"Aşk. Görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşünmeyi...
Ve aşk öyle haindir ki; nerede imkansız varsa gider onu sever" demiş Özdemir Asaf.
•
•
•
Bağlanmak böyle bir şey mi? Özlemek mi? Dokunmak mı? İmkansız mı? 4 gündür eve uğradığı yoktu. Ona yazmak bile içimden gelmiyordu çünkü bakmayacağına adım kadar emindim.4 Günde sadece iki kelime konuşmuştuk. O da eve gelmeyeceğini söylediği konuşmaydı. Sebepsiz yere benden uzak durması beni fena derecede acıtıyordu. Beni değil. Kalbimi.
Bu 4 günde her konuda düşünmüştüm. Onu seviyormuyum? Yoksa hoşlanıyormuyum? Bilmiyordum. Bir kaç saat önce Enverin konuşması kafamda yer edinerek depresyaya girmeme neden olmuştu. Peki neden? Sebep?
"Aşıksın ona. Seyran bak bu adam senin kocan ve senin ona karşı bir şeyler hissetmen gayet normal bir durum. Etkilene bilirsin ki Ferit şerefsizininde etkilemeyeceği kadın yok.
Özlem en kötü duygudur kuşum. Düşünsene o senin bir nefes kadar yakınında ama bir kalp kadarda uzağında. Ve sen bunu acı içinde söylüyorsun. Daha 4 gündür bu adamı görmedin böylesin, gör bu adamı aylar hatta yıllarca görmezsen ölürsün kızım.
Seviyorsun kızım onu. Bakışlarından anladım ben. Ondan bahsederken çerçevedeki fotoğrafa dalıp dalıp duruyordun. Feridenin sevgilisi var dedim. Ferit sanıp gözlerin doldu. Sence bu normal mi?"
Bir kaç saat önce yaptığımız konuşma kafamda yankılanıp duruyordu. Böyle bir şey olmazsa ben inkar edip Enveri kapı dışarı ederdim ama konunun saçmalığı benim inkar etmememdi. Allah kahretsin onu görünce ben zaten kendimi kaybediyordum ve bu konuşma benim onu daha fazla düşünüp ona karşı daha fazla özlem duymama neden oluyordu.
Avuçlarım arasında olan fotoğrafa dalıp durmaktan başka neden bir şey yapamıyordum ki? Kırgınmıydım?
Evet.
Kızgınmıydım?
Belki.
Onu seviyormuydum?
Bilmiyorum.
Ben hiç bir şey bilmiyordum ve bu benim daha fazla ağlamama neden oluyordu. "Allah kahretsin seni Seyran. İçine düştüğün duruma tüküreyim senin."
Yazar:
Yattığı yataktan doğrularak salona doğru yürüdü Seyran. Salona varınca koltuğa oturup televizyonu açtı.
Dakikalar sonra çalan telefonuyla masadaki telefonu alıp kim olduğuna bakmadan açtı. "Yenge yetiş." diyen bir adet Cemal belirdi telefonda.
"Cemal abi?"
"Acil buraya gelmen gerek. Seninki içmiş ayakta kalamıyor 'eve götürelim seni' diyoruz 'hayır karım gelmezse ben şuradan şuraya gitmem' diyor. Gel al bu deliyi yoksa birazdan burayı gazeteciler falan basacak."
"Siz derken? Kaç kişisiniz?"
"Kuşum bende varım. Kocan olacak meymenetsizi almazsan rezil olacak. Gazetelerde çocuklarınızın değil kocanın boy boy fotoğrafları olacak." hızla koltuktan kalkarken neredeyse düşüyordu.
"Tamam siz şey yapın. Konum atın ben geliyorum."
"Konuma gerek yok yenge. Aşağıda siyah araba seni bekliyor bin gel."
"Tamam geliyorum." daireden çıkarken aşağı kata inip binadan ayrıldı Seyran.
Karşısında siyah araba ve yanında Feritin adamlarından birinin beklediğini görüp hızla o tarafa doğru koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NÂRİN - Delicado | Yalı Çapkını
RomanceEvlendiği gece kocasını kazada kaybeden Seyran Şanlı, töre gereği evin büyük oğluyla evlenmek zorunda kalmış 19 yaşında genç bir kızdır. Babasının düşünmeden cehennemin ortasına attığı genç kız bu cehennemden kurtula bilecek mi? Yoksa kayınbiraderin...