Her insanın bir sınavı vardı. Yaradan herkesi bir sebepten ötürü sınardı. Zaten Dünya'nın amacı bu değil mi? Sınavını kazanıp layıkıyla sınandıktan sonra göçüp gitmek.
Rojin'in sınavı ise buydu belki. Hep hor görülüp acı çekmek hiç mi mutlu olmayacaktı hep mi acı çekecekti. Ya da bu acılara boyun mu eğecekti. Her insanın bir sınavı olduğu gibi bir sabrı vardı elbet o sabırla da sınanırdı insan oğlu bakalım Rojin ne kadar dayanabilecek.
ROJİN'DEN;
Sabah ağrıyan gözlerimi sertçe ovuşturarak actım. Görünüşe bakılırsa daha erkendi. Alışmıştı artık bünyem alarm gibi erke saatte kalkmaya. Sahi saat kaçtı bu soruyu sorar sormaz hemen komodinin üstündeki telefonuma uzanmak amacıyla acıyla kavrulan bedenimi yan tarafıma doğru çevirdim. Bir dakika rüyada mıydım yoksa gerçek miydi bu karşımdakı yüz?
Bunun gerçek olmamasını dileyerek gözlerimi kapattım ve derin bir nefes çektim içime ardından yavaşça açtiğim gözlerim beni yanıltmiyorsa bu bir rüya ya da hayal değildi. Ki rüya olması imkansızdı çünkü bu direk kabus olurdu.
Evet Aynur tas tamam karşımdaydı hayır yanlış falan görmüyordum. Bu ne ara dönmüştü? Sinirle ona baktım ve bir hışımda karşısında dikildim
-NE İŞİN VAR SENİN BURDA?!
o ise benim aksime aşırı rahat ve sakin bir ses tonunda konuşmaya başladı.
-Amcam çağırdı ee ne de olsa Miran'ımı sana bırakacak değilim.
Sinirle ona baktım ne saçmalıyordu bu Miran'ım falan
-NE SAÇMALIYORSUN LAN SEN NE MİRAN'IMI DEFOL HEMEN ODAMDAN
Diyerek ağrıyan boğazıma rağmen bağırdım elimde değildi asla unutamıyordum bana yaptıklarını. O bağırdığım için rahatsız olmuşa benziyordu bunu yüzünü ekşitmesinden anlamıştım. Aman haspam çokta umrumdaydı.
-Keyfimden gelmedim hadi in aşağıya yemek yicez seni beklemek zorunda değiliz demi diyerek odamdan ayrıldı.
Ben hala şok içinde ardından kapattığı kapıya bakıyordum bu bir şaka olmalıydı her neyse diyerek banyoya doğru adımladım. Aynanın karşısına geçtiğimde içim acıdı. Bu ben mıydım?
Hemen başımı eyip musluğu açtım avucuna dolan soğuk su ellerimi üşütürken bunu umursamadım. Avuçlarımdaki suyu yavaşca yüzüme çarpıp soğuk suyun yüzümden başlayıp vücüdüma yavaşça yayılan ürpertiye izin verdim. Kendime getirmişti soğuk su beni.
Hemen gardrobun önüne gelip kendime gündelik bir kıyafet seçtim ve hemen üzerime geçirdim. Makyaj masasının önündeki aynadan tarağımı alıp saçımı yavaş ve nazikçe taradım ardından hızlı adımlarla avluya indim. Kimse yoktu mutfağa doğru ilerleyecekken bahçeden gelen seslerle herkesin orda olduğunu anlayıp oraya doğru adımladım.
Evet yanılmıyordum herkes gülerek kahvaltı ediyordu. Babam gülerek bişeyler anlatıyordu. Hemen masaya yaklaşıp yerime oturacakken yerimin dolu olduğunu gördüm. Bu kız da kimdi? Neden benim yerime oturmuştu diye düşünürken dedeme kaydı gözlerim bana bakarak derin bir nefes çekti sanki özür dilercesine.
Ona anlamsız bir şekilde bakarken babamın gülme sesleri kesilmiş masada ölüm sessizliği hakimdi. Bu sessizliği bozan kişi babannem olmuştu.
-Rojbâş keçamın( günaydın kızım)
Ona gülümseyerek
-Rojbaş dapîr( günaydın babanne) dedim.
Ardından yerime oturan kıza ve yanındakı baran abime baktım. Tabi ya bu kız abimin kaçırdığı kız olmalıydı. Neydi ismi ha Evin iyi de bu benim yerimde ne geziyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROJİN(Berdel)
ChickLithayatın her türlü acımasızlığına katlanmak zorunda olan güzel bir genç kız , ailesi yüzünden çektikleri yetmezmiş gibi en sonunda abisinin hatasına kurban edilir...