karşımdaki kız elini uzattı ve kendini tanıttı ben ise hiçbir şekilde kıpırdıyamıyor,tepki veremiyordum eli bir süre havada kaldı sonra hoca derse başladığında kız önüne döndü ve dersi dinlemeye başladı ben ise hemen sıraya kafamı gömüp anlam veremediğim şekilde hızlı atan kalbimin sakinleşmesini bekliyordum ama ilk an ki kadar hızlı atmaya devam ediyordu
neden bu kadar hızlı atıyor diye geçirdim içimden sanki yeniden hayat bulmuş gibi sanki ilk defa atıyormuş gibi atıyordu kalbim
40 dakikanın sonunda ders bitmişti dönüp elini havada bıraktığım için özür mü dilesem sınıftakiler en az 2 yıldır konuştuğumu duymadı o yüzden biraz gerildim ama cesaretimi topladım ve tam konuşacakken sınıftaki kızlar ve erkekler hemen etrafına dolanmıştı onunla konuşmaya çalışıyorlardı aralarında kaybolmuş gitmiştim
herkes bir süre sonra dağılmıştı sadece eski arkadaş grubum kalmıştı onunla konuşmaya devam ediyorlardı
"nasıl bir aileden geliyorsun?"
gerçekten tek dertleri buydu dimi ailem öldükten sonra konuşmadılar benimle aileleri düzgün aileden gelen insanlarla arkadaş olmalarını söylüyorlardı ama ilk sorduğun soruda bu olmamalıydı
"iyi ve zengin bir aile" diye yanıtladı freen
"kantine inelim mi bir şeyler içeriz?"
"zil çalmak üzere bir daha ki tenefüstte gidelim"
"tamam bir dahakine bizimlesin o zaman"
"anlaştık" dedi ve kızlar kendi sıralarına gitti
freen de telefonu ile ilgilenmeye başladı bir kaç dakika sonra da hoca içeriye girdi ve derse başladı freenin yüzünde bir şeyden rahatsızmış gibi bir ifade vardı ama nedenini anlayamamıştım yüzüne dik dik de bakmak istemiyordum o yüzden dersi dinlemeye karar verdim
teneffüs zili çaldı ve kızlar direkt bizim sıranın önünde belirdi freen ile birlikte gittiler arkalarından gitmek istedim ne konuşacaklarını merak ediyordum onlar biraz ilerledikten sonra bende kalktım ve arkalarından gittim bir kahve aldım ve hemen arkalarındaki masaya oturdum
"freen o kızın yanına oturmak istediğine emin misin?"
"gerçekten benim yanımdaki sıra boş oraya gelebilirsin"
o sıra önceden benimdi diye geçirdim içimden
"neden onun yanına oturmayayım ki?"
"o kimse ile konuşmuyor en son 2 yıl önce duydum sesini,hiçbir mimik kıpırdamıyor yüzünde ölü gibi geziniyor etrafta sence de korkutucu değil mi?"
duyduklarım zaten alışkın olduğum şeylerdi ama bunların nedense freene söylenmesini istemedim beni böyle bilmesini istemedim
"hem ailen de böyle birinin yanına oturmanı istemez"
"haklısınız sanırım" dedi freen
kalbime bir ağrı girmişti o an bu his de neydi bilmiyorum ama canım yanmıştı
"hem sigara kokuyordu hiç sevmem"
neden rahatsızmış gibi bir yüz takındığını anlamıştım şimdi
"o zaman benim yanıma otur bir daha ki derste"
"tamam olur"
yerimden kalktım ve sırama doğru yola koyuldum uzun zaman sonra biri yanıma oturmuştu çok uzun sürmedi ama benim için bu süre bile yeterliydi hem önümde durursa onu daha rahat görebilirdim derken sınıfa girdiler ve freen gelip eşyalarını topladı ve öne geçti bunu yapacağını biliyordum ama yine de canım yanmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
higabana (freenbecky)
Fiksi Penggemarseni gördüğümde ilk defa kalbimin attığını hissettim ve söz veriyorum kalbim son kez attığında da içinde sadece sen ve sana olan sevgim olacak.