2. Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak Güzelim

30 0 0
                                    

Sınıfa girmeden önce telefondan saate baktığımda 12.50 olduğunu görünce daha dersin başlamasına 10 dakika olduğunu anlayıp biraz hava almak için koridorun en sonuna doğru ilerledim. Etrafı pencere ile kaplı klasik devlet lisesi mimarisine sahip bu köşe her açıdan beni rahatlatıyordu. Genelde herkes diğer köşedeki pencerelere giderdi. Oradan okulun bahçesini, dolayısıyla tüm herkesi görebilme ihtimaliniz varken benim olduğum tarafta sadece boş dağlık ve ormanlık araziyi görebilirdiniz. Yani aslında kimseyi görmemek harika bir şeydi. Bu sayede kafamı boşaltmak mümkün oluyordu.

Daha 10 dakika önce yaşadığım şaşırtıcı ama bir o kadar da harika ilişki sonrası hala arka kapım sızladığı için iki elimi pencere pervazına koyarak derin nefesler alıp vermeye başladım. Biraz acımı dindirmesini umduğum bu hareket maalesef işe yaramıyordu. İlişkinin heyecanı ve ani oluşu yüzünden herhangi bir krem kullanmamıştık. Bir de üstüne ciddi kalın ve uzun aleti olduğunu hesaba katarsak bu ağrının bir süre daha bende kalacağı kesindi.

Kimseye çaktırmadan ya da yürüyüşümü değiştirmeden hareket etmem çok zor olacaktı. Tamam benim için bu ilk değildi. Daha zor ilişkilerim de olmuştu yalan değil. Tabii o ilişkileri genelde okul sonrası yaptığım için pek kimse görmediğinden rahatken şimdi okulun bitmesine henüz 3 ders varken nasıl ağrıyla baş edeceğimi bilmiyordum. Bir yol bulmaya çalışırken arkamdan gelen ses tüm dikkatimi dağıtmaya yetmişti.

"Bakıyorum da birileri için öğle arası hareketli geçmiş anlaşılan."

Sesin sahibini çoktan tanımıştım bile. Bu okula geldiğimde ilk yattığım insan olan sayın Hasan Korkmaz'ın ta kendisiydi. Benimle aynı dönem olan bu zatı muhterem güya çok tecrübeli olduğunu, her önüne gelenle yattığını gururla tüm erkeklere göğsünü gere gere anlatırken benimle yaptığı "kısa" tuvalet karşılaşması sonrası anlattıklarının yalan olduğunu anlamıştım.

Neden kısa dediğimi anladınız herhalde.

Kafamı dönüp de yüzünü görmeye gram niyetim olmadığı için olduğum yerden konuşmaya başladım.

"Evet haklısın Hasancığım. En azından "uzun" bir hareket olduğunu söyleyebilirim."

Bunu dediğim gibi küçük bir kahkaha patlattım. Bu kahkahanın onu delirteceğini çok iyi bildiğim için yine pencereye bakmaya devam ettim. Bu durum arkamdaki çocuğu iyice sinirlendirmekle yetmediği gibi hemen dibimde bitmesini sağladı.

"Bana bak seni küçük kaşar, sakın bana imalı imalı konuşayım deme yoksa herkes ne mal olduğunu anlar anladın mı?"

Buna daha çok gülmüştüm. Gerçekten benim kim olduğumu mu anlatacaktı herkese? Uçan kuşla bile anısı olan benim gibi birini bilmeyen kimse yoktu maalesef. Bu blöfü neye göre yaptığını hiçbir şekilde anlamadım. Gerçi çok beynini kullanan biri olmadığı için bu dediğini pek tartmadan söylediğini anlamak zor olmamıştı.

"Ah Hasan ah, nasıl anlatmayı düşünüyorsun acaba? O eski günlerdeki anımızı mı anlatacaksın herkese. Ha belki hatırlamayabilirsin malum biraz kısa sürmüştü. Unutman doğal olur, ne dersin?"

Artık ona doğru bakarak konuşuyordum. Bir yandan sızlayan deliğim diğer yandan dibimde sinirden tir tir titreyen bu yarım akıllının verdiği sinir yüzünden başıma giren ağrı; her şey üst üste geliyordu ve bunlarla nasıl baş edeceğimi cidden bilmiyordum.

"Öyle bir şey yaşanmadı bile, yine yalanlarını söylemeye çalışma sakın."

Bu sefer tamamen ona doğru döndüm. Gözlerinin içine tehditkar biçimde bakmaya başlamıştım. Yalan söyleyeceğim en son konu bile olmayacağını bu beyinsize söylemek isterdim ama anlamayacağı için kendimi yormayacaktım artık.

Esmer Kaşar - bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin