Sessiz Gözyaşları

216 10 0
                                    

Biz Mirzayla sarıldıktan sonra beni o evden çıkarmış. Ve Askeriyeye getirmişlerdi. Sonra ben daha olayın şokunu bile atlatamamışken beni sorguya almışlardı. Sorguda sadece kısa cevaplar vermiştim. Sonrada bizim timin odasına gelmiştim. Herkes buradaydı ama kimseden çıt çıkmıyordu. İçeriye albay girdi. Herkes ayakta saygı duruşuna geçti ama ben yapmadım. Albay karşıma oturdu
"İyimisin " diye sordu. Histerikçe kahkaha attım. Benim bu hareketimle Bora yerinde sıçramıştı.
"Bana onu yok ettiğini söyledin "dedim.
"Üzgünüm ben..." dedi. Lafını kestim.
"Bende üzgünüm o adam hala yaşadığı için üzgünüm " dedim. Birşey demedi diyemezdi de zaten. Odanın kapısı açıldı. Ve içeriye bir kadın girdi.
Bu ablamdı. Koşarak geldi ve bana sarıldı. Tabi bende ona. Bir anda ağlamaya başladı. Durdurmadım.
Ağlasındı. Benim yerimede. Gelenin ablam olduğunu gören Tim şaşırmıştı.
Ablam ve eniştem bu timin özel doktoruydu. Ablam başını yavaşça göğsümden kaldırdı ve "Ondan nefret ediyorum ama neden ağlıyorum " dedi.
"Sen onun ölümüne ağlamıyorsun sen yaşayabileceğin halde yaşayamadıĝın şeylere ağlıyorsun " dedim. Eniştem ablamın haddinden fazla ağladığını görmüş ki onu benden ayırdı ve dışarıya çıkardı. "Albayın kesin talimatı var bu gece bende kalacaksın " dedi. Başımı salladım ve ayağa kalktım. Benim ayağa kalkmamla timde ayağa kalktı. Galiba onlarda bizimle gelecekti. Odadan çıktık ve merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladık. Sonrada bahçeye indik ve büyük siyah bir minibüse bindik.
Tuğrul şoför koltuğunda yanında Gökhan, karşımda Mirza onun yakında Cenk Cenk'in yanında Bora vardı.
Benim yanımda Rüya onun yanında da Yiğit vardı. Neyseki bu araca sığmıştık.
Tuğrul aracı çalıştırdı. O sırada tüm gözlerin üzerimde olduğunu hissettim.
Ama ben başımı camdan kaldırmadım taki araba durana kadar. Araba durduğunda tek tek araçtan indik.
En son ben indim. Ev müstakildi ve villaydı. Evden içeri girdik ve bahçeyi yürümeye başladık. Evin önüne geldiğimizde Tuğrul kapıyı açtı.
Bizde içeri girdik. Ve oturma odasına geçtik. Mesleğim gereği etrafı çok incelerdim. Büyük bir televizyon bir duvar boyu kitap büyük uzun koltuklar ve bir askere göre temiz bir ev.
Koltuklardan birine oturdum ve
"Bu ev niye bu kadar temiz " dedim.
Bu soruma Yiğit "Mirza Komutanım biraz titizdirde " dedi. Başımı salladım.
Herkes bir yere oturunca ortamda garip bir sessizlik oldu. "Komutanım açmısınız" dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım. Başımı koltuğun kafa koyma yerine yasladım ve gözlerimi kapattım. Ama gözlerimi kapatınca gözümün önüne geçmiş geldi. Evden kovulmam, sokakta yatmam,ceset....
Hızlıca gözümü açtım. O sırada telefonumun melodisi duyuldu. Telefonumu cebimden çıkardım ve açtım. "Yarın cenaze var" bu ablamın sesiydi. Sesi ağlamaktan kısılmıştı.
"Ben yokum " dedim. Sesim buz gibi çıkmıştı. "Asena o kötüde olsa bizim annemiz " dedi. Oda sessiz olduğundan ablamın sesini duyuyorlardı.
"Laf ağızdan bir kere çıkar.  Ben o gün ona ne dedim. Ne ölün ölüme ne de dirin dirime " dedim. Ve telefonu kapattım.
Saate baktım. Gece 3:45 ti.
"Hadi bugün hepimiz yorulduk gidin yatın " dedim. Hepsi başını salladı ve odadan çıktı. Mirza "Benimle gel " dedi.
Ayağa laktik ve onu takip ettim. Bir odanın önüne geldiğimizde durdu ve kapıyı açtı. Eliyle içeri geçmemi işaret etti. İçerisi ful siyahla döşenmişti.
Dolabını açtı ve bana şort ve tişört uzattı. Banyoya girdim ve hızlıca üzerimi değiştirdim. Banyodan çıktığımda kıyafetlerimi çalışma masasının üzerine koydum.
"Sen burda yat ben salonda yatarım " dedi. "İstersen burda kal hem oda senin" dedim. Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi gitti ve yatağa uzandı. Telefonumu komidine koydum ve bende yanına uzandım. "Yorgunmusun" dedi.
"Hemde nasıl " dedim. Bana doğru döndü ve elini koluma koydu. 
"İyi olacaksın " dedi. Bende ona doğru döndüm ve kolumdaki elinin üzerine elimi koydum. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun " dedim. "Çünkü sen bir bordo berelisin " dedi. Gülümsedim. Yavaşça gözlerini kapattı. Ama elini elimden çekmedi. Ne kadar zaman geçti bilmem ama Mirza'nın düzenli nefes alış verişinden uyuduğunu anlamıştım.
Telefonumun sesini duydum. Mirza uyanmasın diye hemen aldım ve kıstım.
Numara yabancıydı. Telefonu açtım ve kulağıma koydum. "Efendim " dedim.
Bir süre sessizlik oldu. "Alo " dedim.
Bir yandanda kısık sesle konuşuyordum Mirza uyanmasın diye. O sırada kulağımda bir şarkı sesi duydum.
Bu şarkı onun şarkısıydı. "Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.  Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara.  Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara....." Daha fazlasını dinlemek istemedim ve telefonu kapattım. "O kimdi " Bunu diyen Mirzaydı o ne ara uyanmıştı. "Katil" dedim. "Annenin mi?" Dedi. Başımı olumluca salladım. Tekrar telefonum çaldı yine yabancı numaraydı. Bu sefer telefonu Mirza aldı ve hoparlöre alarak açtı. Ben daha konuşmadan müzik sesi odayı doldurdu. " Bir zamanlar sevginle ateşlenen Başımı dizlerinin yerine ahh dayasaydım taşlara" telefonu kapattım.
Ve uçak moduna aldım. Mirza derin bir nefes aldı ve beni kendine doğru çekti.
"Yarın cenazeye gidecekmisin " dedi.
"Hayır " dedim. "O zaman uyuyalım " dedi. "Uyuyalım " dedim. Elini koluma koydu bende elimi kolumdaki elinin üzerine koydum. Bir anda yüzümde Mirza'nın sıcak nefesini hissettim.
"Hayat bu güzelliğe bu acıyı nasıl çektirebilir " dedi. "Bilmem " dedim.
"Çok güzelsin " dedi. Güldüm ama gözlerim kapalıydı. "Sende çok yakışıklısın komutan " dedim.
"İyi geceler " dedi. Ve sustu. Bende sustum. Ama içimden sessiz akan gözyaşlarımı hissediyordum. Bu nasıl acıydı. Kaldıramıyordum.....

Evett bir bölüm daha bitti. Kimse benim gibi sıkça bölüm atmiyo (bence)
Evet bir bölüm sonu demek benim hakkımda bir bilgi daha demek

Biz 4 kardeşiz ve ben 2. Ciyim 3 kız bir erkeğiz erkek en küçüğümüz.
 
Ben bu kadar bölüm yazıyorum rica etsem bir yıldız alabilirmiyim.
🖤🖤

Öfke TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin