen ona kek yapacaktı.
İnternetten tarifin yazılı olduğu bir site açtı. Okumaya başladı.
Üç adet yumurta.
Buzdolabına ilerledi ve yumurtalıktan üç tane yumurta aldı. Yumurtaları güzelce yıkadıktan sonra malzemelerin yanına koydu.
1,5 su bardağı toz şeker.
Bu denileni de harfi harfine yaptı. Şimdi yapması gereken şey şeker ve yumurtayı bir kapta karıştırmaktı. Rastgele bir kap seçip şekeri içine koydu. Sıra yumurtaları kırmaya gelince bu işi büyük bir özen göstererek yaptı.
Mikseri çalıştırdığında çok fazla ses çıktığı için "Sus, amına koyayım." diye sövdü ona. Aradan bir iki saat geçtikten sonra görevini tamamlamıştı.
Kek pişmişti. Mutfak eldivenlerini giyip kek kabını fırından çıkarttı. Bir iki adım geri giderek eserine baktı. "Mükemmel."
Bulaşıkları yıkadıktan sonra sofrayı kurdu. Salondan bir mum bulup yaktı ve masanın tam ortasına koydu.
Yasemin'e hiçbir iş kalsın istemiyordu. Zaten yeterince yoruluyordu, ev işlerinin onu daha fazla yormasını istemiyordu. Bir hizmetçi tutmayı teklif etmişti ama Yasemin evinde yabancı birini istemediğini söyleyerek bu teklifi direkt ret etmişti. Bu yüzden görevde olmadığı zamanlar ev işleriyle o ilgilenmeye çalışıyordu.
Şimdi sıra eşini uyandırmaktaydı. Onu çok özlemişti. Hızlıca yatak odasına gitti. Ama Yasemin orada yoktu. Salona baktığındaysa koltukta uyuya kaldığını gördü. Onu görür görmez yüzünde hoş bir tebessüm oluştu. Yanına yaklaştı ve güzel yüzünü seyre daldı. Çok derin bir uykuda gibiydi. Yorgun olmalıydı. Kendisi iç mimardı ve işini çok seviyordu. Çizimleri de aşırı derecede başarılıydı.
Keki yarın da yiyebilirlerdi. Biricik karısının uykusundan önemli değildi ya.
Bilgisayarı kapatıp sehpanın üzerine koydu. Karısını kucağına alıp yatak odasına götürmeye karar vermişti ki Yasemin gözlerini usulca açtı. Bir kaç saniye Yaser'in yüzüne aval aval baktı. Daha sonra ise kollarını boynuna dolayıp "Aşkım!" diye bağırdı.
Yaser karısının yanaklarına küçük öpücükler kondurdu. Daha sonra tekrar güzel yüzüne baktı. "Sana bir sürprizim var." dedi.
"Ne sürprizi?" dedi Yasemin gülümseyerek.
Yaser kollarıyla iyice onu sardıktan sonra birlikte mutfağa geldiler. Yasemin onun için hazırlanmış olan sofrayı görünce gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. "Hayatım ya." dedi. "Zaten yorgundun, bir daha niye uğraştın?"
Dikkatlice Yasemin'i sandalyeye oturtturdu. Kendi de yerine geçinde Yasemin küçük bir tadım testi yaptı. Daha sonra bir kaç kez öksürdü.
"Kötü mü?" diye sordu Yaser masum masum.
Yasemin hemen başını iki yana salladı. "Yok yok, çok güzel. Ben biraz üşüttüm de ondan öksürüyorum."
Kekten bir parça daha yedi. Yaser ise onu izlemekle yetindi. "Yine buz mu yedin?" diye sordu.
Başını salladı Yasemin. "Ama ne yapayım, kendime engel olamıyorum."
Yaser gülerek Yasemin'in siyah, düz saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Nereden alışkanlık edindin bunu kendine bilmiyorum ki." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Anlar Unutulmaz
Fiksi UmumManolya çiçeklerini sever misiniz? Küçük Açelya onlara bayılırdı. Ne zaman babaannesine gelse manolya çiçekleriyle donatılmış bir ormana giderdi. Ama bu çiçekleri onun için diken ve her geldiğinde sayılarını arttıran birinin olduğundan habersizdi.