canım sıkıldı birazck
İyi Okumalar🤍
___________
Etraftan yükselen tezahüratların, bağırışların ve alkışların ardı arkası kesilmiyordu. Işıklar gözleri aydınlatıyor, çalan müzik ise her geçen saniye artıyordu. Bu görüntü bazı insanları eğlendirse de benim için fazlasıyla gericiydi.
Etrafa kısa bir bakış attığım sırada orta yaşlı takım elbiseli, kır saçlı bir adam ringe çıktı elindeki mikrofonu kullanarak konuşma yapmaya başladı.
Sessizce nefesimi verdiğim sırada elimi tutan ellere gitti bakışlarım, ardından başımı yanımda oturan Mina'ya çevirdim.
"Sakin ol Jennie." dedi, beni rahatlatmak ister gibi. "İlk defa ringe çıkıyor gibi davranıyorsun her seferinde." Aynı anda onunla gülümsedim. "Sevgilini tanımıyor musun? İki dakikada harcar o sarı çıtırı."
Derin bir nefes daha verdim. Boks maçlarından her zaman nefret ederdim ama onun için katlanmak zorundaydım.
Jung Hoyeon. 2 senedir beraber olduğum kız arkadaşımdı. Kendisi tam olarak 10 senedir bu sporla uğraşıyordu ve oldukça başarılıydı. Bugünde bu seneki milli takım seçmelerinin ilk maçına çıkacaktı.
Sporcular anons edildikten sonra hakem ringdeki yerini aldı. Sağ köşede kısa boylu ama fazlaca iri bir rakip vardı. Sol köşede ise Hoyeon vardı. Uzun boylu olmasının verdiği bir avantaj vardı ama rakibinden daha zayıftı.
Yaşlı bir kadın elindeki 'Raunt 1' yazısıyla ringde dolaştı. Sporcular yerini aldı ve duyulan siren sesiyle yumruklar havalarda uçuşmaya başladı. Ellerimi birbirine kavuşturup heyecanla maçı izlemeye başladım. Kalbim gereğinden fazla hızlı atmaya başlamıştı.
Rakibini kolayca yeneceğini bilsem de ister istemez içimde bir sıkıntı oluyordu.
Jongin'in, "Hadi be kızım, bitir işini! Hadi!" diye bağrışları kulaklarımdaydı. İkisi de strateji olarak aynı bölgeye sık ve sert darbeler indirmeye çalışıyorlardı. Hoyeon sarışın rakibinin ayağına ardı ardında tekmeler atıyor, kadının yere düşmesine neden oluyordu.
"Hadi Hoyeon!" diye bağırdım, sesim titremesin diye özen göstersem de başaramamıştım. Kadın zor da olsa ayağa kalktı ve hakem yeniden eliyle maçı başlattı. Son raunt oynanıyordu ve şu an kesinlikle biz kazanıyorduk.
Hoyeon ayaklarını bir ileri bir geri yaptığında o meşhur tekmesini atacağını anlamıştım. Benim dışımda diğer insanlarda anlamış olmalı ki birden "oooo" sesleri yükselmeye başlamış, tezahürat sesleri çoğalmıştı.
Karnına doğru bir tekme savurdu, rakip biraz geri çekildi. Ayağını yere koymadan diğer ayağıyla destek aldı ve havada dönerek birden rakibinin yüzüne sert tekmesini geçirdi.
Kadın hızlı bir şekilde yere düştü. Hakem birkaç saniye bekledi, ardından ellerini çapraz bir şekilde iki yana salladı ve zil sesi sonunda çaldı.
"Nakavt!"
Salondaki herkes büyük bir alkış tufanı kopardığında büyük bir mutlulukla gülümsedim. Hoyeon kollarını kaldırıp bağırdığında ayağa kalkıp sevinçle alkışlamaya başladım.
Ringin üstünden gözleri bizi aradı, ilk önce bakışları başka bir şeye odaklandı. Ardından gözleri beni buldu. Hafif bir gülümseme ile bana doğru baktığında ring şeritlerinin arasından geçip yanımıza atladı ve beni tuttuğu gibi dudaklarıma yapıştı.
Gözlerimi kapatıp ellerimi yüzüne koyduğumda aynı anda gülümsüyorduk. Hızla geri çekildiğinde terli yüzünde, dağılmış saçlarına baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncorrigible - [JENLİSA]
RandomKedi gözlerini yüzüme diken ve sürekli anlamlı bakışları ile bana bakan bu kadın ya benim en büyük zaferim olacaktı, ya da en büyük mağlubiyetim.