Ova kaşlarını mümkünmüşcesine biraz daha çattı. "Sen ciddi misin?" diye sordu. Fönlü kahkülleri geniş alnını süslerken yüz çizgileri dehşetle kıvrılıvermişti.
"Evet, Moskova'ya taşınmayı düşünüyoruz." dedi Angel. Böyle bir tepki vermesini beklememiş ve ne diyeceğini bilememişti. Eli ayağına dolanmıştı. Ova ellerini iki yana açtı. "Burası ne olacak?" Angel mahçup hissediyordu. "Biliyorum iş hakkında sana danışmalıydım." Ova sinirle soludu. "İş mi, sen gidince ofis kalacak mı sanıyorsun?"
"Ova."
"Tek başına kararlar veremezsin Angel! Biz ortağız. Sadece sen patronmuş gibi davranıyorsun." Ona sırtını döndü. "Bu çok kırıcı!"
Angel başını iki yana çevirdi. "Ova, öyle değil." dedi niyetinin bu olmadığını belli eden bir ifadeyle. Ova geniş salonun içinde volta atarken ellerini havada ileri-geri çeviriyordu. "Her ay, ilk iki hafta rahatsızlığın yüzünden işi online yürütüyoruz zaten. Şimdi ise taşınmaktan bahsediyorsun!"
Angel kolundan tutup, "Ova sakin ol, bak hamilesin. Gel otur öyle konuşalım." diyerek onu koltuğa oturttu. "İyiyim ben." dedi Ova elleriyle kahve-kızıl saçlarını karıştırarak. "Bunu yaptığına inanamıyorum." Gönül koyması Angel'i üzmüştü.
"Ova." dedi Angel eliyle yanağını şefkatle severken. Ova ona sarılıverdi. "Özür dilerim. Hepsi Frank'in suçu. Ailesi ne beni ne de bebeği kabul etmedi." Hıçkırarak ağlamaya başladığında Angel sırtını yavaşça sıvazlıyordu. "Üzgünüm öyle çıkışmak istemedim. Sadece sende git istemiyorum." Angel iç çekti. "Hiçbir şey değişmeyecek. Online nasıl yürütüyorsak öyle olacak, tamam mı?" Hırıltılı bir nefes verdi. "Hem şimdi gitmiyorum ki."
"Biliyorum." dedi Ova. Ardından ondan yavaşça ayrıldı. Gözlerinde hülyalı ve saydam bir acı vardı. "Ben bebeği aldıracağım, Angel."
"Ova."
"Frank onların yanında ağzını açamadı." Hıçkırdı. "Halbuki güle oynaya gitmiştik."
Angel'in yeşil gözleri doldu. Elini elinin üstüne kattı. "Yine de bebeğinden vazgeçme." Ova avuçlarını düz karnına koydu. "İyi bir anne olamam zaten." Küçük dudakları ve oval çenesi titriyordu. "Ablamın iki çocuğuna zor teyzelik yapıyorum, biliyorsun."
"Ondan vazgeçme, Ova."
Ova elini karnından çekti. Yüzünü büsbütün ıslatan yaşları elinin tersiyle siliverdi. "Frank benim için bitti." Derin bir nefes aldı. Ciğerleri dinginleşti. "Ona ait her şeyi hayatımdan söküp atacağım."
"O senin bebeğin." dedi Angel sesinde kırık bir acı vardı. Ova, "Artık umrumda değil. Zaten alkolü ve sigarayı bırakamam." diye söylenirken Angel'in üzgün yüzüne baktı. "Israr etme pamuğum, klinikten kürtaj için randevu aldım bile." Hıçkırdı. "Sadece yanımda ol."
Angel kaşlarını çatarak ayağa kalktı. Sol ayak bileğindeki ağrı, burukluk geçtiği için artık rahat hareket edebiliyordu. "Buna tek başına karar veremezsin Ova. Biliyorum canın yanıyor ama Frank'e söylemelisin." Eğilerek ellerinden tuttu. "Haberi olmalı, tamam mı?" diye sordu. "Tamam." dedi Ova. "Ama beni kandırmaya çalışacak."
"Öyle deme."
Öğleden sonra Ova, Frank'le buluşmaya gitmiş Angel ise keyifsizce dosyaları derlemeye girişmişti. "Sevgilim!" diyerek ellerini omuzlarına saran Pavel'le kendine gelir gibi oldu. Tekerlekli sandalyeyle ona dönerken Pavel yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Ağladın mı sen?" diye ilgiyle sordu.
"Ova." dedi Angel tatsız bir sesle. "Sanırım bebeğini aldıracak." Kollarını boynuna doladığında Pavel sırtının üstündeki sarı saçlarını sevip saydı. "Onun kararı güzelim. Biliyorum ani bir durum ama-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
Ficção Geral"Kiminle evli olduğunu biliyor musun, küçük tilki?" Angel alayla güldü. "Bir dahiyle." dediğinde hattın ucundaki adam histerik bir gülümsemeyle mırıldandı. "Ben." dedi donuk bir sesle. "Şeytan demeyi tercih ederdim." Angel 4 senedir bir peri masalın...