15.bölüm: Anahtar

60 13 24
                                    

"Niye güldün?" Dedim Barış'a. Merak ediyordum. Neden gülmüştü?

"Sen neden bana 'sevgilim' dedin?"

"Soruya soru ile karşılık verme!" Soruya soru ile karşılık vererek işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu. Ama yok öyle dünya!
"Hem ne deseydim? Tablo arıyoruz, gizli numaradan gelen bir tablo deseydim de polislerde bizden iyice süphelenseydiler dimi!"

"Tamam Aleska. Çok bağırıyorsun."

Önüme dönerek tabloyu aramaya devam ettim. Yürümedim sadece kısa bir göz attım. Koridorun ikiye ayrıldığını görünce Barış'a döndüm.

"Sen soldan git bende sağdan." Dedim.

"Birlikte gidecez Aleska." Fazla gıcık konuşuyor. Hoşlanmıyorum artık senden çocuk!

Gözlerimi devirerek cevap verdim.
"Barış sadece iki dakika yanlız bırak beni. Sen şu tarafa git ben bu tarafa.
Ne bu ısrar anlamıyorum. İstemiyorum işte senle gitmek." Sakince söylemiştim. Ama evet ağır konuşmuştum.

Barış bir şey demeden sola doğru yürüdü. O gidince bende sağa doğru döndüm. Labirent gibi koridor mu olur Allah aşkına. Ama kaybolmak yok!

Bir iki dakika falan koridoru takip ettim. Koridorun sonu Barış'la ayrıldığımız yerin 10-15 adım önüne açılıyordu. Öğlen olduğu için polisler tek tük karşımıza çıkıyordu.

Bana yakınlaşan bir beden hissettiğimde çaktırmadan omuz üstü arkama baktım. Siyah giyinimli bir adam vardı bana doğru yürüyordu. Ve başı öne eğik bir şekildeydi, şapkası vardı.
Ellerinde de siyah eldiven.

Yok be dedim içimden. Bu adam bana geliyor olamaz. Barış'ın girdiği koridora doğru yürümeye başladım.
Ben hızlandıkça adamın yürümesi de hızlanıyordu. En son adamın elinde gördüğüm şeyle kanım donmuştu resmen.

Bıçak...

Bıçak vardı adamın elinde.

Korkuyla Barış'ı aradım.

Çalıyor...

Çalıyor...

"Alo?"

"Biri beni takip ediyor."
"Barış? Elinde bıçak var."
"Korkuyorum." Ağlıyordum. Bedenim titriyordu. Ayaklarımı zar zor hareket ettiriyordum.

"Nerdesin!"

"Ana koridora çıktım merdivenlere doğru dümdüz yürüyorum." Elim titrediği için telefonu sıkıca tutmaya çalışıyordum.

Arkama baktığımda siyah giyinimli adamı görmeyi beklerken Barış'ın koşarak bana doğru geldiği gördüm.

Rahat bir nefes alarak koridorun köşesine attım kendimi. Ayaklarım o kadar titriyordu ki beni taşımıyorlardı resmen.

Ağlayarak duvara yasladığım kafamı Barış'a çevirdim.

"Aleska! İyi misin?"

Sadece kafamı salladım.
"Nereye gitti o adam?"Dedim. Ağlamam yüzünden sesim de titriyordu.

"Ben geldiğimde kimse yoktu."
Yanıma oturdu.

"Barış kalbim çok hızlı atıyor! Nefesimi kontrol edemiyorum." Şimdi daha çok korkuyordum. Ya bir şey olursa.

"Ayağa kalk. Yavaş yavaş yürüyerek derin nefes al." Dediğini yaparak ayağa kalktım benim kalkmamla oda kalktı. Bir elini belime koydu. Diğer eliyle de elimi tutarak yürümeme yardım etti.

"Burnundan al, ağzından ver." Derin derin nefesler alıyordum. Ve gerçekten işe yarıyordu. Kalbimin atışı normal düzeye gelimişti bile.

