~3 gün sonra~
'Elenor'
Adımı duyuyordum ama hiç bir şey göremiyordum. Karanlık bir odadaydım sanki.
'Elenor'
Sesin geldiği tarafa doğru gittim. El yordamıyla bir ışık düğmesi arıyordum. Düğme yerine kapının kulpunu buldum. Aşağıya doğru eğdim ve dışarı çıktım.
Yeniden saraydaydım. Bu nasıl olabilirdiki? Arkamı döndüm ama çıktığım kapıyı bulamadım. Sadece duvar vardı.
'Elenor'
Bu sefer kimin seslendiğini anladım bu Anna idi. Aşağı kattan bana sesleniyordu. Koşar adımlarla merdivenlerden aşağı indim.
Ana salona doğru gittim. Kapı kapalıydı. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Görmeyi beklediğim şey kesinlikle bu değildi.
Babam ve annem yerde kanlar içinde yatıyordu. Kardeşim ortalıklarda görünmüyordu. Anna ise tam karşımdaki kanepede oturuyordu. Anna'nın da her yeri kanla kaplıydı. Beyaz olan mobilyalara kırmızı lekeler bulaşmıştı.
'A-anna?'
Anna yere bakan gözlerini bana çevirdi. 'Eserine de bir bak beğendin mi?'
'A-anlamıyorum n-ne demek i-istiyosun?'
Anna bir anda kahkahalar atmaya başladı. Burada neler oluyordu?
'Ne demek mi istiyorum? Her şey senin suçun diyorum. Jack ile kaçtığın için oldu' dedi kahkahalarının arasında.
'He-helena nerede?'
'Ahh Helena. Tatlı küçük kardeşin. Jack'ten kaçtığın için burayı darmaduman etti. Hepimizi öldürdü ve Helena'yı alıp gitti' dedikten sonra ayağa kalktı ve benim yanıma geldi.
'Canım benim neden ağlıyorsun? Yoksa daha farklı şeyler mi olmasını isterdin?'
Ağladığımı Anna söyleyince fark etmiştim. Bunların hepsi gerçekten de benim suçumdu. Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyordum.
'Merak etme tatlım. Senin sonunda benim gibi olacak' demesiyle arkasında tuttuğu bıçağı aldı ve tam kalbime sapladı.
**
Hızla gözlerimi açtım ve aynı hızla yattığım yerden doğruldum. Çok kötü bir rüya görmüştüm. Kalbim durmadan atıyordu. Göğsüme saplanan bıçak çok gerçekçiydi.Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Ailemden uzun bir süredir haber almamıştım. Anna'dan da öyle. Haber aldığım tek vakit Pixis ile konuştuğumuzdaydı. Anna'ya nerede olduğumu söylemek istemiştim ama Pixis bunu engellemişti. En azından Anna'ya iyi olduğumu söylemişti. Bir süre sonra sakinleşince ayağa kalktım ve üzerimi değiştirtim.
Odadan çıkmak için kapıya yönelmiştim. Çıkmadan önce saate baktım. Gece 3'e geliyordu. Saate baktıktan sonra odadan dışarı çıktım.
Merdivenlerden aşağı yöneldim ve hastanenin bahçesine çıktım. Hâlâ hastanede kalıyorduk. Thomas Levi'ın taburcu olmasına izin vermemişti. Bende Levi'ı yalnız bırakmak istemediğim için Thomas'ın bahsettiği odalardan birinde kalmıştım.
Bahçeye çıkınca çimenlerin üzerinde duran banka oturdum. Kafamı gökyüzüne çevirdim. Bugün de çok güzel görünüyordu.
Ne kadardır gökyüzünün güzelliğine kapılmıştım bilmiyorum ama omuzlarıma bırakılan ceket kendime gelmemi sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşcı / AOT
Fanfic-Erişim engellerine inat devam ediyoruz- "Bize bunu daha önce anlatmalıydın" "Özür dilerim b-ben ya-" "Hayatını, hayatımızı nasıl bir tehlikeye attığının farkında mısın?!""Bize güvenmedin" "H-hayır sa-sadece.." "SADECE NE" *** Aotxreader kitabıdır.