|
Kıvırcık saçlı genç çocuk, uzatmalara giden maçın son düdüğü çalar çalmaz topa gelişigüzel vurdu ve etrafında toplaşan takım arkadaşlarına kollarını açtı.
Tribünlerdeki coşkulu kalabalığın tezahüratları, sahada kendi bağırışlarına karışıp dört bir yanı sarıyordu. Havadaki atmosfer öylesine başkaydı ki kendi kendine gülümsemeden edemedi.
"Helal olsun Ferdi, kardeşim benim."
İsmail'in sözlerine karşılık gülümsemesi, kadife sesinin eşlik ettiği kıkırtılara dönüştü. Formasındaki aşık olduğu armayı öperken arkadaşlarının kolları omzuna dolanıyor ve kendini git gide etrafı sarılırken buluyordu.Derbi ilk yarı berabere biterken ikinci yarıda Ferdi'nin attığı gol ile öne geçmişlerdi. Ve golü attığı an, zaman kavramı yok olmuş gibiydi.
Öyle bir andı ki bu, sanki Kadıköy değil tüm İstanbul şahit olmuştu attığı gole. Skor 2-1 olduğu saniyede kendini büyük bir heyecanla sahadaki arkadaşlarına koşarken bulmuştu. Ondan daha da mutlu görünen taraftarda gezinen gözleri ise ışıl ışıl parıldıyordu."Çok mutluyum." dedi maç bitiminde, kendisine mikrofon uzatan muhabire. "Takımım için, ee çok çalışıyoruz."
Hafiften bozulan Türkçesine karşın yanakları kızardı. "Röportajda hata yapıyorum bazen."
Çekingen çıkan sesine uyumlu bir tebessüm dudaklarına yer edindiğinde gözleriyle karşıdan kendine bakan takım arkadaşlarını takip etti."Hepimiz şampiyon olmak istiyoruz." diyerek devam etti. Gözleri, bu kez karşısında bekleşen kalabalık arasından kendine en tanıdık olanı buldu. Onlarca kişi arasında, yüzüne birkaç kamera dönük olduğu halde bile gözünü alamadığı tek insan oydu.
Dusan Tadic.Son günlerde Ferdi'nin uykularına mâl olan, aynı zamanda da uykusuzluklarının tek çaresi olan Sırp adam.
Birkaç haftadır pişmanlık duyduğu hisler içindeydi genç çocuk. Yaşının verdiği toyluk, tecrübesizliği yüzünden çevresine duyduğu güvensizlik durumunu daha da zorlaştırıyordu.
Kalbini ele geçiren, beynine bir parazit gibi yerleşip düşünceleriyle kıvrandıran duygulardı bunlar.
Aynı zamanda korkusu da katılıyordu bu yoğun duygu silsilesine.Öte yandan büyük olanı, onda değişen bir şeylerin olduğunu çoktan fark etmişti. Öyle ki birkaç kez ağzını yoklamış, belki kendisinden çekiniyordur diye konuyu Dzeko'ya bile açmıştı.
Fakat kaptan anında panik yaparak daha Dusan yanından ayrılmadan genç çocuğu çağırarak sorguya çekmişti.
Sonrasında Ferdi'nin esmer adama hesap soruşu, pek şirin olsa da ufak bir pembe yalanla işin içinden sıyrılmıştı.Ancak işin bununla sınırlı kalmadığı kesindi.
Ferdi'yle olan yakınlıkları, her zaman belli bir sınırda kalmıştı.
Genç çocuk hayatında görebileceği en enerjik insanlardan biriydi. Deli dolu çağlarının verdiği heyecan kanını kaynatıyordu. Dudaklarında asılı duran tatlı gülücüklerini kimseden esirgemezdi. O gülerken kısılan gözleri her zaman ışıl ışıldı.
Arada bir kıkırtıları ile süslediği hoş cümleler kurardı. Heyecanlı kişiliği yüzünden yanakları hep hafiften kızarık gezerdi.
Onda hep özendiği genç enerjisi vardı.Dusan ise öyle değildi.
Dusan daha çok onun bu özelliklerine hayran olan taraftaydı.
O konuşurken dinler, kendisini onaylamasını istediğinde koşulsuz yerine getirirdi dileğini.Belki de farklılıkların getirdiği, aşamadıkları o duvarın sonuçlarını bugün görüyordu. Ferdi derdi ne olursa olsun anlatmak istemeyebilirdi. Kendini ona yakın görmüyordu belki.
Fakat son günlerde içine kapanıp eskisine göre daha yorgun görünen bu gencin sorununu merak etmeden duramıyordu. Yardımcı olmak istiyordu ona. İçinde bulunduğu çıkmaz her neyse çözüm bulmak ve itiraf edemese bile Ferdi'nin hayatında bir yeri olsun istiyordu.İkilinin bakışları onlarca kişilik kalabalık arasında birleştiğinde Ferdi'nin kalbi göğüs kafesini sarsmaya başladı. İki tarafta bakışlarını çekmemeye yemin etmiş gibi duruyorken Dusan'ın dudağının kenarı kıvrıldı. Kıvırcık saçlı genç, nefeslerinin ona yetmediğini hissediyordu. Esmerin tek kaşı havalandığında kendine hakim olamadı ve o da gülümsedi.