"Barış özür dilerim." Ben ona, onu yanımda istemediğimi söylemiştim. Ama şimdi ise koşarak gelmişti.
"Kırıcı olduğumun farkındayım. Sen emir verir gibi konuşunca bende kızdım işte."

"Biliyorum Aleska 'özgürlüğünün kısıtlanmasından nefret edersin' yapın bu. Neyse şimdi bunları boşver. Sen adamın nasıl biri olduğunu gördün mü."

"Görmedim yüzü eğikti şapkası vardı. Sadece iri yarı bişeydi." Ne istiyordu ki acaba benden. Ya da ben kafamda mı kuruyordum. Ama bıçak vardı.
Gerçekten kafam çok karşık.

Ne zamandır gizli numaradan aldığım mesajlar. Otelde birinin kaçırılması ya da bir cinayet. Bizim suçlanmamız. Ve şimdi birinin beni takip etmesi.

Gizli numaranın dediklerini hiç sorgulamadan yapmamız ne kadar doğru ki? Ya kötü bir amacı varsa.

Telefonum çalmaya başlayınca cebimden çıkarıp ekrana baktım.

Gece arıyordu.

"Alo."

"Aleska! Bulduk! Tabloyu bulduk. 8.katta ana koridorun 3.solu. Oraya gelin."

"Tamam geliyoruz."

Aramayı sonlandırarak Barışa baktım.
"Bulmuşlar tabloyu. 8.kattalarmış."

Elimi tutarak hızlıca yürümeye başladı. Ben elimi tutmasına şaşırırken o halinden memnun gibi ilerliyordu.

"Barış. Birinin beni takip ettiğini söyleyecek miyiz?" Arkama baka baka yürüyordum. Ya yine gelirse o adam diye.

"Evet söyleyeceğiz. Onlarda dikkatli olmalılar."

"Tamam."

Birden durdu ve bana döndü.
O an hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Bana sarıldı.

Sarılmasına karşılık verdim. Çünkü bu beni güvende hissettiriyordu.

Benden ayrılınca 'neydi bu şimdi?' gibi bakıyordum.

"Hep senin yanında olduğumu bil diye. Korkma diye."

Telefonuma bildirim gelince telefonu kaydı bakışlarım.

Barış'la benim sarıldığım fotoğraf. Şimdi çekilmişti bu fotoğraf.

Gizli numara: fotoğraf*

Siz: Senden korkmalı mıyım?¿

Gizli numara: HAYIR

Siz: Peki

Barış'a mesajları gösterdim.
Gülse mi kızsa bilemez bir yüz ifadesiyle baktı bana.

"Yani 'HAYIR' deyince inandın dimi Aleska."

"Evet?"
-----------------

Tablonun önünde durmuş bakıyorduk. Neden bu tabloyu bize atmıştı gizli numara?

"Acaba gözün üstüne basınca gizli bir kapı mı açılacak?" Emir dediğini yaparak gözün üstüne basmaya çalışıyordu.

"Saçmalama Emir." Dedim elini gözün üstünden indirerek.

"Tabloyu yerinden çıkartsak?" Diye sordu Kaan. Buğra tablonun iki kenarından tutarak duvardan çıkarmaya çalıştı.

Tabloyu salladığı gibi yere birşey düştü.

Anahtar. Anahtar düşmüştü. Ama böyle eski bir anahtar.

"Ne yapacağız ki bu anahtarla?" Diye sordu Gece.

"Polisler geliyor." Diye fısıldadı Barış.

Buğra anahtarı hemen cebine attı ve tabloyu astı.

🍕🍕

Bölüm kısa oldu.
Kısa olmasının sebebi ise sürekli bölüm atmaya karar verdim.

Sezon finali yapıcam dedikten sonra ben...

Eee nasılsınız?¿

Bölüm nasıl?

Bıçaklı adam hakkında düşünceleriniz neler?

Peki gizli numara?

İkizim  x4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin