-Bölüm 1-

67 6 1
                                    

Alarmın kahredici sesiyle yeni bir güne mutlu uyanmaya çalıştım. Ama bir insan sabahın köründe nasıl mutlu olabilir ki? Yorganıma iyice sarılıp 5 dakika daha uyuma hayalleri kurarken, annem kapıyı kırarcasına açarak, hayallerimi yıkıp geçti.

"Rüya, yavrucuğum. Alarmın çalalı yarım saat oldu sen hala yataktasın. Hemen o yataktan kalk, formalarını giy sonra tıpış tıpış okula." Bla bla bla. 10 senedir aynı sahne süregeliyordu.

"Ne yarım saati anneciğim ya? Hem saat daha 7.35 falan. Yani ne bu acele?"

"Sus kız. Anneyle 'ya'lı falan konuşulmaz. Taş olursun taş. Ah ah yeni nesilde hiç terbiye yok canım. Her neyse bugün güne gideceğim evi toparlayacağım. Hadi lafa tutma beni."

"Anneciğim madem güne sen gidiyorsun, bizim evi toparlamandaki amaç ?"

"Rüya, kızım ben sana hiçbir şey öğretememişim. Ev de kalacaksin diyeyim ben sana. Can da almaz seni, bu gidişle.Açık kapı misafir gelir. Toparlamak lazım evi."

Rutin sabah nutuğunu atıp aşağıya indi.

Annem. Hiç vazgeçmeyecek bu huyundan sanırım. Her tarafı iyice toparlar, temizler. Misafir gelir diye resmen tetikte kadın yav.

"Rüya, formalarını giydiysen hemen aşağı. Kahvaltı hazır."

" Tamam, anne." Annemi cevaplayıp hemencecik formalarımı giydim. Gönül isterdi ki film ve kitaplardaki gibi her sabah duş alıp öyle çıkayım. Ama hava buz kesiyordu ve kıçımı seviyordum. Üşümesini hiç istemezdim.

Saçlarımı şöyle bir tarayıp salık bıraktım. Uzun zamandır açık bırakmıyordum. Can seviyor diye her gün örüyordum. Tokamı da bileğime takıp, Can'ın doğum günümde aldığı parfümü sıktım.

Can, sevgilim.Daha doğrusu yakında bitecek bir ilişkinin yıkık tarafı olacak değerlim. İçimde artık bir şeyler onu istemiyordu. Günde güne vazgeçişteydim. Bir şeyler ağır geliyordu artık. Belki ileride zor olacaktı, hatta pişman olacaktım belki ama daha fazla yürütemezdim.

Bu düşüncelerden sıyrılıp aşağı indim. Annemin döktürdüğü kahvaltı masasına oturdum. Birkaç bir şey atıştırdıktan sonra anneme öpücüğümü verip kapının önüne geçtim. Ayakkabılıktan converselerimi alıp, giyindim.

Anahtarlarımı da alıp dışarı çıkıp, durağa doğru yürümeye başladım. Biraz ileride Can'la karşılaştım. Bekliyordu,her gün olduğu gibi. Keşke bende biraz onun gibi sevebilseydim diye düşündüm. Yanına gidip o çok sevdiğim favorilerini doya doya öptüm. Sanki son kez öpercesine. O da bana sıkıca sarıldı. Birbirimizden ayrıldıktan sonra ilk fark ettiği saçım olmuştu.

"Hayırdır bir tanem örmemişsin saçını bugün?"

"Vaktim olmadı, bende salık bıraktım."

"Tamam. Okulda örerim ben." Dedi. Saçlarımı karıştırıp beraber durağa yürüdük.

Durağa geldiğimizde otobüsün oraya yaklaştığını gördük. Koşarak bindiğimizden nefes nefese kalmıştık. Akbilimizi basıp arka tarafa doğru ilerledik. Belki de Can'la bu kadar samimi olarak son otobüse binişimiz diye geçirdim içimden.

"Rüya'm senin canın bir şeye mi sıkkın?" diye sordu.

"Yok, bir şeyim Can. Biraz uykusuzum." Dedim, en iyi ses tonumla.

"Okulda yatarsın dizlerime, parmak uçlarınla oynar uyuturum seni."

Utandım. Yine kıpkırmızı olmuştum kesin. Yanımızdaki teyzede kıkırdıyordu zaten.

YAĞMURDA DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin