Okul koridorunda kendimden gayet emin adımlarla yürürken merdivenin ilk basamağında duvara yaslanıp beni öylece izleyen gözlüklü inek çocuğa gözlerim istemsizce kaymıştı. Hangi sınıfta olduğunu bile bilmediğim bu ineğin nasıl bir cesaretle beni izlediğini gördükçe hayretler içerisinde kalmıştım. Herkes tarafından zorbalanan, hor görülen ve sürekli yere bakarak yürüyen bu çocuk, şu anda çok farklı bir hava veriyordu.
Büyük ihtimal bakir olan, hiç milli olmamış bu genç ineğe ufak bir ödül verme düşüncesi birden zihnime doldu. İçimdeki küçük şırfıntı yine uyanmıştı. Çok da uzun olmayan bir süredir kimsenin girmediği dar ve sıkı deliğim istemsizce büzüşmeye başlamıştı. İçimdeki azgın şırfıntı karşımdaki ineği istiyordu. Kim bilir belki de beklediğimden daha büyük bir aleti olabilirdi. Gözümü yavaştan kasık bölgesine indirdiğimde hafif kalkmış bir alet görmek mutlu etmişti.
Sanırım bugün birileri milli olacaktı!
Ona hafifçe gülümseyip direkt lavaboya doğru giriş yaptım. Bana azgın bir bayır domuzu gibi bakan bu inek acaba korkup kaçacak mıydı yoksa ergenlik hormonlarını dinleyip içeri mi girecekti merak ediyordum. Açıkçası çok fazla merak etmeme gerek yoktu. Benim kim olduğumu, okulda adımın nasıl çıktığını bilmeyen yoktu. Bakışlarımdan onun isteğine cevap vereceğimi anlayacak kadar zekiydi elbette. O yüzden içeri girdiğim gibi aynanın önünde kendime baktım.
Gerçekten güzel biriydim. Saçlarım kumrala yakın bir kahve tonluydu. yüzüm ise daima yaşıtlarıma göre fazla pürüzsüz ve ışıltılıydı. Herkes ergenlik sivilceleri için dermatologlara gidip roactune dilenirken bende tek bir sivilce bile yoktu. Güzel bir gen mirası aldığımı inkar edemezdim. Fiziğim fazla iyiydi, erkek olmama rağmen hafif çıkık memelerim vardı ve bu memelere zıt oranla fazla kalkık bir kalçam vardı. Her giydiğim pantalon arkamı çok güzel gösterirdi. Bu konuda sürekli müdür yardımcılarından azar yememe rağmen umursamıyordum.
Tanrım, kim bu güzelliği göstermek istemez ki?
Kendi kendime bakıp yine düşüncelere daldığım sırada kapı sert bir şekilde açıldı. Aynadan gelen kişinin o inek olduğunu gördüğümden hiç de kafamı ona doğru çevirme ihtiyacı duymadım. Sadece aynada kendime hafifçe gülümsedim. Bu gülümseme çok şey barındırıyordu. Alay, şehvet, ihtiras, hafif heyecan. Bu bakışlara karşı gelemediğini görmek sevindirdi ne yalan söyleyeyim?
Zaten karşı geleni hiç görmemiştim.
Yine ona bakmadan en sondaki kabinin içine kiliti çevirmeden girdim. Burası en geniş kabindi, biriyle günah dolu şeyler yapmak için çok idealdi. Burayı mesken bellemiş biri olarak bu tarz bilgileri iyice öğrenmiştim elbette. İçimdeki küçük şırfıntı ne zaman bir erkeği görse koşa koşa buraya geliyordu. Gözüm kapalı olsa bile içimdeki küçük şeytan beni buraya rahatlıkla getirecekti. Kısa bir süre sonra o inek de içeriye girdi.
Bakışları artık azgınlığın son seviyesindeydi. İlk kez milli olabilmenin verdiği büyük heyecanı kesinlikle saklayamıyordu. Elleri tir tir titreyen bu inek birazdan nasıl içime girecekti acaba? Ah canım kıyamam sana ben. Ama önemli değil, senin gibi kaç erkeği milli ettiğimi bir bilsen hayret edersin. Gerçi senin gibi zeki biri bu sayıyı benden bile iyi biliyor olabilir.
Öylece karşımda kalakalmış bu azgın ineği bir boğaya dönüştürme vakti çoktan gelmişti. Yavaşça ona yaklaştım. Benden biraz uzundu, kafamı kaldırmam gerekiyordu ona bakmak için. Üzerindeki üniforma ceketinin fermuarını yavaşça açtım. Bunu yaparken gözlerimi asla gözlerinden kaçırmamıştım. Gözlüklerinden yansıyan kendimi izlemek bir yana onun gözlerindeki heyecan ve ışıltı beni fazlasıyla memnun etmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmer Kaşar - bxb
Ficção GeralÖNEMLİ UYARI: Kitap +18 kurguya sahiptir. Tüm olaylar lise de geçse de tüm karakterler 18 yaşındadır. Cinsellik, eşcinsellik ve olumsuz ögeler içermektedir. Yaşı tutmayan, eşcinselliği sevmeyen veya olumsuz olaylardan etkilenebilecek olanların okuma...