"O, delta yani, İspanyol mu? Gözleri de çekikti halbuki." diye sordu Jeongin çekingence. Hyunjin bununla hafifçe gülmüş, kafasını iki yana sallamıştı.
"Hayır, ama bölümünü İspanyolca okuyor. Bu yüzden bir anda öyle konuşmuş olmalı. Dili en çok İspanyolca'ya yatkın. Aslında Koreli ve Avustralya'da doğdu. Bu yüzden üç dil konuşabiliyor."
"Anladım." dedi Jeongin kafasını hafifçe eğerken. En önlerinde Felix yürüyordu. Hyunjin ona yolu söylememişti ama omega yine de biliyormuş gibi yürüyordu. Deltasını hissediyor olmalıydı.
Sonunda vip girişin önünde durduklarında Hyunjin önlerine geçti ve şifreyi girdi. Böylece vip koridora girdikleri gibi sağ taraftaki kapının önünde durdu Felix. Hissediyordu, deltası onu bu odadan çağırıyordu.
Jisung arkadaşının yanına gelip kollarını vücuduna sardı. Mor saçlarını okşadığında Felix de ona sarılmıştı içgüdüsel bir şekilde. İki omega birbirini en iyi anlayan kişilerdi. Jisung buradan çıktıktan sonra ilk iş onu kolları arasına alacak, güvende hissetmesini sağlayacaktı.
"İçeride ne olur bilmiyorum, omeganın baskın geldiğini de biliyorum ama sakın kendini kaybetme Lix, bir adım arkanda olacağız hep. Unutma."
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı Felix ama yerinde kıpırdanması hemen odaya girmek istediğini kanıtlar nitelikteydi. Elinde değildi, omegası içinde resmen deliriyordu.
İki omega ayrıldıktan sonra Hyunjin kapıyı tıklattı. Tıklattığı gibi açılan kapıyla Felix kafasını kaldırdı yavaşça.
Odanın içerisinde dört dönen ve kapının önündeki omegasını hisseden delta göz göze geldiği bedenle yerinde zınk diye durdu. Kurtu yeniden sakinleşmişti. Göz kontağını kestiğinden beri deliren deltası yine birkaç dakika önceki gibi köşesine sakince çekilmişti.
Felix de aynı durumdaydı. Omegası sonunda sakinleşmişti. Hatta öylesine sakinleşmişti ki iki beden de, göz renkleri normal hallerine geri dönmüştü.
"Omegam."
"Deltam."
Chan küçük adımlarla kapıya doğru ilerledi. Felix de aynı şekilde odanın ortasına doğru ilerlediğinde ortada buluştu bedenleri.
Etrafındakiler şokla izliyordu onları. Minho ve Changbin dakikalardır huzursuzca odanın içinde dolanıp bir saniye bile durmayan deltanın birkaç saniye içinde Felix'i görmesiyle sakinleşmesini büyük bir şaşkınlıkla izlemişlerdi. Diğerleri de aynı şekildeydi, omeganın stresten neredeyse titreyen bedeni bir anda durulmuştu ve bu onları şaşırtmıştı.
"Bizi yalnız bırakır mısınız?"
Chan gözleri hala Felix'in normale dönmüş kahverengi gözlerinde dolanırken sakince mırıldanmıştı. Changbin, Minho ve Hyunjin; Chan'a güvendiklerinden kafalarını sallarken Seungmin bir anda öne çıkmıştı.
"Felix? Kalmamızı ister misin?"
Bunu sormak zorundaydı çünkü Jisung'dan sonra en çok önemsediği kişiler Jeongin ve Felix'ti. Üçünün de başına bir şey gelse eşit şekilde endişelenir ve sinirlenirdi. Şimdi de içindeki küçük kardeşi gibi gördüğü omegayı koruma içgüdüsünü engelleyememişti.
"Sorun yok," dedi Felix. Görünüşünün aksine kalın çıkan sesi kendisini ilk kez gören dört bedeni de şaşırtırken konuşmaya devam etti. Kahverengileri Chan'ın koyu kahvelerine kenetlenmişti resmen. "O bana zarar vermez."
Chan duyduğu şeyle hafifçe gülümserken diğerleri onun bu sözlerinin üstüne bir şey demeden çıkmışlardı odadan. Odadan en son çıkan Seungmin çıkmadan önce iki parmağını önce kendi gözlerine sonra Chan'a doğrultmuş, baş parmağını boynuna götürüp kesiyormuş gibi yaptıktan sonra son bir bakış atarak çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
supermassive black hole.(omegaverse)
FanfictionSupermassive Black Hole by Muse "Tekerleklerimin altındaki asfaltı bile eritirken seni mi eritemeyeceğim küçük bebek?" [omegaverse] [chanlix] +18 ! argo-cinsellik ! ! müthiş fazla argo ! ! çok argo ! ARGO -Angst değildir.