Taylan sonunda Dora'yla birlikte Direniş'e katılmaya karar vermişti. Çok riskli olduğunu düşünse de şansını deneyecekti. Belki de sessizce adresteki yere gidebilir önden oradaki insanları izleyebilirlerdi. Böylece güvenip güvenmemek arasında bir seçim yapabilir ona göre bir yol haritası çizebilirlerdi. Bu plan Taylan'ın aklına yatmıştı. Şimdi tek bir sıkıntıları vardı o da adresteki yere gitmekti. Taylan kağıttaki adresi iyice inceledi. Akıntı mağaralarıydı burası.
"Ben çocukken bu mağaralara gitmiştim ama yerini şu an tam hatırlamıyorum."
Taylan'ın düşünceli çıkan sesine karşılık Dora cevap vermekte gecikmedi.
"Ben de daha önce gitmiştim. Hayal meyal hatırlıyorum. Bence biraz ilerledikçe yolu tanıyabiliriz."
Dora'nın önerisine Taylan pek sıcak bakmıyordu.
"Yolu tam bilmemiz gerekiyor. Dışarısı çok tehlikeli boş boş gezip mağaraları arayacak zamanımız olmayacak."
Dora, Taylan'a hak vermişti.
"Peki ne öneriyorsun?"
"Bilmiyorum."
Taylan'ın bu sorunla ilgili herhangi bir çözümü yoktu. Akıntı mağaralarının buraya çok uzak olduğunu düşünmüyordu. Ama önemli olan doğru yoldan gidebilmekti. Eğer yanlış bir yola saparlarsa mağaralara yaklaşmaktan çok uzaklaşırlardı. Bu da süreci uzatır ve hayatlarını tehlikeye sokardı.
Taylan düşüncelere dalmışken bir sessizlik olmuştu. Sessizliği bölen kişiyse Dora oldu.
"Bence yan taraftaki markete bakıp yolculuk için hazırlık yapalım. Yanımıza yiyecek, su ve varsa kıyafet alırız. Hatta üstümüzü değiştirsek güzel olur. Belki orada yönümüzü bulmak için işe yarar bir şeyler de buluruz."
Dora'nın önerisine Taylan hafifçe başını salladı. Marketi araştırmak ve yolculuk için hazırlık yapmak iyi bir fikirdi. Dora'nın da dediği gibi belki yönlerini bulmak için yararlı bir şeyler de çıkardı.
"Tamam o zaman, hadi kalkalım. Ama önce dışarısı güvenli mi bir emin olalım."
Taylan ayağa kalkarak kapıya doğru gitti. Önce kulağını kapıya dayayıp dışarıyı dinlemeye başladı. Bu esnada Dora gıkını çıkarmıyor sessizce Taylan'ın hareketlerini takip ediyordu. Taylan dışarıdan bir ses gelmeyince önce masayı kapının arkasından çekti ardından kapıyı yavaşça araladı. Taylan kapıyı açarken Dora nefesini tutmuş dışarıda bir yaratık olmaması için içinden Tanrılara dua ediyordu. Taylan küçük yarıktan dışarıyı izleyince herhangi bir yaratık göremedi. Yakınlarda olduklarına dair bir ses de yoktu. Ama hava çoktan kararmaya başlamıştı. Bu koşullarda dışarıya çıkmaları çok tehlikeli olurdu bu yüzden kapıyı kapatıp Dora'ya döndü.
"Hava kararıyor planımızı ertelememiz lazım."
Taylan bunları söylerken bir yandan da masayı eski yerine yani kapının arkasına çekiyordu.
Dora duyduklarının üstüne uzun bir of çekti. Odanın içinde pencere olmadığı ve saatleri de bulunmadığı için zaman kavramını yitirmişlerdi bu yüzden havanın karardığını fark etmemişlerdi.
"Sabaha kadar beklememiz gerek. Üstelik saatimiz yok bu yüzden arada bir kapıyı açarak güneş doğdu mu kontrol etmeliyiz. Gündüzün ilk ışıklarında hazırlanıp yola çıkmalıyız. Tabii sabaha sağ çıkarsak."
Dora'nın karamsar sözleriyle Taylan yüzünü ona döndü.
"İçimden bir his sağ çıkacağımızı söylüyor."
Dora bu sözlerle alay etmek istese de sadece "Umarım." demekle yetindi. Taylan şu an iyimser davranıyordu ama başlarına ne geleceği hiç belli olmazdı. Dora bu yüzden biraz endişeliydi. Kanalizasyonda gördüğü manzara onu çok kötü etkilemişti. Ama bu ilk değildi. Ailesini, yakınlarını, dostlarını kaybetmişti. Bu bir ayda çok kişinin ölümünü izlemişti. Böyle olaylara daha uzun süre tanık olacağını biliyordu. Bu yaratıklar Solemna'yı terk edene kadar bu manzaralara daha çok şahit olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMETİN KÜLLERİ
FantasyKorkunç bir pus ve insanı içten içe çürüten kirli bir kasvet diyarın el değmemiş yerlerini bile sararken Solemna için tam bir kıyamet günüydü. Binlerce kana susamış yaratık Solemna topraklarında gezerken insanlık için tüm tehlike çanları çalıyordu...