Ölmek, bedenini terk etmek , pek çok insanın bilinmeyene giden bir yolculuk olarak gördüğü ölüm en büyük korkularının başında gelir. Her zaman diliminde farklı farklı yollar ile ölüme meydan okuyan olmuş ama onu yenene bilindiği kadarı ile rastlanmamıştır. Ancak her insana nasip olmayan bir gerçek vardır ki bedeni toprağa verildikten sonra sorgusuz sualsiz yoluna devam eden ruhlarda yok değildir. Ancak tanıdığım çoğu ruh yarım kalan işlerini bitirmeden ya da aileleri huzura ermeden bu dünyadan ayrılmamıştır.
Ancak bazı insanlar kendilerince sonsuz yaşam olarak adlandırdıkları, ölümün çaresi olarak düşündükleri ruhlarını başka bedenlere taşıma düşüncesini denemeden de durmamışlardır. Zamanında Şehzade ile eğitimim sırasında pek çok ruh-u revanın yaşadıkları deneyimleri yazdıkları ruhlar kitabında , karşılaştıkları bu durumları irdelediklerini çok net hatırlıyordum. Şimdi ise karşımda kendi varlığını sonsuz yapmak isteyen bir ruh vardı ve bunu yaparken de diğer ruhları kullanmaktan çekinmiyordu.
Ne kadar zor bir gece de geçirsem , özel bir durum olmadıkça derslerimi aksatmayı sevmiyordum. Verdiğim dersler bazları için masal anlatıcılığı gibi gelse de özeldi ve ben anlatırken fazlası ile mutlu oluyordum. Bu düşünceler ile hazırlanırken Şehzade sessizce beni izliyordu. Eşyalarımı hazırlayıp kapıya ulaştığımda geriye dönüp değer verdiğim eski hocama baktım.
" Şehzade, acaba ruhlar kitabında işimize yarayacak bir şeyler bulabilir miyiz?"
" Olabilir Yaman , ilk iki kitap Atakan'ın babasındaydı sonraki üç kitabın yerini bilmiyorum ama babası mutlaka bilgi sahibidir."
" Yolda Atakan'ı arayıp kitapları istemeliyim."
Dışarı çıktığımda kulaklığımı kulağıma takıp arabama yöneldim. Zira insanlara kendi kendime konuşma nedenimi açıklamam mümkün değildi. Bu arada çalan telefonumu telefonu çantamdan çıkarmadan cevapladım.
" Efendim."
" Yaman iyi misin?"
Duyduğum ses ile olduğum yerde kaldığımda kelimeler boğazıma dizilmişti.
" Buyurun Yaser bey bir şey mi vardı?"
" Demek hala kızgınsın. Haklısın ama bana fırsat vermezsen özür dileyemem."
Rüyamda yaşadıklarım ve mesajlar aklıma geldiğinde hızlanan kalp atışlarım hayatımda ilk defa hissettiğim bir titremeyi de beraberinde getirmişti. Beni önemsemesi ve gönlümü almaya çabaladığını düşünmek bile beni fazlasıyla etkiliyordu. Bu duyguyu sevmemiştim zira sözleri yıllarca kurduğum güvenli duvarlarıma balyoz indiriyordu.
" Yaman orada mısın?"
" Buradayım Yaser bey ve siz özrünüzü dilediğiniz ben de kabul ediyorum ve yollarımızı bu şekilde ayırıyoruz. Vicdan yapmanıza gerek yok."
Sözlerim biter bitmez karşıdan gelen kahkaha ile dumura uğramıştım. Bir süre gülme sesini dinledikten sonra kulağıma dolan kelimeleri ile şaşkınlığım daha da arttı.
" Ben vicdan yapmam Yaman. Özür diliyorsam nedenlerim sağlamdır. Haklıydın, kimsenin inancına kimse laf etme hakkına sahip değil. Ve ben bana yaptığın iyiliğe karşı yanlış davrandım. Hala yaptığın şeyi anlamadığım gibi gerçekte gelmiyor ama bu hatalı olduğum gerçeğini değiştirmediği gibi hatamı kabul edip gönlünü almam gerektiği gerçeğini de değiştirmiyor. Dersin bu gün kaçta bitiyor?"
Derin bir nefes aldım, bu adam benim en büyük sınavım olmalıydı.
" Neden?"
" Yarım kalmış bir yemeğimiz vardı, kendimi affettirmek amacıyla seni yemeğe davet ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
FantasyO ne bir şaman ne de bir büyücü. O bu dünyadan gidemeyen ruhlara kılavuzluk eden bir ruh gören. Yaman Kırcı İstanbul üniversitesinde Türk tarihi dersi veren bir doçent olsa da asıl görevi gidemeyen ruhlara yardımcı olmak. Yakup Yaser Tezman, Yahudi...