"Bir şehir kadar kalabalıktır bazıların yalnızlığı"
Cahit Zarifoğlu
~~~~
Güneşli bir günde saçlarımı savurarak yolda yürümeye devam ediyorum diye cümleye başlamak isterdim fakat saçlarıma değen yağmurdan dolayı bu pek mümkün olmuyor.
Ben İlay, İlay Aksoy yağmurdan nefret eden ve bir o kadarda kapalı havaları seven o kız. Neden bu yağmurda dışardasın diye sorucak olursanız hemen cevaplayım.
'Derslerine çok çalış ve notlarını yüksek tut İlay' diyen ailemin bu cümleden sonra ve misafir çağırmalarından dolayı. Kendimi dışarıda bulmuştu. Nereye mi gidiyordum? Kütüphaneye.
Teyzemler sağ olsun çocuk getirmeyeceğim deyip arkasından kuyruk gibi üç çocuğunu getirdiği için bende mecbur kütüphaneye gitmek zorunda kalmıştım. Sınav haftası yaklaşmıştı ve notlarımı yüksek tutmam lazımdı. Yoksa akrabaların 'İlay dersler nasıl kızım?' sorusuna mal gibi yüzlerine bakmam gerekiyordu.
Bilirsiniz akrabaların tek konusu derslerdir. Ve en büyük dedikodudan bile daha çok keyif alırlar bizim notlarımızı konuşmaya.
Karşıdan karşıya çabucak geçtikten sonra iki sokak ötede olan kütüphaneye yürümeye devam ettim. Lise son sınıftım yüksek bir puan yapmam için çok çalışmam lazımdı bu yüzden her boş anımı değerlendirmem gerekiyordu. Alanım eşit ağırlıktı avukat olmak istiyordum. Küçüklüğümden beri hayalim buydu. Çaresiz insanları savunmak ve haklı olanların kazanmasını istiyordum.
Kütüphanenin kapısına geldikten sonra içeri girdim. Kütüphane kapısınım ardında hemen papatyalar vardı ve her gün düzenli olarak sulanıyorlardı. Papatyaya verilen değeri keşke sokak hayvanları da verdelerdi keşke.
Boş bir yer bulduktan sonra hemen oturdum. Çantamda ıslanan matematik kitabını çıkardıktan sonra bir iki saniye süren bir bakışma geçti aramızda. Sanırım ondan hoşlanmaya başlıyordum. Malum matematik kitabıyla bakıştığım kadarıyla hiç bir erkekle bakışmamıştım.
Bakışmaya son verip testleri çözmeye başladım. Hoş hepsini çözemiyordum ama olsun.Küçüklüğümden beri matematik dersini hiç sevmemiştim hiçte anlamamıştım. Bu matematiği seven insanlarıda anlamıyorum asıl deli onlardı. Matematik gibi bir lanet sevilir miydi ya.
Bugün kü isyanımıda yapıp devam ettim.Kütüphane bugün kalabalık değildi bir kaç insan vardı o kadar. 9. Sınıflar bile Yks ye çalışmaya başlamıştı. Ben 11. Sınıfta başlamıştım ama düzgün çalışmadığım için çalışmalarım çöptü. Daha doğrusu pek istek olmadığı için düzgün ders çalışasım gelmiyordu. Ailem den gördüğüm ders baskısı yüzünden istek motivasyon bırakmamışlardı.
Annem alan seçme zamanı tutturmuştu sayısal seç diye. Fakat ben eşit ağırlık seçmiştim. Annemlere göre sayısal seçen insanlar çok zeki ve illa bir meslek buluyorlardı. Doktor ol doktor ol diyen annemlere inat ben eşit ağırlık seçmiş ve hayallerime ulaşmak için birinci adımımı atmıştım. Ve hayalimi gerçekleştiricektim.
~~~
Sonunda matematik testimi bitirdikten sonra şimdi de tarih çalışıcaktım. Çantamı elime aldıktan sonra fermuarını açtım.
"Bu tarih kitabı nerde ya? "
Çantamın içinde tarih kitabım yoktu. Şaka gibi ya. Tabii akıl bırakmadılar ki. Almayı unutmuşum.
"Biraz sessiz olur musun?"
Gelen sesle kafamı o tarafa doğru çevirdim. Çalışma masasında oturan iki kız bana doğru bakıp sessiz olmamı söylüyorlardı. Ben iki saatten beri onların sakız sesini dinliyordum ama sesimi çıkarmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Ömrü
ChickLitBir insanın öldüğünü anlamak için illa kefene mi sarılmalı ya da illa tabuta mı konulmalı ? Ben her öldüğümde yorganımı baş ucuma kadar örterim o benim kefenimdir ve yatağıma sinerim oda benim tabutumdur. Ve uyku o ise en acı ölümdür. Çünkü bir ins...