Şimdiyse dışarıdan bakıldığında çok garip anlaşılacak bir tablo sunuyorlardı etrafa.Ferdi farkındalığın soğuk etkisiyle bakışmalarını bozup önünde duran muhabirlerin son sorularını yanıtladı.
İnsanların fark etmemiş olmasını umuyordu.
Son günlerin fiziksel ve mental yorgunluğu bu galibiyetle biraz olsun azalacakken sosyal medyanın diline düşmeyi hiç istemezdi.Röportajını bitirip takım arkadaşlarının yanına geldiğinde hepsinin yüzünün güldüğünü görmek, kendisinin de heyecanla sırıtmasına neden oldu.
Kızarık yüzü bitkindi, göz altları ise hafiften çukurlaşmıştı.
Fakat gururlu yüz ifadesi hepsine bedeldi."Elma yanak."
Kendini tutamayan esmer adamın sesi ortamı kapladı.Ferdi'nin bakışları şaşkınlıkla büyüdüğünde diğerleri de sessizleşti.
Dusan'ın nereden öğrendiğini unuttuğu sözcükler dudaklarından süzülürken bir an bile tereddüt etmemişti. Aklına ilk geleni söylemişti işte, karşısındaki genç çocuğun içinde kopan fırtınalardan haberi yoktu."Ferdi'cim sen de ona esmer bomba de, tam olsun."
Ferdi, Mert'in sözlerine sadece gülerek başını salladı.Ferdi göğsünde büyüyen anlamsız ağrıyla gözlerini, duygularını alt üst eden esmere dikti.
O gün, kaçıncı olduğunu sayamadığı bir bakışma daha gerçekleşti aralarında.
Niye sürekli kesişiyordu gözleri, kendi gözleriyle?
Sorgulamak istemedi.Öyle ki takım otobüsünde çift kişilik koltuğa yan yana oturduklarında bile üstüne düşünmedi.
Arkadaşları hâlâ coşkuyla bağırışıyor, galibiyetlerini kutluyordu.Ferdi, oturduktan sonra yanına yerleşen bedene göz ucuyla baktı. Yorgunluktan dolayı kendini salmış vücudu, anında alarma geçse de zihni kontrolü elde bırakmış gibiydi.
Kafasını cama yasladığında soğuk zemin, sıcak teninde hoş bir his bıraktı."Tebrik ederim."
Dusan aralarındaki sessizliği bozduğunda genç çocuk kafasını kaldırıp ona döndü. Esmerin de kendisine doğru bakıyor oluşu, yüzleri arasındaki mesafeyi azaltıyordu. Ferdi bu yeni yakınlıkla birlikte vücudunda karnını kasan bir hissin gezindiğini hissetti.
"Orada şahane oynadın."Ferdi kafasını arkasındaki koltuğa yaslandığında esmerin ona biraz daha üstten baktığını daha net fark etti. "Teşekkür ederim." diyerek rahatça gülümsedi.
"Tabi ki şahane oynadım."Dusan, birkaç saniyeliğine de olsa o eski Ferdi'yi görmenin mutluluğu ile sırıttı.
Esmerin sağ eli, omzunda yer edindiğindeyse az önceki özgüvenli halinden eser kalmamıştı kıvırcık saçlının. "Kendini biliyor olman güzel." takdir dolu gülüşü dudaklarında daha da büyüdü.
Omzunu kavradığı elinin baş parmağı, tişörtü üzerinde açıkta kalan beyaz tenine değdiğinde ise vücuduna elektrik verilmiş gibi hissetti Ferdi. Tenine yayılan sıcaklık, ulaştığı her yeri uyuşturuyordu."Golde katkım olsun isterdim."
Dusan fark etmeden bedenini biraz daha ona yaklaştırdığında sıcak nefesleri, Ferdi'nin çenesinden sakalına doğru iç gıdıklayıcı bir yol alıyordu. Yanakları biraz daha kızarırken belli olmasın diye dualar etmeye başladı.
"Özellikle seninkinde.""Niye ki?"
Aklını toparlayabildiği kadarıyla sordu genç olan. Benliğinin kalan son mantık kırıntılarını kullanıyordu şimdi. Çok tehlikeli bir yakınlıktı bu, kalbe zarardı.
"Ne olursa olsun bence her maçın adamı sensin. Golde katkının olup olmaması önemsiz.""Hmm.." sesine işleyen boğuk tonla birlikte Ferdi yerinde kıpırdandı. Genç olan fark etmese de bu fısıltıda bastırılmış bir heyecan gizliydi.
Beyaz tenlinin karnını kasan, bacaklarını bastırma ihtiyacıyla yakındıran bu ses, aslında çok şey anlatıyordu."Biliyor musun Ferdi, çok tatlısın."
Ferdi dudakları şirin bir tepkiyle aralanırken sessizleşti. Dusan ise tepkisine bakmadan omzundaki elini son kez hareket ettirip geri çekti.Yol boyunca daha konuşmadılar.
Yan yana durup sadece sustular fakat onların sessizliklerinde bile yalnızca kendilerinin anlayacağı bir uyum vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
as you are
Fanfictionferdi, kendisi ve takım arkadaşı hakkında yazılan bir hayran kurguya denk gelir. *** bu hikayedeki tüm karakter ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur.