Başı ağrıyordu San'ın. Sanki gerçeklik algısını yitirmiş, tekrardan hayata geri dönmeye çalışıyordu ancak kulaklarındaki ses durmak bilmiyordu. Düz bir çizgi gibi ilerlemeye devam eden sesi susturmak istercesine gerçek hayata dönmek için gözlerini aralamaya çalıştı. Arabanın farından yansıyan ışıkla gözleri tekrardan hızlıca geri kapanırken kulağındaki ses az da olsun yok olmaya başlamıştı.Ailesinin evinden Wooyoung'ların evine dönerken arkadan bir araba çarpmıştı ve sonrası yoktu.
Yanında duran Wooyoung'a seslenmek için dudaklarını araladı ve bu bir işe yaramadı çünkü dudakları kurumuştu, bir türlü sesi çıkmıyordu.
Tüm gücünü toplamaya çalıştı tekrardan. Gözlerini açmayı başarıp kafasını sağına çevirdiğinde koltuğun boş ve kapının da açık olduğunu fark ettiği gibi kafasında şimşekler çaktı. Yeni yeni gelen bu farkındalık gözünü bile açmakta zorlanan adamın rahatlığını bozup karanlıkta görebildiği kadarıyla etrafına bakınmasını sağlamıştı.
"Wooyoung?" diye seslendi dudaklarındaki kuruluğa karşı açtığı savaşı kazanarak.
Karşıdan bir geri dönüş alamıyordu bu da onu daha fazla endişlendirmeye devam ediyordu.
"Wooyoung?" Tekrardan seslenirken bu kez içindeki endişe ses tonuna da yansımış daha yüksek bir sesle bağırır gibi söylemişti.
Arabadan fırlamış olabileceği gerçeğini düşünerek kendi kapısını açıp hemen dışarı çıkmaya çalıştı ancak anlık hareketler yaptığı için sarsılarak arabaya tutundu. Tutuna tutuna giderken arabanın önünden geçerek açık kapıya ulaşıp etrafına bakındı, hiçkimse yoktu hatta arabanın arkasından çarptıkları için arka kısım ezilmişti.
Mesaj sesi.
Beyni durmuş gibiydi. Bir mesaj sesi daha boş yolda yankılanınca açık kapıdan uzanıp telefonunu eline aldı. Başında hâlâ zonklayan bir taraf vardı bu da doğru düzgün düşünmesini engelliyordu.
Telefonunu eline aldığında mesajı okurken çenesi kasıldı. O istemediği, korktuğu anlardan birini yaşıyordu. Kendisine, eskiden başlarına geçip Wooyoung'a bir şey olmasın diye bastırmaya çalıştığı kişilerden birinden mesaj gelmişti. Mesajda "Buraya gel." yazıyordu, ikinci mesajda da konum vardı.
Konumu gördüğünde buraya uzak olmadığını fark etti. Her şey o kadar planlı gözüküyordu ki bu durum San'ı iyice sinirlendirdi. Telefonu bir eline alıp diğer eline de arabanın gözünde duran silahını aldı. İçini kontrol edip dolu olup olmadığından emin olarak birkaç saniye kafasını toplamaya çalıştı.
Wooyoung kaçırılmıştı ve San artık bunu çözmek istiyordu, hem de tamamen kökünden çözmek.
Wooyoung'un babasından aldıkları araba mahvolmuştu, onunla gidemezdi. Telefon elinde biraz adımlamaya başladı. Az önceki sarsılmış haline rağmen attığı kendinden emin ve güçlü adımlarıyla yol sonundaki ayrımdan dönüp konumu takip ederek biraz daha ilerledi ve depo gibi bir yeri gördü.
Ona eşlik eden tek şey yol boyunca sıra halinde dizilmiş uzun direklerin yansıttığı lambalardan çıkan ışıklar olmuştu.
Beyni şu an tamamen boştu. Ona zarar vermediklerini biliyordu çünkü amaçlarının başka şeyler olduğunu düşünüyordu San'ı kendilerine çektiklerine göre başka planları vardı. Belki tehdit ederlerdi ama kendisini mi yoksa onu mu orası bulanıktı.
Deponun kapısı açıktı. Silahı elinde sıkıca tutarak içeriye bir adım atar atmaz sandalyeye bağlı Wooyoung'la göz göze geldi. Sandalyeyi depo kapısına doğru çevirip kendisini beklemişlerdi, o kadar belliydi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
until you |woosan|
FanficTanık koruma programına alınan Wooyoung'un özel korumaya ihtiyacı olduğunu düşünen babası San'ı işe alır. "Her şey kötü gidiyordu ta ki San'a kadar."