𝗰𝗵𝗮𝗽𝘁𝗲𝗿 𝗼𝗻𝗲,,, relationships.
sallanan sandalyede bir ileri bir geri gidip kitaplıktan çaldığı birkaç kitabı özensizce karıştıran arkadaşına bakarak derin bir nefes verdi. "işler nasıl?"
"yılın bu zamanları daha iyi olması gerekiyordu fakat değil, kötü değil tabii ama geçen yıllara kıyasla biraz daha az. sizin nasıl?" layla kitaptan başını kaldırıp köşeye bırakırken söylemişti bu sözleri, ikisi aslında yakındı fakat uzun bir süredir oturup konuşmamışlardı, bugün konuşuyor olmaları bile tesadüften ibaretti zaten.
"işlerin nasıl olduğuna dair hiçbir fikrim yok, seungmin aşırı garip zaten şu sıralar. evlenecekmiş gibi bir hali var sanki."
layla, rare'in sözü karşısında gözlerini kocaman açarak kıza baktı "sevgilisi mi var?"
"bilmiyorum, bana bir şey söylemedi... sorsam mı?" layla bilmem dercesine bir kafa hareketi yapıp ayağa kalktı "ben evime gidiyorum, artık pek yakın değiliz gibime geldi kusura bakma."
rare elindeki bardağı bırakıp ayaklandı "sen bilirsin, yürüyerek gideceksen geçireyim." layla başını salladığında rare'de telefonunu alıp layla'nın peşine takıldı. tekrar yakın olmayı isterdi fakat pek mümkün görünmüyordu ve muhtemelen uğraşmayacaktı da.
ikili kısa bir süre yürüdükten sonra yol ayrımına gelmişlerdi ve rare tekneye gideceğini söyleyerek ayrıldı. uzun bir yürüyüşün ardından ise iskeleye varmıştı ve, pekala bunu görmeyi beklemiyordu.
"bu saatte dönmek işe yarıyor mu?" rare'in sorusu ile tayfadan birkaç kişi ona dönmüş fakat cevap vermemişlerdi, sonuçta hepsi muhattabının hyunjin olduğunu biliyordu. hyunjin ayarladığı kasayı bitirdikten sonra elindeki eldivenleri çıkartıp tekneden atladı. "kalanları halledin, blair sabah benden önce burada ol anahtarlar sende olacak."
hyunjin birkaç adımdan sonra rare'in yanına vardığında yüzüne alaylı bir gülümseme takıp kızı süzdü "verimli olmasaydı bu saatte dönüyor olmazdık."
"bu saatte ne topluyorsunuz ki siz? biraz gösteriş gibi sanki hyunjin, ha?" hyunjin bu söz karşısında kıza küçümseyerek bakıp onun teknesine doğru yürümeye başladı "gösteriş yapmayı ne kadar sevsemde haremimi de -haremden kastı tayfasıydı, sırf harem diyebilmek için tayfasına bir erkek eklemiyordu- bir o kadar umursuyorum yani tek işim size hava atmak değil, düzgün biçimde para kazanmaya çalışıyorum. bence kendini fazla önemsiyorsun."
rare hyunjin'in sözüne karşılık tepkisiz kalmıştı sonuç olarak hyunjin fazlasıyla haklıydı. hyunjin birkaç büyük adımdan sonra seungmin'in teknesine vardığında blair'in sesi iskelede yankılandı. "yarın şehre ineceğiz ahmak! bütün gün bunu konuşıp iki kasadan sonra başına unutkanlık mı geçiyor senin, milletin teknesini bırak da buraya gel yarın seninle gelmemi istiyorsan ben gidiyorum daha fazla iş yapmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꩜ 𝗙𝗜𝗦𝗛𝗜𝗡𝗚 𝗧𝗢𝗪𝗡 𝗔𝗡𝗗 𝗥𝗘𝗗 𝗪𝗜𝗡𝗘𝗦,, participation.
Randombalıkçı kasabası ve kasaba sakinleri // balıkçı hasan.